Sadullah Özcan
Anadolu ve Ankara farkı
Son bir haftadır Ankara ve Ankara kulislerinden uzak kaldık. Havran Kitap Günleri kapsamında düzenlenen “Edremit Körfezinde 21 Mart Nevruz Bayramı, Kültür, Tarih, Doğa, Edebiyat ve Havran konulu panele” katılım için memleketin yollarındaydık. Ankara’da kapıldığımız algı fırtınasının Anadolu’ya yansımalarını her zaman merak ederim. Bunun için bizim memleket turnosal kâğıdı görevi görür. Ankara’dan bakış her zaman dar çerçevede kalıyor. Ankara’dan Anadolu’yu görmek zordur. Bu nedenle de hem dünyayı hem insanımızı okumada ciddi bir eksikliği vardır.
Tamda bu durumun zirve yaptığı dönemi yaşıyoruz. Ankara’da siyaset, bürokrasi ve devlet Anadolu’yu doğru okuyup isabetli kararlar almakta çok ciddi zaaflara sahip. Bunun tam aksine Anadolu ise Ankara’yı okuma konusunda dünyanın en meşhur sosyologların, toplum bilimcilerinin ilimlerinden öte hünerlidir. Anadolu Ankara’yı kolay okur. Anadolu’nun Ankara’ya bakışı her zaman saf ve arifanedir.
Çarşıda-pazarda, şehirde-köyde sıradan gördüğünüz insanların ufku, hem Türkiye hem de dünyayı okuma bakımından kesinlikle Ankara’nın önündedir. Ankara’da iktidarı, muhalefeti, bürokrasisi hatta devletin kendisi başlarını kuma sokmuş deve kuşları misali gibigerçekleri görmezden gelirken toplum bunun aksi yöndedir.
Öyle görülüyor ki bugün Ankara’da her kesim kendi körlüğünü yaşıyor. İktidar, iktidar körlüğünü, muhalefet, muhalefet körlüğünü, bürokrasi, bürokrasi körlüğünü hatta devlet, devlet körlüğünü yaşıyor.
Tüm bunlara taşradan Anadolu’dan bakınca anlıyorsunuz.
Türkiye’nin bir süredir döviz kurları üzerinden başlayıp bütün ekonomiyi saran hayat pahalılığı toplumun en önemli gündemidir. Bu konuda iktidara yönelik çok ciddi bir tepki var. Döviz kurlarında ki sert dalgalanmaların durmasına rağmen bütün alanlarda devam eden hayat pahalılığı toplumda soru işaretleri oluşturmuş. Her gün bir farklı ürüne zam gelmesi sıradanlaşmış. Fiyat artışlarında artık döviz kuru oynaklığının adı dahi anılmıyor. Millet bu gidişatın ne zaman son bulacağını tahmin edemiyor. Çözüm konusunda ise beklentileri çok yok.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali Anadolu’nun daha geniş çerçevede bakışını sağlamış. Türkiye’de yaşanan ekonomi endeksli gelişmeleri tek pencereden değerlendirmiyor.
Gelişmeler hakkında çok enteresan yorumlar ve değerlendirmeleri ummayacağınız ağızlardan duyuyorsunuz. Anadolu değişim istiyor. Bu değişim sadece iktidarla sınırlı değil. Bugünkü bütün siyasi kadroların değişimi.
Anadolu yaşanan hayat pahalılığına karşılık muhalefetin alternatif çözümler üretememesinden şikâyetçi. Bu nedenle çözüm yine iktidardan bekleniyor. Toptan bir değişime kadar siyasette köklü bir iktidar değişimi görmek zor.
Altı liderin bir araya gelerek oluşturdukları hareketin karşılığını gezdiğim dolaştığım yerlerde göremedim. Özellikle Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem konusu tam bir fiyasko olarak görülüyor. Toplumda bir sinerji oluşturamamış. Hatta İYİ Parti odaklı bir süre önce oluşan sinerjiyi de yok etmiş.
Bir haftalık memleket gözlemlerinden çıkan sonuç gelecek seçimleri toplumu doğru anlayan, doğru anlatan ve temsil kabiliyeti olan kadroları kurabilen, yaşanan hayat pahalılığına kalıcı çözüm çabaları gösterebilecek, yenileşmeyi sağlayan politikalar belirleyecek. Bu kapsamda Rusya-Ukrayna savaşı gelecek seçimlerin denklemine hayat pahalılığına çözüm bulma ile birlikte dış politika unsurunu da dâhil etmiş.
İktidarın bütün kışkırtmalara rağmen Rusya-Ukrayna konusunda izlediği yol toplumun bütün kesimleri tarafından olumlu karşılanıyor. Hayat pahalılığına karşı vereceği savaşın başarısı siyasette dengelerin bozulmasını engelleyebilir.
Kalın sağlıcakla.