Dr. Sevinç Koçak
ÇALIŞANLARA “JONGLÖR”BECERİSİ SAĞLAYAN EĞİTİMLER…
Gerek orta öğretim gerekse yüksek öğretim ile ilgili sıcak bir gündem içerisindeyken, örgün eğitimin yanı sıra herkesi ilgilendiren bir başka eğitim olanağını irdelemektefayda var.
Kişilerin kendilerine, bilgilerine, davranışlarına, imajlarına yönelik araştırma ve değerlendirmelerde bulunup, eksik yönlerini tamamlamasına kişisel gelişim deniyor. Kişisel gelişim alanında birçok eğitim merkezi, pek çok eğitim içerikleriyle danışanlarına hizmet veriyor.
Kişisel gelişim neden önemli?
Çünkü insanlar bulundukları kariyer, eğitim durumu ya da sosyo-ekonomik statüsü ne olursa olsun, çevrelerinde etkili insan olmak ve beğenilmek, takdir edilmek, fark edilmek istiyorlar. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki en üst ihtiyacı olan “kendini gerçekleştirme” ihtiyacında, kişinin “potansiyelini fark etmesi” güdüsü yatmaktadır. İşte bu potansiyelini fark etme de kişisel gelişimini doğru tasarlamak ve yönlendirmekle mümkün olabiliyor. Üstelik çağımız yani çoklu disiplinlere yönelik becerileri bir arada bulunduran kişilere daha çok iş imkânı sağlayan bir düzene doğru evrilmekte… Ancak alınan tüm eğitimlerin yerini ve değerini bulması için yine kişinin bu eğitimleri kendisiyle nasıl bütünleştirdiği ve gayreti esas noktada bulunmakta.
Kişisel gelişimin bir insana üst düzeyde faydalı olabilmesinin en önemli adımı “açık iletişime sahip olmak” eğiliminden geçiyor. Eğer kişi, kendisi ve çevresiyle açık, sağlam, objektif ve samimimi iletişimler geliştirebilirse, kişisel gelişimine yönelik çabaları da aynı oranda açık, samimi, objektif ve sağlam olarak temel kazanıyor.
Kişisel gelişim “keşfetmek” ile başlayıp, “bilinç sahibi olmak” ile noktalanan, duygusal ve davranışsal bir yolculuk… Bu yolculukta zaman, mekân, algı ve değişim olgusu gibi birçok dış faktör sürece katkıda bulunurken, gelişmeye odaklanan kişinin yapması gereken en önemli şey “beyninin ve kalbinin kapılarını dönüşüme açık tutmak”! Başka bir deyişle, değişmeye ve dönüşmeye kapalı olunursa, kişisel gelişime de kapalı olunuyor…Kişi kendisini olduğundan ne kadar farklı ve yanlış anlıyor ya da tanımlıyorsa, o zaman çevresiyle kurduğu iletişim de o derece yanlış, belirli noktalara odaklanmış, tek yönlü ve kısıtlı kalıyor. Kişisel gelişim için harekete geçmenin yaşı yok! Önemli olan ihtiyacınızı fark ettiğiniz an gelişmeye yönelik çabalara yönelmek…
“Açık iletişim” felsefesini benimsedikten sonra da gereken adım, eğitim almak tabii ki… Kişisel gelişim alanında günümüzde farklı eğitimler ve çabalar gün geçtikçe artıyor. Özellikle Covid-19 Pandemi dönemiyle birlikte uzaktan eğitim modeliyle alınan eğitimlerson zamanlarda en ön sırada yer alıyor. Hatta dijital sertifika programlarıyla hem kişisel gelişimini arttırmak hem de kariyerini planlayıp, pekiştirmek günümüzde artık çok kolay. Ancak bazı eğitimler de var ki uygulamalı ve yüz yüze yapılmadan pek bir etkisi olmuyor. O nedenle alınacak eğitimin içeriği ile yöntemini doğru tespit etmek gerekli…
Eğitimsiz bir hayat olmayacağı için, ne tür bir eğitim alınmış olursa olsun, mesleğiniz ne olursa olsun, kişisel gelişimi de eğitimin ve kariyerin bir parçası olarak ele almak ve değerlendirmek günümüz şartlarının vazgeçilmezi olmakta… İşverenler günümüzde bir çalışanından mesleğine uygun temel konularda uzmanlık beklerken, iş alanının bağlantılı konularında da yetenek, bilgi ve beceriler geliştirmesini istiyor, adeta çalışanını jonglör gibi görme isteği içerisinde oluyor. İşte bunları kişisel gelişimi destekleyen eğitimlerle elde etmek de artık biz çalışanların çabasına kalıyor…
Yetenek ve becerilerin en üst seviyede değer bulacağı mutlu çalışanların her geçen gün artması dileklerimle…
Gündemden dikkatimi çekenler
- Coca Cola’nın Covid-19 Pandemisi sonrası ilk reklam global filmi dünyayla entegre bir şekilde yayına girdi. “Aç Kendini Hayata” sloganı ile pandemi günlerinde insanların hayata ve paylaşıma dair duygusal keşiflerini ve yeniden hayata karışmalarını anlatan reklamı, New-Land London prodüksiyon şirketi tarafından yayına sunuldu. Coca Cola pazarlama iletişimi stratejileri bakımından küresel markaların nezdinde bir master marka olma özelliğini, yaptığı çalışmalarla daima pekiştiren bir konumda. “Tadını Çıkar” konseptli reklamına geçiş niteliğinde, tüketicilerini motive etmeye yönelik bu kampanyası da reklamların duygulara hitap etmesi gerektiğinin çarpıcı bir örneği.
- Audi markası son günlerde yayınladığı reklam nedeniyle bir kriz yaşıyor. Yeni model Audi RS 4 önünde muz yiyen bir kız çocuğu ile birlikte “kalbinizin her yönden daha hızlı atmasını sağlar” sloganı birleşince reklama tepkiler yağdı ve Audi Twitter üzerinden kez açıklama ve özür mesajı yayınladı. Tüketicilerin hem kız çocuğunun muz ile birlikte verdiği poz hem de araç önünde bir çocuğun yer alması, hem de sloganın provakasyon çağrışımları yaratacağı nedenleriyle eleştirdikleri reklam artık yayınlanmayacak. Bu tip krizlerin olabileceği reklamın yayınlanma aşamasına kadar focus gruplar ya da çeşitli örneklemler üzerinden test edilerek riskin gülemeyişini anlayabilmek mümkün değil! Bu durumda marka “kriz nedeniyle gündem olmak” seçeneğini mi kullanıyor diye düşünmek de kaçınılmaz oluyor! Ancak marka itibarı ne olacak? Büyük ya da küçük fark etmez, krizlerden etkilenen itibarın uzun vadede markaya ne katkısı olabilir ki? Bu nedenle gerek reklamveren gerekse reklamcıların bin düşünüp bir reklam yapmalarının vakti geldi de geçiyor….
- Covid-19 Pandemisinin inovatif ürünlerin piyasaya çıkmasını hızlandıracağı beklentisine Japonya’dan yeni bir ürün ile katkı sağlandı. Japonlar, plastik ve silikon karışımından imal edilen bir maske ile Japoncadan 8 dile tercüme gerçekleştirip, yüksek sesle “sosyal mesafe” uyarısı yapabilen bir maske geliştirerek satışa sundu. Kasiyerler ile müşterilerin arasında paneller olduğu için seslerin duyulmasında zorluklar olduğu için, bu maske bluetooth vasıtasıyla söylenenleri metin mesajlarına çeviriyor ve iletişimin daha sağlıklı olmasını da sağlıyor. Kısa zamanda farklı dil versiyonları ile başka ülkelerde de kullanılacağı kesin gözüyle bakılan maskenin şu an için tek handikabı Covid-19’a karşı tam bir koruma sağlayamaması nedeniyle standart koruyucu maskenin üzerine takılabilmesi… Yakında bu sorun da giderilir…
- 18 yaşındaki Down sendromlu model Ellie Goldstein Vogue dergisinin kapak yüzü oldu! Bu haber “dünyada güzel şeyler de oluyor” hissi uyandırıyor. Uzun süredir modellik yapan Ellie, sonunda çok mutlu olduğu modellik kariyerinde isteklerini gerçekleştirirken, bizleri de mutlu ediyor. Medyada öğrenme zorlukları yaşayanların, engellilerin ve azınlıkların da görünürlüğünü arttırmayı amaçlayan ajansların da destekleriyle gündem olan Ellie gibi girişimcilerin olması, dünyada pozitif gelişmeleri de bizlere gösteriyor ancak ajans en çok da bu tarz azınlıktaki kişilerin başvurularının azlığından şikâyet ediyor. Demek ki çeşitli açılımlar mevcut ama asıl sorun beyinlerdeki ve algılardaki engelleri kaldırmakta…
- “Haydi” bir güzel gelişme daha! İçişleri Bakanlığının oluşturduğu, çevre, doğa ve hayvanları korumak için geliştirilen “Haydi” (Hayvan Durum İzleme) uygulaması hayata geçti Apple Store ve Play Store üzerinden indirilebilen uygulama ile çevre, hayvan ve doğaya karşı yapılan suçların bildirilmesi amaçlanıyor. T.C. kimlik numaranız ve telefon numaranız ile giriş yapılan uygulamada asılsız bildirimlerin yasal sorumluluğu olabileceği ön bilgisi paylaşılıyor! Bu durumda Hayvan Hakları yasasının da en kısa sürede hayata geçirilerek, dostlarımıza zarar veren suçluların hak ettikleri cezaları alacakları günü de hasretle beklemekteyiz…
- Hindistan, kadınların “kadın” olmaları nedeniyle uğradıkları ayrımcılıkla mücadelede çok farklı örneklerle “farkındalık” çalışmalarına önderlik ediyor. Hindistan menşeli gıda şirketi Zomato, kadın çalışanlarına yılda on gün “regl” izni verdiğini açıkladı. İnsan kaynakları yönetimi açısından pozitif ayrımcılığı destekleyen bir uygulama olmasının yanı sıra, Hindistan’da tabu olan bir konun bir yönetim stratejisi olarak ele alınmasının önemi, son dönemde duyulan en çarpıcı karar niteliği taşıyor. Daima söylediğimi gibi, İnsan Kaynakları Uygulamaları, Halkla İlişkiler çalışmalarına katkı sağlayan en önemli “olumlu izlenim” yaratma uygulamalarından birisidir. Zomata’ya alkışlar gönderiyoruz!
- Hindistan’dan güzel bir haber daha… Toplumsal cinsiyet eşitliği çabalarına bir yenisi de Hindistan’ın önemli finans kenti Mumbai’den geldi… Mumbai’de trafik ışıklarında kırmızı ve yeşil renkte elbiseli kadın figürleri kullanılmaya başlandı! Binlerce kadının ayrımcılık ve şiddete maruz kaldığı dünyamızda Hindistan da kadın cinayetleri, tecavüzleri ve hak kayıpları konusunda oldukça yüksek sayıda vakalara sahne olan bir ülke… Ancak, Hindistan’ın kadınların sorunlarına yönelik farkındalıkların arttırılması ve toplumsal cinsiyet eşitliği rollerinin kabulüne yönelik çabalarını gördükçe, takdir etmemek mümkün değil!...
- Dance With Me USA “uzaktan canlı dans yarışması” olarak yayınlanmaya başladı! Yarışmacıların bulundukları bölgedeki bir stüdyoya giderek, kalabalık gruplar olmadan performans sergilemesi ve bu performanslarının canlı olarak diğer yarışmacılarla ekranı bölerek canlı yayınlanması esasına dayalı olarak gerçekleştiren yarışma büyük ilgi gördü… İşte Covid-19 Pandemisinin yarattığı değişim ve dönüşüm!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.