Dr. Onur AKBAŞ
DARÜL FÜNÛN BAŞ MÜDERRİSİ KUTBETTİN–İ FÂKİH HAZRETLERİNE İSTİDÂDIR
KÂNÛNÎ MUHTIRADIR: Hakikatte Kutbettin-i Fâkih nâm bir zat yaşamamış olup yaşasa dahi fani âlemde yazara malum olmamış olup yazar şu sıralar meşhur Frenk muharrir hastalığı olan “Şizofreni”ye meftun olduğundan azıcık da gösteriş merakından, Frenk muharrirlerinden ve romantik Türk entelijansiyasından geri kalmamak arzusundan mütevellit, tahayyülünde biri havastan olan biri de avamdan olan (Havastan olanı: Kutbettin-i Fâkih avamdan olanı: düz Gutbettin) iki zat yaratmıştır haşa türetmiştir.. Rivayete göre yazarı tanıyanlar bahsi edilenlerin Cin tayifesinden olduğunu da iddia etmektedir. Her iki vaziyette de muharrir cezai ehliyete tabi olmasa gerektir.
Muhterem Efendim,
Tahririme Dâmen-i Şâhânelerini öperek başlamak, her şeyden önce sizin gibi Peygamber varisi bir zata karşı bendelerince bir vazifedir. İrfan yuvalarının nuru efendim. Fakir her ne kadar müberra ve mübarek dimağınızı kendi işleriyle meşgul etmekten hicâb duysa da her daim meyveye durmuş bir şecer olan ruh u canınızı kendi müşkülatımla meşgul etme cüretimin mabeyninizde affına sığınarak şu istidacığı kaleme almak diledim.
Talmutların korkulu rüyası!
Bilir ve bildiririm ki
Bendelerinin ne kadar ömrü var ve yeri ahrette neresidir bir Allah’a bir de sizin gibi ehli irfana maruftur ve dahi malumdur. Ama mazim okumak ve yazmakla geçti. Lakin şu sıralar aldığım kitaplar için fakirhanemde onları muhafaza edecek yer kalmadığından ve zevcem hanemden kovmakla bendelerini tehdit ettiğinden mütevellit büyük bir ıstıraba duçarım. Şu sıralar şizofreni illetinden baş gösteren monologlar da her geçen gün artıyor. Allah’ın verdiği hastalıkla savaşılmaz, böyle bir vaziyet zinhar tevekkül ehline yakışmaz. Kanser hastaları ile ilgili verdiğiniz vaz u nasihatten bu cihette müstefidim lakin gel gör ki sizdeki o çetin irade-yi şahane fakirde ne gezer. Müderrislik yahut baş müderrisliğe liyakatli bir akrabam yok bendelerini bir Darul Fünun odasında istihdam eyleye. Din-i Mübin-i İslam’a hizmet eden bir mübarek tasavvuf yuvasında veyahut bir irfan yuvasında sık sık aklımı kuşatan şeytani vesveseler yüzünden yer de edinemedim. Edinemezdim de… Şu Frenk illetine tutulmuş bir meczubu cübbesi altında dünyada ve ahrette saklayıp muhafaza edecek şefaatçi neylesin?
Gel gör ki Allah’tan umudu kesmedim..
Sahipsiz şu fakire yed-iş kudretiniz bahş etseniz de bir odacık da gölgeniz altında şu fakire sunsanız… Vallahi evlad u i’yali dahi bırakıp irfan yuvalarına bir tek soru dahi sormadan tabi olup, aklımı efendilerimize arz edip her gün beş bin defa “ben bilmem” zikri çekmek ahd u peymanım olsun…
Ahdimdir!
Kitap okumayacağım, makale yazmayacağım, Frenk musibeti olan feylosofluğa soyunmayacağım, pasta tarifi dahi yazmadan tekkelere devam edip tövbe edeceğim…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.