Gazim ne diyor?

Gazim ne diyor?

Bugün yıl dönümüm!

Bugün yıl dönümüm, neden mi bahsedeceğim?

‘Gazi sayılmayışımın 24’üncü yılına girdim.’

Yıl 1995 aylardan temmuz. Dağ ve komando tugayına, terör örgütü mensuplarından büyük bir grubun yer değiştireceği ihbarı geldi.  Tugay komutanımız en hızlı şekilde operasyon gerçekleştirme emrini verdi.

Operasyona katılan askerler olarak, skorsky helikopterler ile Kuzey Irak sınırında gurubun geçeceği yol üzerine indirildik.  Duyum ve görüntü alınan bölgeye doğru ilerlemeye başladık. 1 ve 2.Temmuz tarihleri sakindi, 3 Temmuz günü terör örgütü telsiz frekansından ne kadar moral bozucu küfür varsa hepsini ediyordu.

Kahraman Türk komandosu olarak peşlerine düştük. 5 Temmuz 1995 gecesi bir timimize karşı sızma operasyonu yaptılar, taciz ateşinde bulundular, ancak başarılı olamadılar. “Ölüm artık bize nişanlanmıştı sanki çünkü üzerlerine doğru giderken zerre kadar korku ve endişemiz yoktu”. Operasyona çıkışımızın yedinci günüydü.  Uykusuzuz ve yorgunduk. Hakim tepeye çıktığımızda ertesi günün sabahında teröristlerin barındığı kampa inecektik.  Tabur komutanımızdan, “gece boyunca karşımızdaki tepeyi boş bırakmayın” emri geldi.

07 Temmuz 1995 akşamı hemen karşımızdaki tepeye ve sabah kamplarına tüm birliklerle beraber ineceğimiz tepeye mevzi aldık.  Bu gece çok dikkatli olmamız ve ölüm uykusu da olsa hiç uyumamamız lazımdı. Gelen her sesi değerlendirip bir karar verip tüm timi korumak herkesin göreviydi. Herkes yerlerini aldıktan sonra etrafı dinlemeye başladık. Gökyüzü simsiyahtı,  sanki üzerimize bir örtü gibi örtünmüştü.  Ay da kendini kapatmıştı.  . Ilık esen rüzgârdan başka, b örtü böcek âlemin de dahil ses dahi yoktu. Bu gece başka olacaktı, sanki içime doğdu geleceklerini tahmin ediyordum.

 

Aradan çok geçmedi. Saat 2 sularına doğru bir çıtırtı ve bir ses duyuldu. Kalabalık terörist bir grubun birleşerek sızmaya çalışacaklarını anladım.  Mevziimizin önüne doğru geliyorlardı, mevzidekilerin dikkatlerini seslere vermelerini sağladım. Mevzide 5 kişiydik. Birimiz el bombası atıyor, birimiz önümüzü G3 s ile tarıyordu. En uç hedefte olduğumuzdan roketatar füzeleri,  keleş mermileri,  alttan sızma yapanlar da mevziimize el bombası atıyordu Bizi, imha etmeye çalışıyorlardı!

Ateşin en yoğun olduğu anda mevziimize bir roketatar füzesi isabet etti. Mevzide bulunan 5 arkadaşımdan ikisi şehit düştü ben de sol kolumdan, sağ bacağımdan, kafamdan ve gözümden yaralandım. Tüm arkadaşlarımızla o sabah saat 4 sularına kadar kahramanca bir kez daha Türk askerinin görevini, Türk milletinin namusunu, şerefini, vatan toprağını ve ay yıldızlı bayrağı için canını feda ederek savunma yaptığını herkese göstermiş olduk.

Muazzam bir dayanışma ateş üstünlüğü koordinesi ile gece iki de başlayan, kalabalık terörist grubun sızma harekâtı saat dörde kadar sürdü, ancak başarılı olamadılar. Püskürtmeyi başarmıştık. .Saat dört sularına kadar Türk askerinin, kahraman Mehmetçiğin, dağ ve komando askerinin kim olduğunu tarihin sayfalarına kazıdık.

Tim komutanımız dâhil 11 yaralımız vardı. 08 Temmuz günü önce birliğimiz bizlere yardıma geldi, ardından helikopter geldi. Önce şehitlerimizi, ardından yaralıları helikoptere taşıdılar. Önce 11 yaralı arkadaşımızı ve şehitlerimizi Hakkâri askeri devlet hastanesine bıraktılar. Hafif yaralı onlarımızı ambulansa bindirdiler. Benim durumum acil olduğundan helikopter hiç durmadan, beni Van asker hastanesine götürdü.

Van asker hastanesinde tüm tahlil ve müdahalelerim yapıldı ve geceyi hastanede geçirdim. Ertesi gün yani 9 Temmuz 1995 günü askeri casa uçağı ile Ankara’ya Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ne götürüldüm. 10 gün tedavilerim yapıldı. 10 günün ardından birliğime doktorların düzenlemiş olduğu taburcudur raporuyla askerliğimin geri kalanını tamamlamak için birliğime gönderildim.

 

Askerlik vazifemi yerine getirdikten sonra gaziyim diye memleketime döndüm, fakat devletimiz gazi olarak kabul etmeyince hiç kimsede beni gazi olarak görmedi. Hala da bu mücadelenin içindeyim. İnsanlar bana sanki suçluymuşum gibi bakıyorlar. Bu sebeple benim nezdimde ülkemizdeki en büyük sorun gazilik tanımlamasının anayasamızda olmamasıdır. 

Gazilik nedir? Makamı mevkiisi mertebesi nedir?   Hiçbir düzenleme yok.

Şehitlerimiz içinde durum aynı. Sadece iman ettiğimiz kuranı kerimdeki ayeti kerime ile şehitlik derecesini ve mertebesini biliyoruz. Yasa olarak düzenleme var mı?

Yetkililerimizden şehitlik ve gazilik tanımlamasının bir kez daha yapılmasını istiyoruz.

Trafik kazası yapan ya da iş kazası geçiren ile ülkesi, milleti ve bayrağı için terörle savaşan bir midir?

 Artık Türkiye ayağa kalkan bir ülke. Uçağın ön tekerleğinin ayağa kalktığını düşünüyoruz AK Parti hükümetinin çözemediği tek sorun ise malul sayılmayan gazilerimizin sorunu.

 AK Parti’nin bu sorunu da çözeceğine inanıyoruz Meclisimizden bir düzenleme çıkartarak şehitlik ve gazilik tanımını yaparsa mağduriyetimiz ortadan kalmış olacak.

Bizler askerliğimizi bitirdikten yıllar sonra gazi olmak için kati rapor almak üzere hastaneye müracaat ettiğimizde her birimize sağlam raporu verildi.” Askerlikte ateşli silah ile yaralandığına saptanamamıştır” raporuyla karşılaştık. Bakanlarımızın ve milletvekillerimizin “ size o belgeyi ben vermedim” diye azarladıkları da oldu

Bana  % 8 ömür boyu rapor düzenlendi. Doktorların düzenlediği raporlar yüzünden gazi sayılmadık. Bugünkü bakanlar ve bürokrasi eksik yanlış ve hatalı raporları kabul ederek bizleri yok sayıyor. Malul sayılmayan gazilerimizin en büyük engeli bürokrasiyi aşamamasıdır.  Biz kimiz ve neden?

 675 sayılı KHK ile 15 Temmuz gazileri için yasal düzenlemeler kişilere göre düzenlenince acılarımız bir kez daha katlandı. Bu nedenledir ki “ Ayrımcılık yeni sistemde de devam edecek mi? “ sorusunu sormadan edemiyorum.

 

Pazartesi günü Cumhurbaşkanımızın yemin törenine gazilerimizin de davet edildiği bilgisi geldi fakat bu davette yine organizasyon tarafından ayrımcılık yapıldığı ortaya çıktı.

Külliyedeki organizasyonunun 5434 sayılı kanunun, 45. Maddesine göre gazi olanlara yer ayrılmadığını STK başkanlarından öğrendim. Milletin sarayında bu ayrımcılık neden?

 Sayın Cumhurbaşkanım, yeni devlet yönetim sisteminde artık bu ayrımcılığa bir son bulmasını, bizleri böyle bürokrasiyle mücadele etme durumunda bırakmamanızı ve 23 bine yakın malul sayılmayan gaziler olarak dile getiriyoruz

Yazmaya devam edeceğim

Mustafa Kurubacak

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.