Alp Tufan
ASLANLAR...
Sevgili okuyucularım iyi bir hafta sonu dilerim, bu hafta TERÖR ÖRGÜTÜ ve onun yaratıcısı derin uluslararası yapı tarafından REHİN tutulan on üç aslanımız şehit edilmiştir.
Mekanları cennet olsun, ALLAH RAHMET EYLESİN, nurlarla yatsınlar tüm şehitlerimizle beraber.
İki aslan var bu on üç kişi içinde benle yakın ilgisi olan, on yıl evveldi yeni bir yere gelmiştim, bu yeni yeri bize tanıtan hanımefendi neyi ne kadar duymuşsa ALP bey burda bu beyefendi var tam karşı binada tanışır mısınız dedi, kibarca hayır dedim.
Günler geçerken etraftaki haber elemanlarını bilgilendirmesinden bir gülümsedim.
Rahmetli demiş ki benim için o eski KURTTUR:)
Bir zaman geçti 2017 senesinin haziran ayında yazı geçirmek için moskova’dan döndüm yaz tatilimi geçiriyorum, ağustos ayı içinde rahmetli iki şehidimizle karşılaşmaya başladım sık, onlarda dinlenip yüzüyorlar etraftaki elemanları ile de zaman zaman sohbet ediyorlar, ben yanlarından geçerken susuyorlar.
Moskova'ya döndükten sonra basından bir öğrendim ki PKK terör örgütü tarafından REHİN alınmışlar ,ANF(TERÖR ÖRGÜTÜ HABER AJANSI) bir dört dakikalık, birde sonraki dönemde 16 dakikalık canlı olarak video yayınlarda beyanları var .GARA bölgesinde şehit olan bu iki arkadaşı o zaman izledim.
Bu hadiseler şu anda adalet mekanizmalarımız tarafından inceleniyor, konuyu yüce TÜRKİYE CUMHURİYETİ mahkemelerine bırakıyorum.
Eskiye dönüp yine tecrübelerden yol haritası çıkartayım değerli okuyucularıma.
Yıl 1991 körfez savaşının başladığı günler rahmetli pederin çok değerli bir arkadaşı var KAYHAN ÇAĞLAYAN bey çok eski bir kitap evini çalıştırıyor, AMERİKAN NEŞRİYAT BÜROSU isimli, bir akşam geç saatler Kayahan beyle karşılaştım, yanımda yardımcım var.
Hafiften de alkollüyüm, bir şişe viskiyi iki kişi içmişiz eve gideceğiz, Kayahan beyle karşılaşınca çok kibar bir insandır sohbete başladık, dedim ağabey firmanın ismini değiştir, ortam kötü havaya uçururlar sizi, Kayahan bey soğuk gülümsedi ve gitti.
Üç gün sonra sabah baş ucumdaki telefon acı acı sabah çalıyor, kafam bir dünya telefonu açtım yardımcım ağabey atla gel bomba patlattılar ortalık duman.
Ben zannetim bombayı bize attılar sonra haberi tafsilatlı anlatınca anladım ki bombayı AMERİKAN NEŞRİYAT BÜROSUNUN kapısında patlatmışlar çok güçlü olduğu için her yeri etkilemiş.
Asansör kapıları yerlerinden sökülmüş karşıdaki duvarlara yapışmış.
Ah o asansör kapıları sağlam zamanda birilerinin suratlarına yapışsaydı ülke İsveç gibi olurdu:)
Kayahan ağabey artık bana bakarken bir kaşını aşağıya bir kaşını yukarıya kaldırıyor.
İstanbul valiliği kararı ile bulunduğumuz yere bir sivil ekip tahsis edildi, üç kişi araç ile beraber nöbetteler.
Bu üç arkadaş arasında biri var ekip amiri hep bizim bulunduğumuz alanı izliyor etraftaki seyyarlarla konuşuyorlar vücut dilinden bizi sorduklarını anlıyoruz.
Kısa günler içinde iki ağabeyim geldi bir anda bu ekip gelen misafirlere kapımızda hamle yaptı ve kimlik sordu.
Bizim arkadaşlar kimlikleri çıkartınca buz gibi bir ortam oldu müfettiş kartlarını görünce renkler değişti özür dilediler.
Ertesi günü boş zamanımda kendilerini davet ettim çay içmeye geldiler biraz mahcup güldük çayları içerken öğrendim Elazığ kökenli bir başkomiser ağabeyimiz ismi HÜSEYİN GÜNDOĞDU.
Abisi de emniyet amiri bulunduğu birimde çok sevilen bir arkadaş o günlerde olaylar sıcak bana AGOP AGOPYANI soruyor.
Bir müddet bizde görev yaptıktan sonra geldi helalleştik başka bir göreve atandıklarını bildirdi.
Bir hafta sonra okmeydanı'nda bulundukları kahvehanede DHKP-C terör örgütünce arkadaşları ile ağır bir silahlı saldırıya uğradılar yanındaki dört arkadaşı şehit oldu kendisi ağar yaralı vuku bulan olaydan kurtuldu.
O kadar çok şehit verdik ki, her şehit verişimizden sonra kanları yerde kalmayacak dedik?
1999 yılında yakınlarıma dedim ki siz zannediyorsunuz ki bunu bana yapıyorsunuz, yok bana yaptığınızı zannederken devletin temeline dinamit koyuyorsunuz.
BİR ÇİVİ BİR NAL,BİR AT,BİR SÜVARİ.
SAYGILARIMLA,
ALP TUFAN.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.