Babacan: “Çözüm Sürecinde Çalıştıklarınızı Tutuklatmayın”
Partisinin Diyarbakır İl Kongresinde konuşan Deva Partisi Genel başkanı Ali Babacan, HDPli belediyelere kayyum atanmasına ve Kobani olaylarıyla ilgili soruşturmanın 6 yıl sonra başlamasına tepki gösterdi.
Bir düğün salonunda düzenlenen kongrede konuşan Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, sözlerine Kürt şair ve filozofları ile Diyarbakırlı yakın dönem şairlerinin adlarını anarak başladı. Bir basın açıklaması sırasında öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ile Lice’de askeri mühimmatın patlaması sonucu ölen Ceylan Önkol’u da anan Babacan, Ankara Gar saldırısının yıldönümü nedeniyle, olayda ölenleri de andı.
“Hükümet ‘Kürt sorunu’ söyleminden rahatsız”
Konuşmasına Kürt sorununa değinerek başlayan Babacan, hükümetin ‘Kürt Sorunu’ lafından rahatsız olduğunu söyledi. Kürt sorunu konusunda her şeyin sona erdiğini söyleyen Babacan, “Biliyorsunuz, “Kürt sorunu” lafı bugünkü rejimi en fazla rahatsız eden söz haline gelmiş durumda. Neleri eksik ki? Ne diye hala Kürt sorunu deyip duruyorsunuz” diyorlar. Kabul etmeliyiz ki, mevcut iktidar partisinin ilk döneminde, Avrupa Birliği sürecinin hızlanmasının da katkısıyla, cesur reformlar gerçekleştirmişti. Peki şimdi durum ne? Bazı temel reformlar dışında çok fazla bir şey kalmadı geriye. Ülkeyi yönetenlerin son yıllardaki tarzı, üslubu, kendilerine buldukları yeni ortakların saplantıları doğrultusunda atılan adımlar, yeniden Kürt sorununu oluşturdu ve sorun gittikçe büyüyor. Aslında bu sorun, tüm ülkemizi, tüm vatandaşlarımızı ilgilendiren temel sorunların da yansıması. Şu anda toplumumuzun tüm kesimlerini etkileyen ve yeniden hızla büyüyen bir hukuk sorunumuz var. Adalet sorunumuz var. Hızla büyüyen bir eşit vatandaşlık sorunumuz var. Her şey 2005 yılında o günkü başbakanın Diyarbakır konuşmasında “Kürt sorunu vardır ve benim sorunumdur” sözleriyle başlamıştı. Ve her şey 2015’te aynı kişinin “Kardeşim ne Kürt sorunu ya? Artık Kürt sorunu yok, daha ne istiyorsun?” sözleriyle bitti” dedi.
Kürtçe Üzerindeki Baskılar
Kürtçe değinen Babacan, “Ben bu konuşmamda acı sonla biten bu hikayeyi unutanlara hatırlatmak ve nereden nereye geldiğimize şöyle bir bakmak istiyorum. 2002 yılı öncesi Kürt sorunu deyince ilk akla gelen şey Kürtçe üzerindeki yasaklardı. 2002-2015 arasındaki yıllar Kürt dili üzerindeki baskıların son bulduğu, Kürtçe televizyon yayınının başladığı, üniversitelerde lisans üstü düzeyde Kürtçe programının açıldığı, şehirlerde Kürtçe tabelaların boy gösterdiği yıllardı. Ama şu anda görüyoruz ki, eğitim veren enstitüler hem müfredat hem de kadro olarak zayıflatılıyor. Vaktinde asılan tabelalar da birer birer kaldırılıyor” diye konuştu.
Kayyumlara Tepki
Babacan HDP’li belediyelere kayyum atamasında de tepki gösterdi. Kayyum politikasının cezalandırmaya döndüğünü söyleyen Babacan, “İktidar seçimle kazanamadığı her belediyeyi hukuksuzca ele geçirmeye çalışıyor. Seçimde kaybettiği şehirlere kayyum atıyor. Sadece belediye başkanları görevden alınmıyor, belediye meclisleri de çalışmaz hale getiriliyor. Vatandaş oy vermiş, birilerini meclise seçmiş, birilerini başkan seçmiş kimin umurunda. Şunu açıkça görüyoruz: İktidarın kayyum politikası, kazanamadığı seçimlerde halkı cezalandırma yöntemine döndü. Kimse halkının oyunu gasp edemez. Seçimlere ve seçim sonuçlarına saygı gösterilmesi, demokrasinin temelidir. Bizim sözünü verdiğimiz Türkiye’de, bağımsız ve tarafsız yargıdan başka hiç kimse, seçilmiş bir insanı görevden alamayacak. Seçilmişlerin güvencesi, seçmen iradesinin güvencesidir. Biz, seçmen iradesinin her türlü iradeden üstün olduğuna inanıyoruz” diye konuştu.
“Alarm Zilleri Çalıyor”
Van’da iki kişinin helikopterden atıldığı iddialarına da değinen Babacan, “2000’li yıllarda sıfırlanan işkencenin ve faili meçhul cinayetlerin geri dönüşünün alarm zillerini duymuyor musunuz? Son dönemde duyduklarımız, 90’lı yılların karanlığında karakolların kapısından canlı girip bir daha çıkamayan kurbanları çağrıştırmıyor mu? Bu halk, bu şehir, bu bölge, bu ülke bunu hak etmiyor” dedi.
Kobani Soruşturmasına Tepki
Bir süre önce, 2014 yılındaki Kobani olayları nedeniyle HDPlilere yönelik düzenlenen operasyona da tepki gösteren Babacan, şöyle devam etti; “2014 yılında yaşanan ve 53 kişinin ölümüne yol açan şiddet olaylarının soruşturulmasına itiraz etmek, hukuk devletini savunan hiç kimse için mümkün değildir. Yargı tabi ki gereğini yapmak zorundadır. Ama yargıdaki dosyalar da ülkeyi yönetenlerin elinde, işlerine gelince rafa kaldırıp ihtiyaç duyduklarında raftan indirip kullanacakları baskı ve şantaj malzemeleri değildir. Birlikte düşünelim: 2015 yılının Şubat ayında, yani Kobani olaylarından dört ay sonra, hükümet üyeleri Dolmabahçe’de mutabakat metni okurken dört ay önceki Kobani ile ilgili çağrıdan haberdar değiller miydi? Elbette haberdardılar. Ama o tarihlerde Çözüm Süreci devam ediyordu veDolmabahçe’deki o fotoğrafa ihtiyaçları vardı. Yıllar geçti, aynı kişilerin bu sefer ihtiyaçları değişti. Bugün ise küçük ortakların peşine takılmış, hızlı adımlarla 90’ların Kürt politikasına doğru koşan yönetimin birilerini düşmanlaştırmaya ve muhalefet partilerini tehdit etmeye ihtiyacı var.”
Babacan hükümete seslenerek, “Daha dün çözüm sürecinde birlikte çalıştıklarınızı, şimdi apar topar düzenlenen fezlekelerle tutuklatmayın” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.