Akşener’den ‘paket’ yorumu
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın duyurduğu yeni ekonomi paketini piyasaların satın almadığını, buna ekonomi yönetimindeki bakış açısına duyulan güvensizliğin neden olduğunu söyledi.
Akşener, Habertürk yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
“Ekonominin patronu güvendir, güveni sağlayacak olan şeffaflık, liyakat ve hesap verebilirliktir” diyen Akşener, Türk ekonomisinde bu unsurların kalmadığını ifade etti.
İYİ Parti başkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün duyurduğu pakete de eleştiriler yöneltti.
Erdoğan, ekonomiyi yatırım, üretim, istihdam ve ihracat temelinde büyütmeye dönük bir paket hazırladıklarını, üretimde verimliliği artırarak potansiyel büyümeyi yukarı taşımayı hedeflediklerini anlatmıştı.
Muhalefet ise AKP’nin iktidarı boyunca 20’den fazla ekonomi paketi açıkladığını, bunların işe yaramadığını savunmuştu.
‘Bunu da satın almadılar’
Akşener paketle ilgili şöyle konuştu: “Üst üste paketler açıldı ve uygulanması ile ilgili derin sorunlar yaşadık. Eleştirmek için söylemiyorum, şunların da eklenmesi gerektiğini de söylüyoruz: Birincisi ekonominin patronu güvendir, güveni sağlayacak olan şeffaflık, liyakat ve hesap verebilirliktir. Cumhurbaşkanının açıkladığı paketin ardından piyasaların bunu satın almasını beklerdim damat beyinki gibi bunu da satın almadılar. Ekonomideki bu bakış açısının sebebi de güven kalmadığıdır. Bunun için demokrasi lazım, adalet, liyakat birçok şey lazım. Diyorsunuz ki, israfı kaldırın. Daha yeni havaalanının çok lüks arabaları ihaleye çıktı, Kıbrıs’a yedi uçakla gittiler. Bireysel emeklilik sigortasının yayılacağını söyledi, harika ama bunun kaynağı olarak odaların, sandıkların, vakıfların ve sendikaların elindeki paraların oraya gideceğini söyledi. Mesela Varlık Fonu’nu kaldırıyoruz diye bir cümle beklerdim olmadı. Merkez Bankası kaynaklarının nereye gittiğine dair bunların söylenmesi lazım. Behemehal 2017’de biz referandumda tek adam sisteminin geçmesi halinde siyasetin hükmünün kalmayacağını, oligarşik yapının öne çıkacağını, seçilmişlerin öneminin kalmayacağını söyledik. O zaman uçacağız kaçacağız denildi. Şimdi bunların neticesinde önce Fuat Oktay’ın sonra Erdoğan’ın itiraf ettiği gibi bu sistem götürmüyor. Bütün bunların iyi niyetle olduğunu varsayarak samimiyetle söylüyorum bu sistem değişmeden zihniyet değişmez. Pandemi olduğu andan itibaren her kişiye 500 destek verin çalışan insan başına 10 bin lira verin faizsiz, bu sistemin dönesini sağlasın bunun gibi çok şey söyledik, afaki olmayan olabilirliği olan çözüm önerileri seti ile geldik. Bir kısmı yapıldı bir kısmı duyulmadı.”
‘Bir araya gelmekten yanayım‘
Akşener, AKP’nin gündeme getirmeye hazırlandığı seçim ve siyasi partiler yasalarında değişiklik öngören taslağa ilişkin de görüşlerini açıkladı.
AKP’nin kamuoyuna duyurmaya hazırlandığı taslağın 7 rakamı üzerine kurulduğu belirtilmişti.
Buna göre, yüzde 7 olarak belirlenen ülke barajı dışında, Hazine yardımı alacak partinin en az yüzde 7 oyu olması da eklendi. İttifak içinde baraj uygulamasına da karar verilen çalışmada, bu da yüzde 7 olarak planlanıyor. Seçim bölgelerinde de en fazla yedi vekil olmasına karar verildi.
Akşener şöyle konuştu: “Parti olarak yüzde 5’in olabileceğini konuştuk. Daraltılmış bölge ile ilgili arkadaşlarımızla konuştuk. İttifak için de aynı olması gerektiğini, ayrı bir baraj olmamalı. Hazine yardımı üzerinde hiç düşünmedik, bir çalışmamız olmadı. Öngörü şu, doğrusunun böyle olacağını şahsi olarak düşünüyorum, kimliklerimizi koruyarak ortaklaşmanın, parlamenter sisteme geçişin yolunun cumhurbaşkanlığından geçtiğini görüyorum, parçalanmak yerine bir araya gelmekten yanayım.”
‘Bizimki bir sistem tasarımı‘
İYİ Parti başkanı, parlamenter sisteme geçişle ilgili partiler arası yürütülen çalışmalara da değindi.
Akşener şöyle konuştu: “(Ali) Babacan ve arkadaşları ile de konuştuk, her siyasi parti bir çalışma içerisinde. Gelecek Partisi’nin hukuk üzerinden bir tasarımı var. CHP ile irtibatımız oldu. Bizimki bir sistem tasarımı yani Anayasa’nın şu maddesinde değişiklik yapıyoruz demiyoruz. Onu tek başına bizim önermemiz mümkün değil. Bizimki, cumhuriyetin kuruluş aşamasında bir sistem tasarımı var yani Danıştay nasıl bir pozisyonda, Sayıştay nasıl bir pozisyonda, Yargıtay nasıl bir pozisyonda olacak, cumhurbaşkanlığının pozisyonu ne olacak, başbakanlığın pozisyonu ne olacak? Biz vesayet ortaklarının nasıl önüne geçeceğimizi bu sistemi tasarlarken ortaya koyduk. Bu kadar siyasi yapı diyor ki, cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye’yi iyiye götürmüyor. Hepimizin istediği eksiğini gediğini giderdiğimiz bir parlamenter sistem. Bizim planımız hazırlandı bir noktaya getirildi elbette eksiği gediği vardır. En iyi ortak aklı çalıştıracağımız bir sistem. Bunun içinde keşke Sayın Erdoğan’ın partisi de olabilse. Bu kadar geziyorum kendi şahsıma yönelik buradan bir cumhurbaşkanlığı adaylığı çıkarmak gibi bir düzeneği çalışma davranışım yok. Hepimize sorulsa cumhurbaşkanı seçilmeyi ister misin elbette isteriz, çok şerefli bir şey ama ben aday olurum yolunda bir çalışmam yoktur. Seçmenin bununla biz yol yürüyebiliriz dediği bir insanla yürümesi faydalı olacak ama bunu kimseyle görüşmedim çünkü bugünden bunların konuşulmasının doğru olmadığına inanıyorum.”
‘Fezlekelerde bize taciz var’
Akşener, daha önce “İYİ Parti fezlekelerin önünü arkasını iyice okur, gereği neyse yapar” dediği HDP’lilere yönelik dokunulmazlık fezlekeleri hakkında da konuştu.
Akşener şunları söyledi: “Ben HDP milletvekillerinden biri olsaydım.. fezlekelerde CHP’nin ne yapacağı merak edilmedi, niye biz merak ediliyoruz. Bize bir taciz var. Ben o 10 milletvekillerinden olsaydım arkadaşlarımı toplar hadi istifa ediyoruz derdim. Çünkü istifalar Meclis’te oylanır, bakalım cumhur ittifakı o istifaları getirip oylar mı? Bizim HDP’ye karşı tutumumuz belli, tanımımız belli. HDP’nin PKK ile olan ilişki biçimine mesafe koyması gerektiğini, bu mesafeyi tescil etmesi gerektiğini, Türkiye’nin partisi olma yolunda yürümesi gerektiğini herkes söylüyor biz de söylüyoruz. Çirkin ve pis bir dil var. Bir genel başkan yardımcısı HDP’ye oy veren insanlara beddua etti. O insanlardan özür dilenmesi gerekiyor. Güneydoğu’da eğer burada yaşayan devletin yanında saf tutunur. Şehit vermiş, itilmiş kakılmış o insanlar olmasaydı nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya kalınırdı. Genellemeden kaçınılmalıdır. Siyasi partilere oy veren seçmen şu veya bu şekilde oy verebilir ama suçlayamazsınız. O seçmen belki de ileride dönecek belki bu partilerden birine oy verecek onun için genelleyemezsiniz. Ben olsam istifa ederdim bakalım Meclis’e o istifalar gelip oylanacak mı oylanmayacak mı? Biz milliyetçi, demokrat, kalkınmacı bir partiyiz. Bugün merkez sağ tanımına uygun bir Türkiye’de miyiz bilmiyorum. Çünkü kavramlar değişti. Babası bizi bir pencereden bakıp bizi tanımlarken oğlu çok farklı bir pencereden bakıp tanımlıyor. Kutuplaştırma var siyasette.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.