Dünya Anadili günü ve ‘Bilinmeyen dil’ komedisi
Doğan Satmış'ın yeni yazısı...
Dünyada, geçtiğimiz 21 Şubat günü, ‘Uluslararası Ana Dili Günü’ olarak çeşitli etkinliklere sahne oldu. UNESCO, yani Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü, 21 Şubat günlerini, ‘Uluslararası Anadili Günü’ olarak kutluyor ve bunu 1999 yılında aldığı kararla kabul etti.
Bu günün kabul edilmesinin de özel bir nedeni var.
Bangladeş, ki yaklaşık 170 milyonluk nüfusuyla dünyanın en büyük Müslüman ülkelerinden biridir, Pakistan’dan ayrılmadan önce, kendi anadilinin resmen tanınmasını istiyordu. Ancak Pakistan, Urducanın ana dil olduğunu savunuyor ve hem Bangladeşlilerin anadilinin tanınmasına hem de ülkenin kendilerinden ayrılmasına karşı çıkıyordu. Dakka Üniversitesi öğrencileri halkın desteğiyle gösteriler düzenlediler. 21 Şubat 1952'de Pakistan polis öğrencilere ateş açtı, 5 kişi öldü, yüzlerce kişi de yaralandı. Bu, insanların ana dilleri uğruna canlarını feda ettiği, tarihte ender görülen bir olaydı. İşte bu nedenle 21 Şubat gününün ‘Uluslararası Ana Dil’ günü olarak kutlanmasına karar verildi.
xxx
Dünyada binlerce dil var ve ne yazık ki günümüzde, bu binlerce dilin çok büyük bölümü unutulmakla yüz yüze. Tıpkı canlıların neslinin tükenmesi gibi dillerin büyük bölümü de dünya üzerinden yok olma tehlikesi altında ve pek çoğu öldü bile.
Malum diller, konuşan oldukça, yazan oldukça, yazılanları okuyan oldukça yaşıyorlar ve gelişiyorlar, konuşan olmayınca unutulup gidiyorlar.
Ama günümüzün iletişim olanakları, belli başlı dillerin gelişmesine, azınlıkta kalan, az kişinin konuştuğu dillerin ise unutulmasına zemin hazırlıyor. İngilizce gümbür gümbür büyüyor, bu yüzden de Fransızlar, dillerini korumak için yasalar çıkarıyorlar, ülkelerinde başka dillerde isimler kullanılmasını engellemeye çalışıyorlar.
Anadolu, dünyada her türlü kültürel yapının varlığına kucak açan, kadim bir coğrafya, mesela Büyük İskender, savaşlarının en önemlilerini Anadolu’da kazandı. Yunanca, Anadolu’da binlerce yıl en çok konuşulan dillerden biriydi, Ermenice ve Kürtçe de Anadolu’nun kadim dillerinden.
Türklerin Anadolu’ya gelmelerinden sonra ve önce Selçuklu ve sonra da Osmanlılar döneminde tüm Anadolu’da baskın dil Türkçe oldu; Arapça ve Farsçanın etkisiyle Türkçe olduğu söylenen ama şimdi kimsenin anlamadığı bir de Osmanlıca çıktı.
Tüm bunlar tarihi gerçekler olarak karşımızda dururken, Kürtçenin hala Anadolu’nun bir bölümün dili olduğu gerçeğinin inkar edilmesine çalışıldığını görmek, hala bu dilin bazıları için ‘anadil’ olduğunu kabul etmemek ise inanılır gibi değil.
Hele Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde biri iki kelime Kürtçe edince bunun “Bilinmeyen dil” olarak tanımlaması ise, tam bir komedi.
Ve ne yazık ki, “Bilinmeyen dil” komedisi, sadece milliyetçi geçinip ırkçılık kulvarlarında gezenleri değil, kendisini aydın ve demokrat olarak niteleyenlerin de hoşuna gidiyor, gülüyorlar.
Asıl üzücü olan da bu.
Neyse ki, bu komediyi, ironiyle yüzümüze vuranlar da yok değil.
Örneğin geçtiğimiz günlerde Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder, Katarlı Arap konukları Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde selamlarken, Arapça ‘Hoş geldiniz’ dedikten sonra, “Bilinmeyen dil olmasın” diye sarakaya aldı ve herkesi güldürdü.
21 Şubat, dünyanın tüm dilleri için kutlu olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.