Doğan Satmış
Çok ünlü bir gazetecinin not defteri: Sittin Sene
Gazete ve televizyonlarda uzun yıllar Yayın Yönetmenliği düzeyinde görev yapan duayen gazeteci Kenan Akın ilginç bir kitaba imza attı.
‘Sittin Sene’ adını verdiği kitap Kenan Abi’nin 60 yıllık meslek yaşamı boyunca başından geçenleri, yazdıklarını, tanıştığı ünlüleri konu alıyor.
Kenan Abi, Atatürk hariç Türkiye’nin tüm Cumhurbaşkanları ile görüşüp, tanıştı, pek çoğunun faaliyetlerine bir gazeteci olarak tanıklık etti, onlar hakkında yazdı; İnönü, Bayar, Evren, Özal ve Erdoğan’a istisnasız tüm cumhurbaşkanları…
Ama Kenan Akın’ın bir başka özelliği daha var ki, bu da kırılması güç bir rekor. Arapça bildiği ve Ortadoğu’yu çok iyi tanıdığı için çalıştığı dönemde, Saddam’dan Kaddafi’ye, Arafat’tan Enver Sedat’a bölgenin tüm liderleri ile tanıştı. Ortadoğu’nun bu otoriter liderlerinin en kudretli dönemlerinde onlarla röportajlar yaptı, kaderin onları ittiği ‘acı ve trajik’ sonlara da tanıklık etti.
Kitaba bakınca, kimlerin gelip geçtiğini, kendilerini ‘ölümsüz’ sanan nice ünlü ve tanınmış ismin unutulduğunu rahatça görebiliyorsunuz.
Kişisel olarak benim Kenan Akın’la ilginç bir tanışma öyküm var. Yıllar önce henüz gazetecilik okulunda öğrenci iken bir gün Tercüman Gazetesi’ni topluca ziyarete gitmiştik. O zamanki patron Kemal Ilıcak bize odasında çay ikram ederken, henüz 30’larında genç bir muhabir olan Kenan Akın da oradaydı ve Kemal Bey onu şöyle tanıtmıştı:
“Kenan Akın Ortadoğu muhabirimizdir, çok iyi Arapça bilir, alanında uzmandır, gelecekte de bu alanda önemli bir isim olacağına hiç kuşkum yok.”
Sonra ben de gazeteciliğe başlayınca Kenan Abi ile tanıştık, mesleki buluşmalarda birlikte olduk.
Kitapta ilginç anılar var.
Örneğin medya kuruluşlarında ‘Genel Yayın Müdürlüğü’ görevine dört defa gidip gelmiş.
Hem Bill Gates ile hem de Rus lider Mihail Gorbaçov’le tanışmış. Küba lideri Castro ile şakalaşmış.
Türk Basınında çalışmadığı yer kalmamış, Hürriyet Gazetesi’nde çalışmasını, Aydın Doğan iş teklif etmesine rağmen Ertuğrul Özkök’ün engellediğini anlatmış.
Hem işadamı Vehbi Koç’la, hem oğlu Rahmi Koç’la, hem de onun oğulları Mustafa, Ömer ve Ali Koç’la gazetecilik gereği bir araya gelmiş.
Tüm meslek örgütlerinin yönetiminde görev almış. Türk Basınında meslek etiğini denetlemek için Oktay Ekşi ile Basın Konseyi’ni kuruluşunda görev almış. Halen de Pınar Türenç’in başkanlık ettiği Konsey’de Yüksek Kurul üyeliğini sürdürüyor.
Kitabı okuyunca hakkıyla yapılan gazeteciliğin ne kadar önemli bir meslek olduğunu, ‘tarafsız’ ve ‘objektif’ yapılması halinde, tüm kesimler nezdinde ne kadar ‘itibarlı’ olduğunu fark ediyorsunuz. Çünkü gazeteci tarafsız ise, karşısına çıkan insanların ideolojisi, partisi, milliyeti, dini, ırkı, cinsiyeti, zenginliği, fakirliği fark etmiyor.
Gazeteciler kalıyor ama anlı şanlı ünlü isimler eskiyip gidiyor.
Kenan Akın gibi 60 yıl gazetecilik yapmak, 12 kitap yazmak, mesleki bir dergiyi 30 yıla yakın çıkarmak ve bu arada saygınlığını korumak, meslek etiğinden çıkmayıp, Sedat Simavi’nin dediği gibi ‘Kalemi satmamak’ ise başlı başına bir onur.