Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

ALLAH, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ ZÜLÂL İLE ALİ’NİN HAYÂLLERİNDEN KORUSUN!

Cumhuriyet gazetesi yazarı Zülâl Kalkandelen ile Yeni Akit gazetesi yazarı Ali Karahasanoğlu arasında devam eden bir polemik var. Zülâl Hanım, İran’da göz altındayken hayâtını kaybeden Mahsa Amini hakkında, “Şeriat Bir Kadının Daha Canını Aldı” (18 Eylül-Cumhuriyet) başlıklı bir yazı kaleme aldı. Kafayı altılı masayla bozan ve Erbakan hocasının bir zamanlar CHP’ye kefil olduğunu unutan Karahasanoğlu, derhâl, “Temel Âbi’nin Kefil Olduğu CHP Zihniyetinden Dîne Hakâretler” (19 Eylül-Yeni Akit) diyerek Kalkandelen’i eleştirdi.

Öncelikle Zülâl Hanım’ın yazısının başlığı, cidden rahatsız edici. Şeriat, İslâm hukuku demektir. Can almaz. Yobazlık demeliydi. Nitekim yazısının içeriğinde, “siyâsal İslâm” diyerek yumuşatmış.

Mezkûr yazısında Cumhuriyet gazetesi için, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun gazetesi” diyen Ali Bey’e, Zülâl Hanım’ın sert bir tepkisi oldu.

“Öncelikle haddinizi bileceksiniz. Laik Cumhuriyeti kuran Kuva-yı Millîye’nin rûhunu taşıyan Cumhuriyet gazetesi, hiçbir şahsın değil, Aydınlanma devriminin gazetesidir.”

Vay vay vay! Demek Kuva-yı Millîye rûhu ha? Hani Cumhuriyeti kuran Yunus Nâdi’nin mandacı olduğunu; Wilson’a mektup yazıp, “Gel bizi kurtar!” dediğini bilmesem inanırım. Hani 1923’de TBMM’ye girmek isteyen aydın Cumhuriyet kadınlarıyla dalga geçtiğini bilmesem bir hayli aydın olduğuna inanırım.

Yazdığı gazetenin aydınlanma devriminin gazetesi olduğuna inanan, İngiltere Kraliçesi’nin arkasından belki de en isâbetli eleştiriyi yazanlardan biri olan Kalkandelen, Cumhuriyet gazetesinin, 1936’da Türkiye’ye gelen 8. Edward’ı, “Büyük misâfirimize kavuştuk” diye karşıladığını; başyazarının, “sa majeste” yazıları döşediğini bilmiyorsa Kraliçe aleyhinde yazdıkları için Yunus Nâdi’nin rûhâniyetinden özür dilemeli! Eğer biliyorsa bizimle dalga geçtiği için bizden özür dilemeli! Bu minvâlde Karahasanoğlu’nun, “saltanata düşman ama Kraliçe’ye hayranlar” ifâdesi, Cumhuriyet gazetesi için yüzde yüz doğru olsa da aynı Karahasanoğlu’nun, Kraliçe’nin ayağına gidenlere, Kraliçe’nin Ortadoğu’daki temsilcisi Arap krallarına “kardeşim” diyenlere ses etmemesi, hangi hayranlıkla açıklanır bilemiyorum.

Yeni Akit’in eleştirilerine cevap veren Zülâl Hanım, siyâsal İslâmcıların riyâkâr ve yalancı olduğunu söylüyor. Siyâsallaşan her ideoloji gibi İslâmcılar da böyle oldu maalesef!

Peki İslâmcılar riyâkâr da kendileri çok mu dürüst? Cumhuriyet gazetesinde hem Atatürkçülüğü hem Türkiye Komünist Partisi’ni savunan Zülâl Hanım, Atatürk’ün, “Komünizm her görüldüğü yerde ezilmelidir!” dediğini bilmiyor olamaz.

Menderes’i öven İYİ Partili Aytun Çıray’a, “Nâzım Hikmet, Menderes iktidarında vatandaşlıktan çıkarılmadı mı?” diye soran Zülâl Hanım, CHP döneminde mahkeme ve hapislerde sürünen Nâzım Hikmet’in, Menderes dönemindeki afla tahliye olduğunu; ülkesini terk edip Moskova’ya kaçtığı için vatandaşlıktan çıkarıldığını bilmiyor olamaz.

Zülâl Hanım, İslâmcılara şöyle soruyor:

“Mâdem örnek verdiğiniz gibi kadına şiddeti onaylamıyorsunuz, o zaman Mahsa cinâyetini niye kınamıyorsunuz?”

İlâhi Zülâl Hanım! Seslendiğiniz kitle, başörtünün sembolleşen ismi Şûle Yüksel’in, her iki eşinden gördüğü şiddeti kınadı mı ki Mahsa’ya yapılanları kınasın!

Ya siz? Siz, kendi mahallenizde kadınlara yapılan şiddeti samimiyetle kınadınız mı? Ben sizin mahallede dile getirilmeyen öyle şiddet örnekleri duydum ki o kadınlara saygımdan dillendirmedim.

Siz, önce TBMM’ye girmek isteyen Kadınlar Halk Fırkası mensubu münevver Cumhuriyet kadınlarına hakâret eden; Nezîhe Muhiddin’i delirten gazetenizi kınayın ki Mahsa hakkında samîmiyetinize inanalım. Bakın bizler, dâvâ zarar görmesin diye Şûle Yüksel’in mâruz kaldığı şiddete susanları kınıyoruz. Ya siz, devrim zarar görmesin diye kendi mahallenizdeki şiddete daha ne kadar susacaksınız?

Aziz okuyucu!

İki yazar da altılı masaya karşı. Biri, “Atatürk, laiklik” diyerek motorları mâviliklere sürecekleri günleri hayâl ediyor; diğeri, “İslâm İslâm” diyerek kuracakları saltanatın derdinde.

Allah, her ikisinin hayâlinden bizleri korusun! Birbirlerini yediklerine, “Altılı benzemez, beşli benzemez” laflarına aldırmayın! Ali ile Zülâl, sırf Millet İttifâkı kazanmasın diye sandıkta benzeşirlerse şaşırmam.

Siyâsallaşmak böyle bir şey işte!

TARIM BAKANI’NA SORUYORUM: YA TERSİ OLURSA?

Tarım Bakanı Vâhit Kirişçi, dün Ağrı’da yaptığı konuşmada bu seçimde vereceğimiz oyun önemine işâret ederek âhirette hesap vereceğimizi hatırlattı.

“O tarafa gittiğimizde soracaklar. İnsanlık adına bu memleketin, milletin değil, tüm mazlum milletlerin selameti adına atmanız gereken hangi adımı attınız?”

İnternette okuduğum bir espriye bayıldım:

“Âhiretin de sorularını çalmışlar”

Bakan Bey, bizi gözetiyor. İktidara oy vermezsek öte tarafta sıkıntıya düşeceğimizden endişeli. Allah râzı olsun! Ben de bu uyarıya, “Ya tersi olursa?” diye bir fabl anlatarak cevap vermek istiyorum.

Bir beldede görevli kadı, yolsuzlukta o kadar ileri gitmiş ki halk, nihâyet İstanbul’a şikâyet etmiş. Kadı efendi, cezâ olarak A nâhiyesine sürülmüş. Eşyâlarını, at arabasına yüklemiş. Son kısma biri boş, diğerleri dolu küpleri de dizdikten sonra halka dönüp şöyle seslenmiş:

“Az daha sabretseniz şu küp de dolacaktı. Ondan sonra rahat edecektiniz. Şimdi yerime gelen, boş küplerini doldursun da görün gününüzü!”

Bu hâdiseden bir süre sonra Cennet ehli, bir ayı ile karşılaşmış. Biri sormuş:

“Ey ayu! Kıtmir’i biliyoruz, Burak’ı biliyoruz da bir ayının Cennet’e geldiğini ilk defa ördük. Sen ne sevap işledin, ayılığın dışında ne yaptın, insanoğluna ne faydan oldu ki buraya geldin?”

Ayı, cevap vermiş:

“Ben de bilmiyorum sebebini. Farklı bir şey yapmadım. Hep ayı gibi yaşadım. İnsanlara saldırıp zarar verdim. Hattâ filan zamanda A nâhiyesi yolunda karşılaştığım bir kadıyı yemişliğim bile var.”

Siz, bizim adımıza üzülmeyin Sayın Bakanım! Seçim zamanı gelince yaparız bir ayılık! Hep eşek kalacak değiliz ya!


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum