Cüneyt Şaşmaz yazdı: ARTIK KONUŞMA ZAMANI!
ARTIK KONUŞMA ZAMANI!
"Eğer, görevden alınmasaydık; sabah, BOTAŞ Yönetim Kurulu'nu göz altına alıyorduk!?
(Mavi Akım Yolsuzluğu)
Em. Kur. Alb. Aziz ERGEN
Tablo çok net!
Gördüklerinin yarısına, duyduklarının hiçbirine!
Sistem kirlenmiş olsa da, o kire bulaşmamış birçok liyakat sahibi isim var.
Aramak, bulmak, o isimleri vitrin'e çıkartmak; siyaset'in, makam sahibi seçilmiş'lerin görev'i.
Kire bulaşmamış birçok liyakat sahibi o isimlerden biri olan Kurmay Albay Aziz Ergen, TSK'nin, ABD'li "Çuvalcı Komutan"ın başına "Çuval" geçiren kahramanı.
Em. Kur. Alb. Aziz ERGEN, görevli olduğu dönemde Jandarma Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı idi.
Sonuçta, "hırsızlar"ın kazandığı "Mavi Akım Yolsuzluğu"nu anlattı...
"Öncelikle...
Cumhurbaşkanı Necdet SEZER, Anayasa kitapçığını neden fırlattı ve 2001 dolar krizi?!
Delilleri ilk kez elime ulaşıp, ANKARA DGM Savcısı Talat Şalk ile uzun bir teknik takip sürecinden sonra operasyonu başlatıp, rüşvet ağının içerisine dahil olan bütün siyasi, bürokrat, iş adamlarını göz altına aldırıp sorguladığımızda, operasyonumuzun ucu yukarılara dayandı?!
Dönemin Başbakanı Ecevit’e 'Genelkurmay Başkanı'na git, operasyonu durdur; yoksa, koalisyonu bozarız!' tehditleri yaptırıldı.
Yer: Ankara
Görev: Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı
Operasyon: Beyaz Enerji Operasyonu
Şüpheliler: Siyasiler, Bürokratlar, İşadamları ve Medya Patronları
(Maalesef, bazı General ve Subaylar, teknik takipteki şüpheli şahıslar ile irtibat halindeydi)
Suç: Devletin enerji üreten stratejik tesislerinin özelleştirilmesinde dönen milyar dolar rüşvet ve vurgunlar
Operasyonu icra eden: Başkanlığını yaptığım Daire ve Ankara DGM Savcılığı
Deliller ilk kez şahsıma ulaştığında, ANKARA DGM Savcısı Talat Şalk ile uzun bir teknik takip sürecinden sonra operasyon başlatıp, rüşvet ağının içerisinde yeralan tüm siyasi, bürokrat, iş adamlarını göz altına alıp sorguladık.
Gördük ki, operasyonun ucu yukarılara dayandı.
Dönemin Başbakanı rahmetli Ecevit’e 'Genelkurmay Başkanına git, operasyonu durdur; yoksa, koalisyonu bozarız' tehditleri yaptırıldı.
Çünkü, gözaltına alınanlardan bazıları, hükümet yetkililerin çok yakın akrabaları çıkmıştı!?
TEAŞ ve TEDAŞ Yönetim Kurulları tutuklandı.
Savcı bey ile benim üzerimizde, asker olmama rağmen, (geçtiğimiz ay koronavirüsden ölen Orgeneralin baskısı) fazla baskı ve tehdit mesajları oluşunca, Başbakan Ecevit’e, Komutanlık'ın bilgisi dahilinde, bizlere yapılan baskı ve tehdit mesajları ile yolsuzluğa karışan (Bilirkişilerin hazırladığı) Bakanların isimlerinin olduğu dosyayı götürerek, operasyonu anlattım.
Son anda farklı bir odadan çıkıp yanımıza gelen Yardımcısı'na rağmen mecburen konuyu bütün açıklığı ile anlattım.
Daha sonra, Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli’nin odasına giderek, durumu aynı şekilde aktardım.
Rahmetli Ecevit, bizlere yapılan baskıları engelleyemedi?!
Çünkü, en yakınındaki şahıslar operasyonun hedefindeydiler!?
Bizlere, operasyonu durdurmamız için milyon dolarlar teklif edildi.
Hepsini elimizin tersiyle ittik!
Bilirkişi heyetinden bir avukat arkadaşımız, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in danışmanı Kemal Nehrozoğlu’na, Başbakan’a götürdüğüm dosyanın bir kopyasını ulaştırmış?!
Cumhurbaşkanımız da, MGK toplantısında, 'Operasyonu yapan Jandarma ve Savcıya niçin sahip çıkmıyorsunuz' diyerek, Anayasa kitabını Ecevit’in önüne itiyor.
Yanında oturan Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan, Ecevit’e destek yerine susunca, Başbakan Ecevit de dışarı çıkıp, 'Cumhurbaşkanı bana Anayasa kitabını fırlattı' diye açıklama yaptığında, Dolar 6.80 kuruş'tan 1.300'lere fırlamıştı!?
Tabii ki, bir-iki gün öncesinden birileri 250 milyon doları sabit kurdan alıp, bir günde 250 milyon doları ikiye katlıyordu!?
Hemen ABD’den Kemal Derviş getirildi.
TBMM’nin üzerinde bir güç oldu.
Hazine dahil her şey onun kontrolüne verildi.
Kemal Derviş, DSP’yi bitirdi.
CHP’ye operasyonu yapıp gitti.
İşte, 2001 krizi'nin kısa bir özeti...
Bizlere ne mi oldu?!
O şüpheli şahıslarla ilişki içerisinde olan en üst düzey general ve rütbe terfi derdine düşen o subaylar, menfaatleri için bizleri sattılar.
İleride bunları da anlatacağım...
Harekat Başkanı'm Tümgeneral Osman Özbek, terfi ederek geldiği Kayseri Jandarma Bölge Komutanlığı'na geri gönderildi, ancak istifa ederek gitmedi.
Beni de, önce, gece saat 22.30'da, gece yarısı Bakü’ye, sonra değiştirilerek, Jandarma Okullar Kurmay Başkanlığı'na gönderdiler.
Böylece, sonuçta hırsızlar kazandı...
Not:
Eğer, görevden alınmasaydık, sabah, BOTAŞ Yönetim Kurulu'nu göz altına alıyorduk...
(Mavi Akım Yolsuzluğu)"
Demem o ki:
Bu adalet anlayışı tüm denge'leri ters yüz etti.
Ayak'lar baş, baş'lar ayak...
Nüans?!
Türkiye hasta ve rahatsızlık derin'leşerek devam ediyor.
"İnme" iner mi sorusu yersiz, "inmiş".
Demem şu ki:
Sistem "Felç" ve/veya çıkan çivi'lerden mülhem sistem "kaos değirmeni"ne su taşımaya devam ediyor.
"Herkes", tırnak içinde "toksik 1 oy" üzerinden piyasada değer gören "Herkes", sırtını bir yerlere dayamış, iş'ini yapmak varken, savsaklıyor ise...
Balık baş'tan kokar!
Ezcümle:
İş'ine saygısı olmayan'ın, ne ekmek'ine, ne de vatan'ına saygısı olur.
Her şey siyasallaşmış ise bu kadar kolpacı'yı, bu kadar besleme'yi "sistem" taşımaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.