Alp Tufan
BEYAN ESASTIR.
Hayırlı ramazan ayı geçirmeniz dileği ile sizleri yine aydınlatacak yaşam içinden ülke gerçeklerini bur dan vermek istiyorum.
Geçtiğimiz günlerde bir ihtiyacım için aklıma CİMER(CUMHURBAŞKANLIĞI İLETİŞİM MERKEZİ) geldi derdimi yazılı olarak mail yolu ile bildirdim.
Çok değişik bir sistem kurmuşlar bilgisayar başında an ve an istediğiniz konu için çalışılıyor ve sizin için birkaç gün içinde sonuç bilgileri ekranınızın önüne geliyor.
Benimki ulusal güvenliği ilgilendiren bir konu olduğu için sayın CUMHURBAŞKANIMIZ baş danışmanı ULUSAL GÜVENLİKTEN sorumlu danışmanın sayın İBRAHİM KALIN beyefendi olduğunu bildiğimden maruzatımın ivedilikle kendisine iletilmesini istedim.
Yirmi dört saat zarfında gelen sonuçta yargı yolu ile konunu giderilmesinin ANAYASANIN belirli maddeleri bunu öngörüyor diye bir cevap geldi.
Tabi eski tarih bilgisinden geldiğim için bazı konulara vakıfım.
Gelişmiş ülkelerde en önemli konu kişinin devletine karşı beyanıdır.
Eğer kişi sözlü veya yazılı beyanında aldatmaca, kandırmaca, yalan söylemişse onun beyanı bir dahaki sefere kesinlikle alınmaz tüm hayatının büyük bir bölümünde bu damga ile yaşamak zorunda kalır.
1961 yılında TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN istihbarat örgütünün resmi bir kanunla veya anayasa ile düzenlenmiş kurum olmadığı için, seçilmiş kimselerin bir çalışması ile tüm kadrolar sözlü ve yazılı beyanları alınarak nerde ve hangi bölümlerde çalıştıklarının tespiti ile kadrolar yeniden oluşturulmuş bunun sonucunda 22 temmuz 1965 yılında kanunlarla ANAYASA içinde resmi istihbarat kuruluşumuz olarak ve adını MİT AÇILIMI(MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI) adlandırılarak ilk defa resmi bir kurum olarak göreve başlamıştır.
Bir ay sonrada ben doğdum:)
Yani demokrasi sınavlarımızdan biride yurttaş olmanın önemi ve yurttaşın ilk sorumluluğunun dürüstlük olması gerektiğinin topluma her kesimine öğretilmesinin gerekli olduğunun benimsetilebilmesi.
Beyan esastır, bazen sözlü beyan yolu ile devlet vatandaşının hakkını, hukukunu korumalı kişi ile karşılıklı uzlaşma sağlamalıdır.
Neden bazı konuların yargıda sorgulamak ne hak ve hukuk mücadelesi veren kişi için sağlıklı, nede devlet devamlılığı esas düşünülürse hakkı iade etmek hem onurlandırmak hem gelecek nesiller için sağlam temeller yaratmaktır.
Devlet eline balyoz almış her şeyi vurarak kırarak yaparsa temellerde zafiyet oluşur ama yumuşak ve hoşgörü içinde hak ve hukuk mücadelesi verenlerin yanında olursa ne olur, DEVLETİN TEMELİ güçlenir.
15 temmuz günü binlerce insan darbe kalkışmasına karşı koyunca sayısını bilmiyorum binlerce insan gazi, şehit maaşı ile ödüllendirdi.
Demek toplumu ödüllendirmek insanını sevmek ve onun yaptıklarının yanında olmak toplumu kenetliyor insanlar vatanına, milletine karşı pozitif yönde motive oluyor.
Rusya’da parklarda dolaşırken yaşlı nineler ve dedeler görürsünüz yakalarında madalyaları ile otururlar onlar için çok önemlidir.
Bir gün Moskova’da parkta oturuyorum KGB en meşhur generallerinden birini gördüm yaşlanmış çok ama tanıdım, yanındaki genç çocukları onu parkta gezdirirken halkın saygısını ve sevgisini unutamam.
Ülkemizde ŞEHİT,GAZİ ve diğer benzer pozisyonda olan tüm insanlarımıza ve ailelerine ÖZEL muamele yapmamız gerekiyor.
Çünkü bizler ŞEHİTLER ve GAZİLER ülkesiyiz, günlük şehitler ve gaziler veriyoruz.
Karakollara gidiyoruz, Polis, jandarma gazi insanımızı çalışırken görüyoruz, öğretmenlerimiz, diplomat, istihbaratçı gazilerimiz şehitlerimiz her gün yaşamımızın içinde görüyoruz.
Bu konuyu bur da bırakırken biraz kendi yaşantım içine döneyim bazen insanoğlu ailece bir hadiseye maruz kalır o ailenin ve kişinin hayatında kötü kader denilen bir konuya hadiseler dönüşür.
Sen ailenle birlikte mücadele edersin fakat karşıdaki yapı kötülük saçan şeytan ve iblis ile iş tutan bir yapı olunca istemeden çok kötü durumlara düşersin.
Ben böyle bir şecereden gelen insanım, zor şartlardan dolayı tedavisi iki yılı süren bir AKCİĞER rahatsızlığı geçirdim, bunun üstüne 2018 yılında alıkonulduğum dönemde hücremde devamlı sistematik sıcak havaya maruz bırakıldım bu tabi psikolojik ve tekrar solunum yollarımda sıkıntılara yol açtı özellikle bugünlerde tekrardan hayatı yavaşlatıp tedavi olmaya başladım.
Sağ olsun ailem bu konuda çok destek oldular kaçırılmam ve cezaevinde kaldığım zaman ve bu dönemde.
Sağır oda dizisi benim bilgim dışında çekilmiş bir dizidir, tanıtımı ve fragmanı ilk oynatıldığı dönemde hemen dizinin ne olduğu ve amacının ne olduğunu anladım.
O diziden sonra STK Ankara bölge başkanlığı on altı numaralı odaya gidildikten bugüne dizide verildiği gibi hedef alınan kişi bendim bugünde öyle.
Bu dizi 34 bölüm oynatıldı normal şartlarda bu dizi 1. dünya harbinden başlayıp bugüne kadar gelen ülkemizi bire bir ilgilendiren konuları içerir böyle bir dizi yapsalar sanırım 134 bölüm içerir bir çok gerçek hadise doğru şekilde milletin önüne konursa.
Bu dizi DAVİNCİNİN ŞİFRESİ gibi FRANSA,ALMANYA,İTALYA,İSVİÇRE,İSRAİL,RUSYA gibi ülkeleri içine alan muazzam tam gerçek bir eser olur.
Onun için ben yazılarımla sizlere bilgilerimi parça parça veriyorum bu konun içindeki SERVET ülkemizde çok büyük hadiselere konu olduğu ve sahiplerinden alınarak alakasız işlerde kullanıldığı için devamlı sıkıntılı dönemler yaşıyoruz.
Sanıyorum ülkemizde bunun senaryoya dökülüp sinema sanatına dökülmesinin imkanı yoktur, belki yurt dışında beyaz perdeye dizi olarak yansıtılır.
Çünkü diziyi ticari olarak hiçbir başka kanal ve televizyona vermediler, yurt dışına satmadılar sadece you tube’ta 34 bölüm fragmanları ile izleniyor, belki yakında orda dahi kaldırabilirler.
Herkese hayırlı iftar sofraları ve iftarlar temenni ediyorum.
SAYGILARIMLA,
ALP TUFAN.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.