Emre Aygen
BİR TÜRLÜ BİTMEYEN SENFONİ: “T Ü R K İ Y E”
29 Ekim 1923. Türkiye Cumhuriyetini kurduk ve tüm dünyaya yepyeni bir ülke kurduğumuzu ilan ettik. Bu gün 13 Kasım 2020. Kurduğumuz ilkeleri nasıl değiştiririz diye bu günlere geldik.
Aferin sizlere. Başta Ana Muhalefet Partisi Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere HDP, Saadet Partisi ve İYİ Parti Anayasayı nasıl değiştireceklerini belirlemişler hem de 2018’de başlayarak Anayasa Maddelerinin hangilerini değiştireceklerini de belirlemişler, ilk siyasi seçimler yapıldıktan sonra neler yapacaklarını belirlemişler.
“Biz Atatürk’ün kurduğu Partinin başkanıyız” diyen Kemal Kılıçdaroğlu “Ne Mutlu Türküm Diyene” ilkesini gerçekten anladınız mı? Mustafa Kemal Atatürk, CHP Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı, bu ilkeden söz ederken bir gün gelecek o göreve gelecek Genel Başkanın “ Dersim de görüşülmesi gerekir ” diye düşündüğünü sanıyor muydunuz?
Esasında bu birliktelikte MHP’nin de yer alması gerekmez miydi sizce? Bahçeli yıllar evvel hatırladığımı kadarıyla Afyon’da miting yaparken, “Onlar Kürt ise, biz de Türk’üz” demişti. Bahçeli, bir türlü anlamak istenmediği Atatürk’ün söz konusu ilkesini siz de benimsemiyor dunuz? Öyle ise sizin de CHP, HDP, SP ve İyi Parti ile birleşmeniz gerekmez mi? Arada ne fark var!
Bu partiler, Atatürk’ün Türk Gençlerine yaptığı bildirgesi, daha doğrusu uyarı ve sorumluluğunun ne olduğu göstermesi de hiçbir zaman sözünü bile söylemekten utanmadan es geçenler başarıya koştuklarını zannediyorlar.
Bu sene 10 Kasım Atatürk’ü kaybettiğimiz gün. Her sene başında o yeni yılın 12 ayı kapsayan takvimler alırım. En önemlisi İnönü Vakfının her sene hazırladığı takvimi TV odama koyarım. Kasım ayı geldi. Bir de baktım ki, 10 Kasım gününü anlatan tek bir kelime yok. Fotoğrafta iki Cumhurbaşkanı var. İsmet İnönü ve Celal Bayar. Arkalarında ise Başbakan Adnan Menderes. Atatürk, 10 Kasım’da tadilat nedeniyle kaldırılmış sanki.
Arkadaş Kitapevinden 2020 takvimi alıyorum. Kasım ayında ünlü John William Waterhouse’ın güzel bir tablosu var. Atatürk yok.
Hanımlar. Beyefendiler. Açık açık söyleyin. Atatürk’ü sevmiyoruz deyin, hiç olmazsa haysiyetli olun.
Fransa ve İspanya Anayasalarına örnekler göstererek bizim Anayasamızı değiştirmeye çalışmayın Sayın Kabaoğlu. Sizin rahmetli Turgut Özal ile de aynı fikirlere sahip olduğunuzu o zaman ne diye o kadar açık açık söylemiyordunuz? Belki ben işitmedim, af olun. Turgut Bey RTÜK’ü kurarken resmi dilin dışında tüm bölge dillerinin de haber de dahil verilmesini yasaya koymuştu. O samanlar PKK’nın ERNK (Askeri Kanadı) daha kurulmamıştı.
Fransa’da Korsikalılar bir türlü özgürlüklerine kavuşamazlar biliyor musunuz Hocam. Napolyon’un memleketi o ada. İspanya’da Barcelona bir türlü özgürlüğüne neden kavuşamaz?
Atatürk, bu topraklarda; iyi araştırırsanız; onlarca farkla toplumların bir arada yaşamakta olduğunu çok iyi bilir. ABD’de yaşayan Amerikan vatandaşların hepsi farklı kültürlerden gelme insanlarıdır. Ama “Ben Amerikalıyım” derler. Tıpkı Osmanlı İmparatorluğu’nun kulları gibi. Kulluktan vatandaşlığa geçenler yüzyıllar boyunca kul olmayı kabul eden, kişilikli toplum kazanma gibi bir değeri bir türlü neden ret ederler, bunu da ben mantığıma yerleştiremiyorum.
Türkiye’nin ilkelerini kendi kapalı kapılar altında nifak odağı olmayı düşünürken ve bunu gerçekleştirmeye ramak kaldığınız bu günlerde mert iseniz açık açık halka söyleyin biz Kürt’e bunları yapacağız deyin, referanduma gidin. Bir daha siyasetin içinde olup olmayacağınızı o zaman göreceğiz.
Atatürk ilkelerini siz çökertemezsiniz? Açık olun! Ne istediğinizi açık açık söyleyin. Hodri meyden!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.