Cüneyt Şaşmaz

Cüneyt Şaşmaz

Dünyayı Dize Getiren Türk?!

Öncelikle… 

Nacizane özde Atatürkçü’yüm. 

Atatürkçü Düşünce Sistemi'ne bağlı ve Atatürk Milliyetçiliği'ne taraf'ım. 

Yani?! 

Atatürk Türkiyesi'ne taraf'ım. 

Yol belli.. 

Yön belli.. 

Nüans?! 

İletişim’de temel kuraldır: 

Karşındakinin anladığı kadar varsın! 

Ya da “Kişi ne anlamak ister ise onu duyarmış”

Demem şu ki: 

Soru’yu soran kişi, saf’daşın da olsa, hikaye’nin tarihçe’sine hakim değil ise yanlış kapı’nın önüne yük’ü indirir. 

Yani?! 

Yerli medya patron'ları, BOP'ta ne kadar yerli'ydi, cevap'ı aranması gerekli "ciddi" sorulardan bir başkası da bu! 

Nüans?! 

Büyük resim'de çağ'ın ruhu'na hitap eden siyaset, medya, ticaret... 

Vs vs. 

Üslub-u beyan, ayniyle insan! 

Beyan esas, itimat kontrol'e mani değil! 

Amaç korkutmak ise İstiklal Marşı "Korkma" diye başlıyor. 

Neo Sevr'e akan süreç'te, Atatürk Türkiye'si yağmalanırken, Anayasa değişirken "erkete"dekiler ne kadar'ı yerli, ne kadar'ı milli; bu da bir başka ağır roman hikaye! 

Hasılı: 

Türkiye savaşa sürükleniyormuş.. 

Türkiye’nin güvenlik sorunu varmış.. 

Türkiye’de hükümet bunalımı varmış.. 

EKONOMİ bıçak sırtıymış.. 

Yoksulluk, yolsuzluk artmış.. 

Türkiye üretmeyen ama tüketen bir ülke olmuş.. 

Atatürk Cumhuriyeti tasfiye ediliyormuş.. 

Vs. vs. vs... 

Durum vahim ancak; "Bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umurunda mı dünya" desek, çok mu abartmış oluruz?! 

Konjonktür her zaman birilerini yükseltir, çok zengin edebilir, ne var ki, basılan zemin sağlam değil ise kimler geldi kimler geçti, bildik hikaye. 

Misal, Acun Ilıcalı, 1995 yılında bir kot dükkanı açarak ticarete atılmış; fakat iflas etmiş?! 

Bir arkadaşı vasıtasıyla İlker Yasin’le tanışan Ilıcalı, futbol bilgisiyle onu etkilemeyi başarınca denenmek üzere işe alınmış. 

Beşiktaş muhabiriyken futbolcularla samimi olup özel röportajlar yapmayı başarınca yıldızı parlamış ve daha sonra Şansal Büyüka’nın ekibine transfer olmuş. 

Televole’nin spor magazin programı olduğu yıllarda bu program içerisinde kendine ait bir bölüm sunmaya ve bu bölüm dahilinde dünyayı dolaşmaya başlamış. 

Ardından bu bölümü 2002 yılında "Acun Firarda" adı altında ayrı bir program yaparak sunmaya devam etmiş. 

Bu kapsamda yüz beş ülke gezmiş. 

2005 yılında da "Acun Medya" adlı prodüksiyon şirketini kurmuş. 

Hal böyleyken... 

Uzun yıllardan beri bizi yanıltarak irademizi ele geçirmeye çalışan bir algı savaşı yaşıyoruz. 

Yaratılan algı bizleri uyutuyor, aldatıyor ve bizi ele geçiriyor. 

Böylece görmemiz istenenleri görüyor, yapmamız istenenleri yapıyor ve bu yapay algının figüranları oluyoruz. 

Pazarlama da; firmaların hangi malların veya hizmetlerin müşterilerinin ilgisini çekeceğini tayin etmeleri ve satışlar, iletişim ve işletme idaresi geliştirmeleri için stratejileri belirlemeleri süreci ise "Halk bunu istiyor, öyleyse satılan her şey yayınlanır!" 

Demem o ki: 

Altın suyuna batırılıp parlatılan arabesk kültürü ve şehir efsaneleri (aslında kıro’luğu) sömürü düzeninin en büyük silahıdır. 

Misal, Türkiye’de "Milli Piyango"dan "İddia"ya, "Ganyan"dan "Loto Toto"ya varıncaya kadar şans oyunu adı altında kumarda dönen para 9 milyar doları buldu ve devlet eliyle veya izniyle oynatılan kumarda ülkemiz dünya üçüncüsü oldu. 

Nitekim... 

Orhan Pamuk da küresel değer oldu, değeri BOP'un ederi, Neo Sevr'in süresi kadar! 

Obama, Başkan'ken, Michael Jackson öldü! 

Beyazlayan zenci'nin ipini yine dublör'ü beyaz olan zenci'ye çektirdiler. 

Radikal laik kalkışma kapsamında Nuri Bilge Ceylan, Paris üzerinden yönlendirilen Frankofon cenah sevindirik olsun diye ödül'lendirildi. 

Bitmeyen kompleks, takdir edilme duygusu. 

Hülasa: 

Batı bu oyun'u çok oynadı, bu yüzden güven'de değil! 

Obama ile Putin de, Ukrayna/Küba üzerinden benzer "kazan & kazan" fırıldağı çevirmediler mi?! 

Nüans?! 

Finans kapital'de bir kaide vardır: 

Hiçbir şirketin rate (derecelendirme notu) edilen notu, devlet'in rate edilen not'undan daha yüksek olamaz! 

Erdoğan, BOP'ta küresel marka oldu, benzer hikaye! 

Gülen, Öcalan, Barzan da. 

Kılıçdaroğlu, Bahçeli o işi beceremedi, içerde de marka değeri diplerde! 

Günümüz dünyasında marka olmak zor iş değil, total'de medya üzerinden 100 günlük "image building"lik hikaye! 

Zor olan Atatürk gibi kalıcı marka'lardan olmak. 

Yani?! 

Rol model gazlaması! 

Günümüz dünyasında insanlar ihtiyaçları olmayan çok para/haz ilişkisi kapsamında, fazlası ile ilgililer! 

Haz'zın ilk boyutunda, cinsiyet erkek ise değişik kadın ya da ünlü kadınlarla birlikte olmak var ise devamında erkek erkeğe, kadın kadına, devamında madde bağımlılığı vb üzerinden İngiliz şarkıcı Amy Winehouse gibi ölmek de var! 

Lüks ev, araba, medyatik ilgi, tantana işin debdebesi! 

VATAN demek NAMUS demek ise kürede güvenlik açığı üreten kafa yapısı bu mana! 

"Dünya'yı dize getiren Türk" mavrası şuur'a dayatılan ise kalmayan sınır güvenliği kapsamında aynı Batılı medya neden ayakta?! 

Küresel sermaye demek zaten her boyutu ile mangır işleri demek! 

Yani?! 

Para bir şekilde kazanılır, bastığın zemin zayıf ise kazanıldığı gibi kaybedilir. 

BOP'un kumarhanesi. 

Bir yalanı bu kadar insan tekrarlarsa da, yalan olduğu hakikati değişmez! 

Ezcümle: 
İngiliz network'u Mahsun Kırmızıgül'ü bir anda büyük yönetmen yapmadı mı?! 
El Kaide'ye, IŞİD'e karşı "Gülen İmam"
Nüans ortada: 
Gülen'in yurt iç'inde değil de dışta etkisi etkili olsaydı ve/veya İslam dünyasında medya'nın cilaladığı kadar (Kainat İmamı) etkisi olsaydı fetva verdirip, IŞİD'e katılan gençlere dur dedirtmezler miydi?! 
Savaşmadan şıp diye çözüm. 
Balık hafızalı toplum olduk, medya üzerinden şuur'suzlaştırılıyoruz! 
Küresel sermaye bu, 1 şey değişir her şey değişir'den mülhem kullanır ve atar! 
Mühim olan onlar dediği için büyük'lük hissine kapılmamak, haddini bilmek, para bu "kadın" gibi varken gelir, yokken geçer gider! 
Kaçan otobüs gibi peşinden koşmamak gerekir, nasılsa arkadan yenisi gelir derler ama süreç ortada! 
Önemli olan itibar'dan yememek, duruş'tan kaybetmemek, eğer serde para'nın satın alamayacağı, yaptıramayacağı bir şuur'lu duruş var ise... 
Hikaye ortada. 
Ak ya da F Teneke'yi parlatsalar "çeyrek altın" etmiyor. 
Sarı Altın, çöp'e düşse, çamur'a bulansa da değerinden hiçbir şey kaybetmiyor. 
Alman, Fransız ya İngiliz istihbaratı üzerinden yapılan Atatürk okumaları gerçeği bir parça ortaya koyar, hikaye'nin en önemli kısmı flu kalır. 
Sebep?! 
Büyük Resim?! 
1923 sonrasında dünya'yı yönlendiren biz'ler değildik, sır değil. 
Misal, Gazi, Sykes-Picot anlaşmasını tanımıyorum demiş olsaydı, kitabını yazan, ona övgüler düzen İngiliz ya da Fransız istihbarat arka planlı yazarlar, aynı övgü dolu satırları kaleme alırlar mıydı?! 
Gazi, İngiliz ya da Fransızlar'ın adamı olmuş olsaydı, Hatay'ı almak için canını dişine takar mıydı?! 
Yani?! 
Hiçbir lider, hakiki önder, kafasının içindeki sır'ları sakal'ı ile dahi paylaşmaz. 
Sevr'in altına imza atanlar, atacak kadar bitik olanların Lozan'ı sorgulamasında sakınca yok ama Lozan'ı yırtıp atmaya hazırlananların, neden Sevr metnini kabul ettiklerini açıklamaları gerekmez mi?! 
Padişah o kadar dirayetli, onur'una düşkün ise Şerif Hüseyin'in yanında ne işi vardı?! 
Tarih, edebiyat'ın bir dal'ı değildir. 
Padişah'a övgü düzenler, Cumhuriyet sonrasında da Gazi'ye övgü düzmüşlerdir. 
Ne diyoruz, övgü ya da yergi ile ilgili değiliz. 
Nüans şurada?! 
Osmanlı parçalanınca, 1789 ruhu'na uygun laik çağdaş bir ulus devlet kuruldu. 
Dönem'in şartları gereği, yeni Cumhuriyet'in arka bahçesini İngiliz ve Fransızlar yönlendirmeye başladı. 
Sykes-Picot budur. 
Laik, çağdaş duruş'u ile örnek olan Atatürk Türkiyesi, aynı zamanda çağdaş dünya'nın güvenlik'inin kilit noktasıdır. 
Kilit kırılırsa şu an Londra, Paris'te olduğu gibi güvenlik kalmaz. 
"Laik Kiriş"
Güvenlik'in olmadığı yerde de ne ticaret olur, ne siyaset, ne de seyahat. 
Nüans?! 
Avrupa güven'de olmak istiyor ise laik yaşam müteahhit katkılı (!) medyatik gaz'lama üzerinden güvence altına alınamıyor, bayrak sallamakla vatan kurtulsa idi bugünkü kor'düğüm yaşanmazdı. 
Laik yaşam'ın aynı zamanda üretim, tüketim, nakit akışkanlığı'nı sağlayan sağlam bir zincir'e ihtiyacı var. 
Gelinen nokta itibariyle, büyük satranç tahtası'nda Avrupa kördüğüm. 
Atatürk Türkiyesi üzerinden güven'de olmanın ederi, ateş pahası. 
Clinton'un altını çizdiği 2 milyar dünyalı için Türkiye, Avrupa üzerinden ABD, Rusya'ya güvenlikli enerji (baharat) otobanı. 
Soru: 
Paris'e hangi yoldan gidilecek?! 
Uzlaşmak için yaşanan süreç'in ciddiyeti'ni anlamış muhataplara ihtiyaç var. 
Sözün özü: 
Post modern savaş'ta Gazi'yi de Akif'i de güncelledik. 
Gazi'nin de Akif'in de kitaplarını yazanların kozmik güncelerini yazdık. 
Allah'la Atatürk'le aldatanları ters ayak'ta büyük satranç tahtası üzerinden beklemeye aldık. 
Netice: 
"En büyük zafere ulaşmak için acımasız zalim olmalısınız." 
Napoleon Bonaparte 
Vatan adına zalim'likte sınır tanımayız, nazi, sırp sinek vızıltısı kalır. 
Lütfen, "Siz Fransızcasını yazar mısınız?" 
"Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir!" 
Yani?! 
Şimdi sıra geldi, Aslanların, Türk'lerin kendi tarih'lerini yazmalarına. 
Eski Roma'daki avcı mavraları ortada. 
Ezcümle: 
Gazi'nin o günkü şartlar gereği söylemediğini, değişen konjonktür kapsamında bugün biz'ler söylüyoruz: 
"Sykes-Picot, Yüce Türk Milleti'nin çıkarlarını tehdit ettiği sürece tanımıyoruz, o coğrafya'daki haklarımızdan da vazgeçmiyoruz. 
Avrupa güven'de değil ise özde laik güvenlik'in koordinatları eş'ler arasındaki müzakere'den geçer." 
Velev ki, kıyamet! 
Ne varsa süreç'in içine attık. 
Dünya yanmaya hazır ise Laik Türkiye BOP'ta zaten ateş'ten gömlek. 
Dün dünde kaldı, bugünkü hikaye, 1920'den eksik kalan bakiye'nin hikayesi. 
"Yönlendiren Devlet" duruş'u. 
Laf'ın tamamı şudur: 
Sykes-Picot sebep değil sonuç'tur!
Ezber üzerinden gitmemek, her satır'ın arasından geçmek elzem.
Gazi "gökten" kaftanı ile inmedi, çökmüş Osmanlı'nın gerçeklerinin içinden geldi.
Gazi, Çanakkale'de öldü, ne adına Sevr'i yırtmak adına, cepheden cepheye koştu.
Dirildi, Kurtuluş.
Gazi'nin Sykes-Picot ile ilgili açıklaması yoktur, I. Dünya Savaş'ının sonuçları ortada!
Osmanlı tasfiye olmuştur, Sykes-Picot üzerinden parça'lanmıştır, İngiliz/Fransız arasında dilimlenmiştir, Ruslar ise çekilmiştir.
Hatay üzerinden Sykes-Picot sınırlarına meydan okumuştur, II. Dünya Savaşı öncesinde de tasfiye edilmiştir.
I. Dünya Savaş'ında, Enver Paşa üçlüsü Almanya üzerinden saf'laştı, Mustafa Kemal ulus devlet, laik yazılım üzerinden Fransa, İsmet Paşa, Almanya üzerinden.
Mandacı olmak başka, Avrupa'dan partner alıp çağ'ın ruhu'na göre raks'etmek başka!?
Vahideddin de Damad Ferit de İngiliz'e köpeklik yaptı, İngiliz seter, Sevr'i imzalayan'a adam denir mi?!
Gazi & Akif bileşkesini savunmak başka, mandacılık başka!?
İsmet Paşa'ya küfreden mandacılar Barzan'ın, PKK'nın kucağındalar, bıraktım İngiliz'i, Fransız'ı, Alman'ı, İsrail'i vb.
"Radikal laik efekt" sert geldi ise 2012'den bu yana anlamayanlar yeni ayıktı ise süreç ortada, hızla saflaşacaksınız!
Anadolu bataklık, Avrupa cephe, enerji boru hatları Alaman kavalı şaka değil, güldürmeyen son şaka'dayız.
Sulh'un anahtarı Türk'te.
Gazi ile İsmet Paşa ile bu kadar uğraşanlar, biraz Barzangil TOPAÇ familya ile uğraşmış olsa final süreç'i bu kadar sert olur muydu?!
Arayan belgesini de bulur belasını da!
Ezcümle:
Nükleer Savaş'a kadar HAARP'teyiz.
Paris'e her yol'dan gideriz, Londra ile Berlin'in eşzamanlı içinden geçeriz.
Zaman bu zaman.
Amaç yıkmak ise yakmak ise tarih yeniden yazılıyor.
Çözüm isteyen 24 saat üzerinden DİRENİR.
Amacımız üzüm yemek.
İş bilenle taş taşımak, bilmeyenle bal yememek.

Vesselam.
Cüneyt Şaşmaz

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.