Levent Demir
BEKAA SORUNU MU, ZEKA SORUNU MU?
LEVENT DEMİR
Yerel seçimlere iki hafta kaldı ama sahada adaylardan çok Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan var. Performansı da çok yüksek. Zira günde 2-3 miting yapıyor. Zaman zaman da siyaset ‘dil’i sertleşiyor.
Özellikle muhalefet olarak tanımladığı ve adı ‘millet’ olan ittifaka karşı… Adı ‘millet’ diyorum. Zira bir zamanlar Erdoğan ve Ak Parti ekibi, vatandaşa CHP’den dolayı ‘halk’ demez, millet derdi!
Hayat ne kadar enteresan değil mi? Bazen de traji komik!.
Zira bir zaman ‘devlet’in milletten kopuk olduğunu ve devletin millet için var olması gerektiğini savunan Ak parti kadroları, bugün kendi iktidar ve devleti temsil ettikleri koltuklarından millete, ‘zillet’ diyebiliyor.
Türkçe sözlükte zillet için, ‘horlanma –aşağılanma ‘ diye yazıyor. Ve son seçimlere baktığımızda ‘millet ittifakı’ diye tanımlanan kesim bu ülkenin yüzde 49 gibi büyük bir kesiminden oluşuyor. Bu konuda yorum sizin.
Sadece Erdoğan da değil, Cumhur İttifakı’nın diğer önemli Partisi ve Genel Başkanı da bu tanımı kullanıyor. Peki bu ne kadar doğru bir söylem ve seçim stratejisi.?
Seçim stratejisi noktasında doğruluğu, belki 31 Mart günü seçim sandıkları açıldıktan sonra belli olacak. Ancak doğru bir söylem olmadığını şimdiden ben söyleyebilirim.
Zira aynı zamanda iki lider bu ülkede BEKAA sorunu da olduğunu söyleyip oy istiyorlarsa; ve aynı zamanda şu anda ve 16 yıldır bu ülkede bizi yönetiyorlarsa, bekaa sorunu olan ülkede halkı ayrıştırmaktan daha çok birleştirmeye ihtiyaç vardır. Zira kendilerinin de eleştirdiği, ‘gezi’ ve benzeri olayları bu ülkede hep beraber yaşadık! Yanı başımızda ARAP BAHARI adı altında bazı ülkelerde neler oldu? Hep birlikte gördük. Şimdi kendi elimizle ‘zillet’ deyip halkı ikiye ayırmaya değer mi? Ya da hangi koşullarda bu göze alınır? Kaldı ki 31 mart seçimleri genel de değil, sadece yerel bir seçim…
Haa ‘Bekaa’ sorunu demişken; onu bilmem ama bazı konuları anlayabilmek ve değerlendirebilmek için bir ‘zeka’ sorunu olduğu kesin.
Zira eğer ülkemiz için yapılmak istenenleri ve aslında nelerin olup olmadığını anlayabilmenin yolu zekadan geçiyor….Dış güçler günün sonunda bölgede oluşturmak istedikleri ‘şehir devletleri’ için bize kendi elimiz ile ateşimize odun taşıttırıyorlar! Çünkü böyle bir ‘seçim dil’i bizi sadece ayrıştırır!
Baksanıza, meyve sebze kuyruklarına, ‘varlık kuyruğu’, yapılan çarpık yapılaşmaya ‘ihanet ettik’ deyip yatay mimari kampanyaları başlatabiliyoruz. ‘Aldatıldık, affedin’ dediğimizde, bizi hemen affedecek kadar ‘vicdanlı’ bir milletimiz var! Sahi bu ‘inançlı’ milletten, ‘zillet’ olur mu? (!) Erdoğan ve Bahçeli bu tespitlerinde, ne kadar haklı dersiniz?(!)…