Sadullah Özcan
Bir Hutbenin hatırlattıkları
Korona salgını çıktığından bu yana korunma yolları hakkında uzmanlar binlerce önerilerde bulundu. İlk ortaya çıktığında 14 kural belirlendi. Koronanın nasıl bulaştığı konusunda uzmanların binlerce teori ortaya attığı gibi binlerce de korunma yolları ifade edildi. Milletin kafası karıştı.
Başlangıçta bilim adamları ve uzmanların açıklamaları halk tarafından kutsallık derecesinde algılandı. Bilim kurullarının tedbirleri kanunların üzerinde sayıldı.
Fakat zamanla salgın yayıldıkça, önlerinde Prof. Dr. veya uzman yazanların anlattıkları ile gerçek yaşamda karşılaşılan salgının ve korunma yollarının hiçte bir birini tutmadığı görüldü. İşte o zaman kutsanacak derecede hayranlıkla izlenen uzmanlara bakışlarda değişti. Her söylediklerinin doğru olmadığı, araştırmaya dayanmadığı, dünyada hangi maksatla yayınlandığı belli olmayan literatür kaynaklarından alıntıları kendi bulgularıymış gibi anlattıkları anlaşıldı.
Halen daha bir fiil tedaviyi yürüten doktor ve hocaların dışında bu virüsün neden olduğu hastalıkları tam idrak etmiş ilim adamı bulmak zor. Aynı zamanda ciddi hiçbir çalışma yapanın bulunduğunu da sanmıyorum.
Salgının tedavisini ise ancak bir kısım idealist doktor ve hocanın yaptığı görülüyor. Onun dışındaki doktor ve sağlıkçının bu salgının kendilerine bulaşma riskinden dolayı işlerini korkak tavşan edasıyla yaptığını, hatta bazı doktorların hastalardan bulaşma riskine karşı işlerini savsaklayarak yayılmasına sebep olduklarını söylemek mümkün.
Bugün gelinen noktada salgından korunmanın en önemli yolunun temizlik olduğu üzerinde mutabakata varılan tek konu. Onun için devamlı ortamla temasta olunan yerlerin su ve sabunla temizlenmesi yeterli oluyor. Bu virüsün bulaşması için insanın ağız, burun veya göz bölgesinde dört saatdurması ve çoğalması gerekiyor. 3-4 günde de boğaz bölgesinde üremesi gerekiyor. Sonrasında vücudun akçiğer, kalp ve diğer organlarına yerleşmesi mümkün oluyor. Bu aşamalarda virüsün kontrol altına alınması halinde insana zararı en az oluyor.
İşte bu nedenle bu aşamalarda su ve sabuna dokunduğunuzda virüsü yok etmek mümkün.
Gelelim yazının başlığına. Geçen hafta Cuma’yı Balıkesir OSB camiinde kıldık. OSB’deki çalışma dolayısıyla.
Hocanın okuduğu hutbe dikkatimi çekti. Hutbe “ABDEST: BEDENİMİZE SAĞLIK, RUHUMUZA HUZUR” başlığını taşıyordu.
“Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı mesh edin, topuklara kadar ayaklarınızı da yıkayın.” Ayeti okununca dadedim ki Diyanet bu sefer iyi bir konuyu yakalamış. Şimdi abdest ve namazın korona virüs özelinde insan sağlığına ne kadar faydalı olduğuna yönelik araştırmalar eşliğinde ilmi açıklamalar dinleyeceğiz. Ama hayal kırıklığına uğradım. Tek beylik cümle “Güzel dinimiz, tertemiz bir bedene, huzura ermiş bir kalbe, günahlardan arınmış bir ruha sahip olmak isteyenleri abdeste davet eder.”cümlesi oldu.
Hiçbir ilmi araştırmaya dayanmayan süslenmiş sözlerden ileri hiçbir şey yoktu hutbede. Oysa Rabbim Abdesti de namazı da bu dünya içininsana farz kılıyor. Allah’ın kulunun temizlenmesine de yatıp kalkmasına da ihtiyacı yoktur. Her şey kulunun faydasına. Kul faydasına olan şekilde davrandıkça Allah katında mükâfatlandırılacak. Sağlığını, sıhhatini hem fiziken hem ruhen koruyabildiği ölçüde.
Dünyanın yaşadığı bu ortamda Diyanet’ten beklerdik ki insanımıza abdestin, namazın insana ve topluma bu dünyada faydaları nelerdir?. Nasıl abdest alınırsa, nasıl namazlar kılınırsa vücut sağlığına ne tür faydaları vardır? gibi akademik çevrelerle bilimsel çalışmalar eşliğinde insanlarımızı bilgilendirerek salgına karşı mücadeleye katkı sağlasın.
Diyanetimiz ve din adamlarımız sanki ibadetlerin bu dünya ile alakası yokmuş gibi bilimden uzak, bilim adamlarımız ise dinin kurallarını bu dünya ile ilgili değilmiş, tabu gibi araştırmalardan uzak tutuyorlar.
Oysa çok basit bir bilimsel çalışma ile abdestin ve gusül ile namazın bütün dünyanın dehşetini yaşadığı corona virüsünden korunmak için ne kadar etkili olduğunu ortaya konulabilir. İnsanın fiziksel ve ruhu sağlığına katkıları sırlanabilir. Ama maalesef herkesim kendi kalelerine hapsolmuş durumda.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…