Akşener'den Erdoğan'a 'Hamdolsun' Tepkisi

Akşener'den Erdoğan'a 'Hamdolsun' Tepkisi

İYİ Parti lider Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Brüksel’de ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesinde 1915 olaylarının gündeme gelmemesi için “Hamdolsun” demesini eleştirdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Brüksel’de ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesinde 1915 olaylarının gündeme gelmemesi için “Hamdolsun” demesini eleştirdi. Akşener, "Kendisi gündeme getirmesi gerekirken getirmemiş, ama Hamdolsun, Biden da getirmemiş, vay be. Halimize bakar mısınız? Ama beni en çok vuran, ‘hamdolsun gündeme gelmedi’ dedikten sonra Erdoğan’ın yüzündeki gülümsemeydi. Nasıl bir sıkıntıdan çıkmış. Hesap soramadığı gibi, bir de hamdolsun çeken şu ezikliğe bakar mısınız? Büyük düşman Biden’dan, Dostum Biden’a savrulan şu ruh haline bakar mısınız? Arkadaş, böyle bir yüzsüzlük olabilir mi? Böyle bir ciddiyetsizlik olabilir mi? Böyle devlet insanlığı olabilir mi? Yazıklar olsun!” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın NATO Zirvesi sonrası yaptığı açıklamaya sert bir dille tepki gösterdi.

"UĞUR ŞAHİN VE ÖZLEM TÜRECİ HOALARIMIZI, TBMM'NİN NOBEL'E ADAY GÖSTERMESİNİ TALEP EDECEĞİZ"

Biontech aşısını üreten Uğur Şahin ve Özlem Türeci'ye teşekkür eden Akşener, İYİ Parti grubu olarak Şahin ve Türeci'nin Nobel'e aday gösterilmesini talep edeceklerini belirtti.

Akşener özetle şunları söyledi: 

"COVID süreci, iktidar tarafından maalesef yönetilemedi. Halbuki Biontech aşısını, zamanında, büyük miktarda ve uygun koşullarda alabilir, böylece, şu ana kadar, nüfusumuzun en az yüzde yetmişini, aşılamış olabilirdik. Daha da önemlisi, çok sayıda insanımızın, hayatlarını kurtarmış olabilirdik. Ama, iktidarın becerikli ellerinde, maalesef bunu başaramadık. Bugün geldiğimiz noktada ise, Uğur ve Özlem Hocalarımızın, memleket sevgisiyle aldıkları inisiyatif sayesinde, nihayet Türk Milleti, aşısızlık sarmalından ve yeni dalgalardan, kurtulma sürecine girdi. Allah onlardan razı olsun.

Uğur Şahin ve Özlem Türeci Hocalarımız, COVID’e karşı mRNA aşısını bularak, insanlığa çok büyük bir hizmette bulundular. Bunun yanında, hocalarımızın, kanser araştırmaları konusunda da, büyük ilerlemeler kaydettiklerini biliyoruz. Yani, COVID 19 salgını söz konusu olmasaydı da, kanser çalışmaları nedeniyle, bilim çevrelerinde, dünya çapında bir prestije sahiplerdi. İşte o nedenle bugün, İYİ Parti Grubu olarak, TBMM’nin, Türklerin gururu olan, bu iki bilim insanımızı, insanlığa ve bilim dünyasına yaptıkları katkılardan dolayı, Nobel'e aday göstermesini talep edeceğiz. Uğur Şahin ve Özlem Türeci, bizler için unutulması imkansız, Türk Milleti’nin, ebediyen gururla anacağı, vefalı evlatlarıdır. Bu önemli talebimize, meclisteki tüm partilerin desteğini bekliyoruz."

“ERDOĞAN’IN BİPOLAR DIŞ POLİTİKA ANLAYIŞININ SON ÖRNEĞİ”

"İktidarın memleketin her kritik meselesinde yaşadığı savrulmalardan artık bıktık. Biz bıktık, ama onlar savrulmaktan bıkmadı. Biliyorsunuz, Sayın Erdoğan, geçtiğimiz Pazartesi NATO Zirvesi’ne katıldı. Daha düne kadar, verip veriştiği NATO, bir anda değerli oluverdi. Daha Pazar akşamına kadar, bakanlarından tutun da, atanmış bürokratına kadar, bu arkadaşların tamamı, ‘Muhalefetin dostu Biden’ diyorlardı.  Hayın Biden diyorlardı, zalım Biden diyorlardı. Sonra ne oldu? Pazartesi oldu ve basın toplantısında, Sayın Erdoğan, Amerikan Başkanı için ‘Dostum Biden’ dedi. Dünün ‘eyyyy Biden’ı’, bugünün ‘Dostum Biden’ı’ oluverdi. İşte size, Sayın Erdoğan’ın bipolar dış politika anlayışının son örneği… İşte size, kanka diplomasisinin Türkiye’yi getirdiği son nokta… Allah sonumuzu hayretsin."

“HESAP SORAMADIĞI GİBİ, BİR DE HAMDOLSUN ÇEKEN ŞU EZİKLİĞE BAKAR MISINIZ?”

"14 Haziran günü iktidarın besleme medyası bir başlık atmıştı. Buna göre Sayın Erdoğan, aynen şöyle diyordu; ‘NATO Zirvesi’nde Biden’a, 24 Nisan Soykırım iddiasını da soracağım.’ Yani arkadaş oraya, had bildirmeye gidiyordu. Yani arkadaş oraya, hesap sormaya gidiyordu. Sorabildi mi? Soramadı. Soramadığı gibi, bir de basın toplantısında, ‘Hamdolsun, 24 Nisan konusu gündeme gelmedi’ dedi. Kendisi gündeme getirmesi gerekirken getirmemiş, ama Hamdolsun, Biden da getirmemiş, vay be. Halimize bakar mısınız?

Ama beni en çok vuran, hamdolsun gündeme gelmedi dedikten sonra Sayın Erdoğan’ın yüzündeki gülümsemeydi. Nasıl bir sıkıntıdan çıkmış. Hesap soramadığı gibi, bir de hamdolsun çeken şu ezikliğe bakar mısınız? Büyük düşman Biden’dan, Dostum Biden’a savrulan şu ruh haline bakar mısınız? Arkadaş, böyle bir yüzsüzlük olabilir mi? Böyle bir ciddiyetsizlik olabilir mi? Böyle devlet insanlığı olabilir mi? Yazıklar olsun!"

“BU FANTASTİK GERİ VİTESİN SONUCUNDA, OLACAKLARI GERÇEKTEN MERAK EDİYORUM”

"Biz, ilişkimiz olan tüm ülkelerle, müşterek çıkarların öne çıkartıldığı, ticaretin öncelendiği, kurumsal bir çerçevede sürdürülen, onurlu ilişkileri destekleriz. İsteriz ki, bölgemizdeki ülkelerle, Avrupa Birliği’yle, Amerika’yla olan ilişkilerimiz de, bu ciddiyetle, bu tutarlılıkla sürdürülsün. Sürdürülsün ki, böylece Türkiye, ekonomik coğrafyasının potansiyelinden, en üst seviyede faydalanabilsin. Bizim dış politika ve diplomasi anlayışımız, işte budur. O nedenle; bu arkadaşların garip zihniyetleri doğrultusunda, iç politikada siyasi rant devşirmek için, ilişkileri gerim gerim gerip, sonra da sözde soykırım yalanı açıklamasını, yutma pahasına yaptıkları, bu fantastik geri vitesin sonucunda, olacakları gerçekten merak ediyorum. Biliyorum ki aziz milletim de merak ediyor."

‘UYARMADI’ DEME

Küçük ortak, siyasi kıvraklıkta, Sayın Erdoğan’a uyum sağlamış görünüyor. Kendisinin, daha önce sineye çektiklerini göz önünde bulundurunca, sözde soykırım yalanını da sineye çekmesini yadırgamıyoruz. Ama mesela, minik ortak bu işlere ne diyecek, gerçekten merak ediyorum. Sayın Erdoğan ortaklarını her seferinde ters köşe yapıyorsun, ondan sonra senden hırslarını alamadıkları için, korktukları için, seninle kendilerini iyi geçinmek zorunda hissettikleri için bana partime sarıyorlar, lütfen onlara hakim ol kardeşim. İftiralar hakaretler havada uçuşuyor, hatta kantarın topuzunu kaçırıyorlar; hakaretin yerini küfür alıyor. Dolayısıyla; bu da milletimizin huzurunda seni gerçekten itibarsız hale getiriyor, uyarmamış olmayayım, ‘Uyarmadı’ deme.

“GAZİ MECLİSİMİZİ BİLGİLENDİRMEK AKLINDAN BİLE GEÇMİYOR, AMA YAPMALISIN”

NATO Zirvesi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Amerikan Başkanı Biden arasındaki görüşmenin tercümanlığını Türkiye'nin Malezya Büyükelçisi olan ABD vatandaşlığı da bulunan Merve Kavakçı'nın kızının yapmasına ve tutanak tutulmamasına tepki gösteren Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Amerikan Başkanı ile yapılan görüşmenin sonuçlarını, zaman içinde daha iyi analiz edebileceğiz. Edebileceğiz diyorum, çünkü bu arkadaşlar, devlet geleneğimizi alt üst ettikleri için, mesela elçiliklerden ya da Dış işleri Bakanlığından tecrübeli ve tutanak tutmak mecburiyetinde bulunan bir tercüman yok. Sayın Biden ile Sayın Erdoğan’ın görüşmesi esnasında Sayın Merve Kavakçı’nın kızı olduğu söylenen genç bir tercüman hanımefendi var. Ve orada ne konuşulduğunun Türk Dışişleri’ne oradan belki TBMM’ye getirebilinmesinin ve onların paylaşılmasının imkanı da ortadan kaldırılmış. Dolayısıyla; Sayın Erdoğan, Milletin Evi, Gazi Meclisimizi bilgilendirmek aklından bile geçmiyor. Ama yapmalısın."

“MİLLETİMİZİN DE MECLİSİ ARACILIĞIYLA, NE OLUP BİTTİĞİNİ BİLMEYE HAKKI VAR”

"O görüşme, eğer ülkemiz için kritik bir görüşmeyse, milletimizin de, meclisi aracılığıyla, ne olup bittiğini bilmeye hakkı var. Amerikan gazetelerinden öğrenmenin ne derece onur ve gurur kırıcı olduğunu bir kere daha tekrarlamak isterim. O nedenle, buradan iktidara çağrıda bulunmak istiyorum: Buyurun gereğini yapın. Hem devlet ahlakı, hem de milletimizin size verdiği görevin sorumluluğu, bunu gerektirir. Bu son olayda bir kez daha gördük ki, Türkiye, her geçen gün derinleşen bir yönetim kriziyle karşı karşıya. Bunu dış politikadan, ekonomiye kadar her alanda, tüm gerçekliğiyle yaşıyoruz."

“‘KİMSESİZLERİN KİMSESİYİZ’ DİYEREK İKTİDARA GELENLER, AÇLIĞIYLA KAFA BULACAK NOKTAYA GELDİ”           

"Bu iktidarın tercihleri gösteriyor ki, Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının, artık milletimize verecek bir şeyi kalmamıştır. Nitekim dün, ‘Kimsesizlerin kimsesiyiz’ diyerek iktidara gelenler, bugün, milletin yaşadığı zorluklarla dalga geçecek, açlığıyla kafa bulacak noktaya geldi. Gerçekten ibretlik."

“BIRAKIN CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA SEÇİLMİŞ BİR İNSANIN, EKONOMİK DURUMU İYİ OLAN BİR VATANDAŞIN SÖYLEMESİ DAHİ AYIPTIR”

"Biliyorsunuz, sözde milletin adamı, geçen hafta grup toplantısında; Bizi kastederek, buradan bir kahveci esnafının pankartını söz verdiğim için açmıştım. Orada ‘Açız aç’ yazıyordu ve döndü dedik ki; ‘Aç olanları da, buyurun siz doyuruverin’ dedi. Bunu bırakın bir siyasinin, Cumhurbaşkanlığı makamına seçilmiş bir insanın, ekonomik durumu iyi olan bir vatandaşın söylemesi dahi, ayıptır günahtır."

“OLUR, İN ORADAN DOYURMAYAN NAMERTTİR”

"Lafa gelince ellerinde ‘İmanmetre’ ile hepimizin imanını ölçerek gezenler; ‘Komşun açken sen tok yatamazsın’ bu düsturu ne çabuk unuttun bana döndürüp diyorsun ki; açları da sen doyuruver. Olur, in oradan doyurmayan namerttir. Sen bostan korkuluğu musun? Alıştılar elleri yıkayıp gitmeye. Alıştılar yıka elini karşındakine hain de, şucu de bucu de, yıka elini çık. Yok öyle yağma. İn oradan, gör nasıl doyuruluyormuş. Nasıl iş veriliyormuş. Nasıl istihdam yaratılıyormuş. Nasıl üretim yapılıyormuş. Şu kadronun gözlerinin içine bak ve gör."

"YAPAMIYORSAN GİDECEKSİN YERİNE YAPACAKLAR GELECEK"

"Bu, tarihe geçecek nitelikteki sözler; kibrin, Milletine yabancılaşmanın, gerçeklerle bağını koparmanın, kendisine güvenip, oy veren, aziz milletimize yapılan apaçık bir ihanetin, ibretlik resmidir. Sen bu ülkede, iktidarın başısın. Vatandaşın dertlerini inkar edemezsin. Milletimizin zor durumuyla dalga geçemezsin. Türkiye’de, tek bir vatandaşımız bile, geçim sıkıntısından geceleri uyuyamıyorsa, sen de uyumayacaksın. Türkiye’de, tek bir insanımız bile, yatağına aç giriyorsa, sen de tok yatmayacaksın. Türkiye’de tek bir gencimiz bile işsizse, ona iş bulacaksın. Emeklimiz, çiftçimiz, memurumuz, çalışanlarımız zor durumdaysa, gerekeni yapacaksın. Yapamıyorsan gideceksin yerine yapacaklar gelecek."

"DOKUNACAĞIZ ARKADAŞ! ÖYLE YAN GEL OSMAN YOK, HİÇ KUSURA BAKMA"

"Sen işini yapmıyorsan, milletten aldığın yetkiyi, sarayda sefa sürmeye kullanıyorsan, milletimizin derdinin vebali de, utancı da sana aittir. Senin iktidarına, senin bu milletin başına bela ettiğin, bu ucube sisteme aittir. Bu kadar basit. Bu gaflet dolu sözler, aslında bir itiraftır. Sayın Erdoğan aslında, ‘Benden bir yol olmaz’ diyor. ‘Ben sefaya öyle bir alıştım ki, artık benden fakire, fukaraya, işsize, bir fayda dokunmaz’ diyor. ‘Beni salın, bana dokunmayın’ diyor. Dokunacağız arkadaş! Öyle yok. Öyle yan gel Osman yok. Hiç kusura bakma.  Dokunacağız ve o doymak bilmeyen, milletimizi hakir gören, çarpık zihniyetinden kurtulacağız. Bu tek adam rejiminden de kurtulacağız. Milletimizin helal oylarıyla, sandıkta ve demokrasiyle, adalet içerisinde, hukuk içerisinde, kurtulacağız."

"SAYIN ERDOĞAN; GERÇEKTEN ŞU AN SENİN YERİNDE OLMAYI İSTEMEZDİM"

"Millet ettiğin hakaretlerin farkında. Esnafları geziyorum, söylenenleri bir bilsen Sayın Erdoğan; gerçekten şu an senin yerinde olmayı istemezdim.  Sarayda sefa sürmeye devam o danışmanlar beşer maaş almaya devam; ama AK Parti’nin kurucularının çiftçi olanları, esnaf olanları, emekli olanlar, bu durumda AK Parti ‘ye ve sizlere verdiği emekleri haram ediyor Sayın Erdoğan."

"BU KAFAYLA GİDİLİRSE TEZ ALACAĞINIZ TEZKERE BUNU DA BİR DOST OLARAK SÖYLEMİŞ OLAYIM"

"Yapılan tabelalara sakın ola ki inanmayasın. Bu kafayla gidilirse tez alacağınız tezkere bunu da bir dost olarak söylemiş olayım. Torpilli atanmışlarla değil, Milletin evinde milletiyle birlikte yöneten bir iktidarla bu milleti biz buluşturacağız. Madem işini yapmıyorsun, madem açı doyuramıyorsun, madem yönetmeyi beceremiyorsun; o zaman da çare de yolda belli. Sen sandığı getireceksin, millet yetkiyi verecek biz de gereğini yapacağız. Sen gölge etmeyeceksin biz de memleketi düze çıkaracağız. Biz hazırız, üç buçuk yıldır bunun için çalışıyoruz."

"BUYUR, HODRİ MEYDAN! ER MEYDANI BURADA SEN DE YÜREĞİN YETİYORSA BUYUR ER MEYDANINA"

"Sandığı getirdiğinde göreceksin ki; umutsuz bıraktığın gençlerimiz, en iyisini bilir! Çileye terk ettiğin EYT’li kardeşlerim, en iyisini bilir! 3600 ek gösterge mağduru polisimiz, sağlık çalışanlarımız ve öğretmenlerimiz, en iyisini bilir! Enflasyona ezdirdiğin, işçilerimiz, memurlarımız, emeklilerimiz, en iyisini bilir! Borç batağına sapladığın esnaf kardeşlerim, çiftçi kardeşlerim, en iyisini bilir! Açlığını, yokluğunu, yoksulluğunu, alay konusu yaptığın bu büyük millet, emin ol, en iyisini bilir! Sen yeter ki sandığı getir, milletimiz ne yapacağını çok iyi bilir. Buyur, hodri meydan! Er meydanı burada sen de yüreğin yetiyorsa buyur er meydanına."

"TÜM İŞLETMELERİN, KAPSAMLI BİR ‘REHABİLİTASYON PROGRAMI’NA’ İHTİYACI VAR"

"Yaz aylarında havaların ısınması ve aşılamanın artmasıyla birlikte, hayatın normale dönmesi bekleniyor. Ancak hayatın normale dönmesi, borca batmış olan işletmelerin de normale döneceği anlamın maalesef gelmiyor. Bugün vaka sayısı sıfıra inse bile, bu işletmelerin normale dönmesi, en az bir yıl alacak. Pandeminin etkisiyle sıkışan tüm işletmelerin, kapsamlı bir ‘Rehabilitasyon Programı’na’ ihtiyacı var.

Bu Rehabilitasyon Programı kapsamında mutlaka; Kredi borçları yapılandırılmalı, bir yıl ödemesiz olmak üzere, 5 yıla yayılmalıdır. Vergi borçları yapılandırılmalı, bir yıl ödemesiz olmak üzere, 5 yıla yayılmalıdır. Toplu işten çıkarmaları engellemek için, bir yıl süreyle, vergi ve sigorta teşviği sağlanmalıdır. Yani tüm işletmelere bir yıllık, toparlanma ve nefes alma süresi verilmelidir. Ayrıca 2021 yılı için, sene başında dile getirdiğimiz, asgari ücret teklifimizi yeniden hatırlatmak istiyorum. Biliyorsunuz biz, asgari ücretin net 3000 liraya çıkarılmasını, işverenin üzerindeki vergi ve sigorta yükünü de, devletin üstlenmesini önermiştik."

"BUYUR SANA, ANAHTAR TESLİM ÇÖZÜM ÖNERİSİ"

"Bu vesileyle, bu önerimizi, altını çize çize, bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Çünkü önerimiz yürürlüğe girerse, düşük ücretli nefes alır. Bu sayede istihdam artar, işsizlik azalır. İstihdamın artması, tüketimi arttırır ve ekonominin çarkları daha hızlı döner. Özellikle işgücü maliyetlerinden kaynaklanan enflasyon düşer. Enflasyonun düşmesi, ülkenin faiz yükünü azaltır. Enflasyonun düşmesi, kurlar üzerindeki baskıyı azaltır. Oluşan bu sinerjiden, çalışan da, işveren de, devletimiz de kârlı çıkar. Sayın Erdoğan; enflasyonun azalması ve döviz kurunun 15 kuruş düşmesi bile, bu önerimiz için gereken kaynağı karşılıyor. Buyur sana, anahtar teslim çözüm önerisi. Gel bizi dinle ve bir yıllık ‘Rehabilitasyon Programı’ önerimizi devreye al. Bir kereliğine de olsa, zor durumdaki insanlarımız için iyi bir şey yap. Varsın sevabı sana yazılsın, ben razıyım. Yeter ki insanlarımız nefes alsın."

"EMEKLİNİN ÇOĞU DİŞİNİ ÇEKTİRMİŞ YERİ BOŞ”

"20 Ocak 2020’den beri ilçe ilçe esnaf geziyorum. Bugün geldiğimiz noktada fark ettiğimiz şey şudur; Türkiye’nin neredeyse yüzde 70’ine yakın çalışanı asgari ücret çalışıyor. Türkiye ‘Asgari ücret Cenneti’ olmuş, böyle bir şey yok. Tableti olmayan, okul hazırlığı için kitabı pahalı olan, haftada bir et alamayan bir esnaf sisteminden bahsediyoruz. Emekliden bahsediyoruz. Bugüne kadar gördüğüm bütün emeklilerin dişlerine bakın. Çoğu çektirmiş yeri boş. Diş refahın işaretidir. Ve böyle bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Ve döndürüp o insanlara hakaret ediliyor. ‘Sen aç değilsin sana aç diyenler doyuruversin.’ Böyle bir mantığı, böyle bir anlayışı ve böyle bir kalbi anlamam mümkün değil benim."

TİMUR’UN FİLLERİ GİBİLER: İktidar, sanki yemin etmiş gibi, devletimizin, milletimizin kaynaklarını heba ediyor. Nereye baksak israf, nereye baksak yolsuzluk, nereye baksak ihya olan bir yandaş. Timur’un filleri gibiler. Hiçbir şey tanımıyorlar. Ancak, ne hikmetse, iş vatandaşına gelince, Sayın Erdoğan’ın cebinde akrep var. O yüzden, içinde bulunduğu bu zor günlerde, milletimiz kendini çaresiz hissediyor, sahipsiz hissediyor. Sayın Erdoğan; bu sesi duymak zorundasın. Madem bize inanmıyorsun, madem yalan söylediğimizi düşünüyorsun, o zaman bir zahmet, o Saray’ından çık, git esnafın dükkanına, dertlerine kulak ver. Beş maaşlı danışmanlarının önüne koyduğu Türkiye fotoğrafı sahte. Gerçekleri görmek zorundasın. Sana o makamı layık gören, bu aziz milletin halini görmek zorundasın. ‘Aç yok’ diye inkar ederek, derdini dinlediğimiz esnafımıza, rol yapıyor diyerek, gerçeklerden kaçamazsın. Unutma; gerçeklerin, elbet bir gün ortaya çıkmak gibi, enteresan bir huyu vardır. Bugün inkar ettiğin o gerçekler, gün gelir, döner dolaşır sandıkta yakana yapışır. Bunu böyle bilesin.

"O SANDIK GELECEK BU İKTİDAR GİDECEK"

"Milletimiz çalışıyor, üretiyor, ama kazandığından payını alamıyor. Biz, kendi aralarında paylaşanları kovalayıp, milletimizle paylaşmaya geliyoruz. Bizim gerçeğimiz bu. Milletimizin de talebi bu. Allah’ın izniyle, başarımızın temeli de bu olacak. Hazır olun. İYİ Parti iktidara yürüyor. Hak için, hakikat için durmadan çalışıyoruz, çalışacağız. Başarana kadar da durmayacağız. Ekonomiden hukuka, Diplomasiden sanayiye, Liyakatli kadrolarımızla, aziz milletimizi de layık olduğu yere taşıyacağız. Sık dişini Türkiyem! Az kaldı, güneşli günler artık çok yakın. Onlar ağlasa da, sızlansa da, tepinse de, o sandık gelecek ve bu iktidar gidecek. O sandık gelecek ve milletimiz yetkiyi bize verecek. O sandık gelecek ve Türkiye iyi olacak."

Grup toplantısındaki konuşmasının ardından Akşener, 2015 yılında vefat eden 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i ölüm yıldönümünde andı.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler