Doç. Dr. Halil Murat Ünver

Doç. Dr. Halil Murat Ünver

Bizim Mahalle, Yan Mahalle ve ATATÜRK!

Tam 84 sene önce bu saatler, bir takım hainler, rahmetlinin son nefesini vermesini ve özgürlüğe kavuşmayı sabırsızlıkla bekliyor...

Rahmetli komada.

Yaşayan bir kahraman, abartı değil, yalan değil herkesin gözü önünde her şeyi yapmış bir efsane.

Ataları Oğuz Kağan gibi, Bilge Kağan gibi, Metehan gibi, Alper Tunga gibi, Alparslan gibi, Fatih Sultan Mehmet gibi, sayamadığım nice diğerleri gibi, masallarda değil gerçek hayatta yaptıkları ile tarihe geçmiş, ataları gibi düşmanları tarafından dahi saygı ile anılan bir insan.

Bir Türk çocuğu, bizden biri.

Bizi hanedanın kulu olmaktan kurtarıp, vicdanı hür, fikri hür bireyler olmamızı sağlayan, dünyada bu alanda dengi görülmemiş bir insan.

Dedim ya, Türk çocuğu!

Zaten Anadolu irfanından da böyle bir çocuk yetişmesi beklenirdi, öyle oldu.

Ancak bugün böyle düşünsem de geçmişte duyduklarımı, düşüncelerimi, duygularımı sorguladığımda utanıyorum.

Bu güzel adama haksızlık ettiğimi, başkalarının iftiralarını acaba diye sorguladığımı düşünüyor, utanıyorum.

Neler duymadım ki hakkında; beton Mustafalar, ırzcılık, cinsel sapkınlık, hırsızlık, siyonistlik, İngiliz ajanlığı vs vs.

Bunu, dindar geçinen abdestli, namazlı kimselerin söylemesi ise inandırıcılığı artırıyordu.

Ruh hastası ve İngilizlerle derin ilişkilere sahip, bazıların üstad diye kutsadığı kadir mısıroğlu ve onun ağzından yazılan rıza nur'un hayat ve hatıratım isimli kitap, büyük bir referans oluyordu.

Yalanlarla ve iftiralarla dolu bir hayat, bir kitap (isimler kasıtlı olarak küçük harflerle yazılmıştır).

Müslüman kılıfı içinde İngilizlere hizmet eden tipler.

Yazıklar olsun!

Bunların "Müslüman" olduğunu düşünenler yanılırlar, "Pagan" olmaları muhtemeldir.

İslam’da, her ne şekilde olursa olsun, iftira atmak, yalan söylemek, ölenin arkasından konuşmak; başta kul hakkına girdiği için, telafisi mümkün olmayan bir günahtır.

Allah, "huzuruma kul hakkı ile gelme" diye emrederken, bunlar gerçekten inanıyor olsalar, böyle yapabilirler mi?!

"Ben, böyle iftiralarla İslam’a hizmet ediyorum" diyebilir mi?!

Sen kimsin, İslam’a hizmet etmek kim?!

İslam'a hizmet etmek, sana mı kaldı?!

Pis bir iftiracı mı İslam’ı yüceltecek, kurtaracak, koruyacak!?

Ayet yok mu:

"Kur’an-ı biz indirdik, onu koruyacak da biziz".

Laf kalabalığı arasında, tabi gençlik, ihtisas alanının farklı olmasından kaynaklanan cehalet de var, bunlar doğru söylüyor sandık.

Öyle ya, mümin yalan söyler mi?!

Söylemez elbet, ama bunlar mümin değil münafık, belki de kafir!?

Hayatımızı biraz düzene koyup da bu konularla ilgilenmeye başladığımda gördüm ki, bu iftiraları atanlar kadar onları yayanlar da on para etmez adamlar!

Birisi basit, küçük menfaatleri için topluma çok önemli kazanımlar sağlayan bir fikri, yaklaşımı, felsefeyi hedef alıp yok etmeye çalışırken, toplumu tekrar kul, tekrar köle haline getirmeye çalışırken, diğerleri ise aklını kullanamadığı için, aklı olmadığı için veya kolayına geldiği için bunun papağanlığını yapıyor.

İyi yaptığını zannediyor, Allah’a hizmet ettiğini zannediyor ama kula kulluk etmenin yolunu döşüyor farkında dahi değil.

Bir zamanlar, bir iftar yemeğinde bir vatandaş ile konuşuyoruz.

Hala, iktidar ve muhalefetin aynı patronun personeli olduğunu idrak edemediği için her iki tarafı birbirine karşı zannediyor.

Lafın bir yerinde; "Bunlar babama bidon kafalı dedi!", dedi; bir yerinde ise "Bugüne kadar gördüğüm en dürüst iktidar" dedi”, başka bir yerinde ise ta o zamanlarda baş vermiş yolsuzluk kokularına "CeHaPe ağzıyla konuşuyorsunuz" dedi.

Bugün gelinen noktada açıkça görülmüştür ki, babasını bilmek mümkün değil ama o vatandaşın bidon kafalı olduğu açıktır.

Gündemi değerlendiremeyen, idrak edemeyen, sorgulamayan ve her ne olursa olsun sadece kendi mensup olduğu grubun menfaatleri doğrultusunda hareket eden her kimse, titri ne olursa olsun, toplum nezdinde makbul adam değildir!?

Başka bir deyişle, menfaatlerine ters düştüğü için hakkaniyetin değil, menfaatini tercih eden kimsedir, ahlaksızdır!

Amin Maalouf; "BİR DİNLERİ OLDUĞU İÇİN AHLAKA İHTİYACI KALMAMIŞ GİBİ DAVRANIYORLAR" diyor.

Kimsenin dini ve inancı beni ilgilendirmiyor ama topluma, dolaylı olarak bana ve çocuklarımın geleceğine verdiği zarar beni ilgilendiriyor.

Kendi menfaatleri için benim hakkıma giren kimseye saygı duymam ve ses çıkarmamam beklenemez.

Bu doğrultuda devam ettiklerinde ise cevabını alacaklardır.

Bu saatten sonra ne kimseye kul oluruz ne de demokrasinin sağladığı imkanlardan vaz geçeriz.

Yan mahallenin çocukları gelince sandık ki, o ağlaya ağlaya isyan ettikleri, şikayet ettikleri hususlar düzelecek.

Güzel, düzgün bir ülke haline geleceğiz.

Ama nerde!?

Atatürkçü kisvesi ile halka zulmedenler gitti; hakaretler, ötekileştirme, nepotizm, adil olmayan dağılım vb gibi sorunlar bitmiyor?!

Hiçbir şey değişmiyor.

Okuyan dostlar şunu net olarak anlamalı, Türkiye'de iki taraf var; Türk Milleti ve patronun adamları.

O zaman günlük yaşamda mantıksız görünen her olay bir yere oturur.

İktidar, iktidarı oynuyor; muhalefet, muhalefeti oynuyor..

O, dernek adı ilgili hikayeyi oynuyor; bu, tarikat ise, kime destekle görevlendirilmiş ise ona desteğe gidiyor.

Bunu okuyan dostlar, lütfen akl-ı selim ile düşünün.

Kendinizi bir şeyci olmaktan öte, hür bir birey olarak görün ve hakkaniyetle karar verin, tavır alın.

Çocuklarınızın, torunlarınızın geleceği için haklı, doğru tarafta durmak, çalışmak zorundasınız.

Bizler, bu uğurda canımız dahil her şeyimizi koyarak yola çıktık, farkında değil misiniz?!

Bu meselenin artık romantik hayaller konuşmaların ötesinde ölüm kalım süreci olduğunun farkında değil misiniz?!

Aşağıda Atatürk ile ilgili bir belgesel var.

Rahmetlinin insani yönü.

Ne kadar bizden, ne kadar doğal.

Onun hareketlerine bakınca babamı görüyorum, ahlaklı, düzgün, hakkaniyetli, ince fikirli, kendinden önce vatanı milleti düşünen, çırpınan bir devlet adamı.

Gönlünde kendisinden af diliyorum, daha önce onu tanıyamadığım ve müfterilerin sözlerine itibar ettiğim için.

Ne bileyim, Müslüman dedik, yalan söylemez dedik, iftira etmez dedik, kul hakkına girmez dedik.

Bunların hepsini yaptıklarına göre demek ki onlar Müslüman değilmiş, onu akıl edemedik.

Mareşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, bize ve insanlığa çok önemli bir model bıraktı.

Türk çocuklarına emsalsiz bir miras bıraktı.

Kimse kusura bakmasın, özellikle de müesses nizam.

Bu ülkeyi onların hesaplarına malzeme, çocuklarımızı da modern köleler edecek değiliz.

1946'dan bu yana gizli bir sömürü operasyonu ile şeklen bağımsız gibi görünen ama gerçekte adamlarınız tarafından idare edilen düzeni gördük.

Aydınlandık, aydınlanacağız, aydınlatacağız.

Yeni kurulan dünya düzeni sizin tasarımınız olmaktan çıkacak, hayrın egemen olduğu bir sistem kurulacak.

Gazi Mustafa Kemal’in attığı tohum, çok doğru ve önemli idi.

Biliyorsunuz.

Ne yapsanız, engelleyemezsiniz!

Yeniçağ, sizin şer üzerine tesis ettiğiniz düzenin değişimi üzerine kurulacak!

Ne Mutlu Türk'üm Diyene!

Allah rahmet eylesin..

Gazi Paşa'nın mekanı, Cennet'tir ve şüphemiz yoktur!

Doç. Dr. Halil Murat Ünver

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.