Aşkım Tan
Düyûn-ı McKinsey
Gün geçmiyor ki milletinin aklını bulandırmak için ortaya atılan bir fikrin üzeri başka bir fikirle karıştırılarak ortaya bir laf salatası atılmasın!
Damat Ferit nâm-ı diğer damat Berat, bir McKinsey formülü ile kayınpederinin elçiliğini üstlenirken, gelen olumsuz tepkiler sonucunda “biz bize yeteriz”, “kriz yok manipülasyon var” ve “her kriz beraberinde fırsatlar da getirir” gibi ifadelerle krizin olup olmadığına dair bir türlü karar veremezken, devletin arka bahçesinden bir anda “McKinsey IMF değil, Düyun-u Umumiye hiç değil. Sorsanız ne IMF’den anlarlar, ne de Düyun-u Umumiye’yi bilirler. Cehalet varsa ihanet tetiktedir, buna da kafaları basmaz” ifadesin kullanıverdi.
Sormak lazım şimdi “Düyun-u Umumiye nere, IMF nere, McKinsey nere…”
Yani bravo tarihin tekerrürü bir cümle içinde bu kadar net özetlenebilirdi Sayın Bahçeli!
Doğru yazılışı ile “Düyûn-ı Umumiye”, 1875 senesinde, ilk dış borcun alınmasından 21 yıl sonra, ödenemeyen ilk dış borç taksitinden sonra kurulan, Osmanlı İmparatorluğu'nun "konsolide borcunun tasfiyesi" amaçlı kurumudur.
Alacaklı devletlerin birinci elden vergi kaynaklarına el koyması ile alacaklarını bu yolla tahsile yönelmiştir.
“Düyûn-ı Umumiye”, esas anlamda 1881 senesinde çalışmaya başlamış, 6 yıl boyunca hiçbir bir tahsilat yapamamıştır.
Bu 6 yıl boyunca Osmanlı vadesi gelen borç taksitlerinin hiçbirini verememiş, ancak yeni borç kaynağı da bulamamıştır.
Bu seneden itibaren, (“Düyûn-ı Umumiye” sonrası) konsolidasyon ilanına rağmen alacaklılardan yeni borçlar alınmaya devam edilmiş, ancak her yıl yapılan tahsilatın verilen borcun üzerinde olması temin edilmiştir.
“Düyûn-ı Umumiye”, dış borçların takibi için kurulmuş bir kurum değildir.
Bu borçların bulunması, işlemlerin aracılığı konusu ise “Osmanlı Bankası”na aitti.
“Düyûn-ı Umumiye”, “ödenemeyen borçların” tahsilini gelir kaynaklarını bizzat ele alarak yürüten bir kurumdur ve bu aslen iç işlerine müdahalenin adeta “kralıdır”.
Borçların takibi ve yeni borçların oluşturulması yine “Osmanlı Bankası”nın işi olarak kalmıştır.
Kısacası “Düyûn-ı Umumiye” bir “haciz” kuruluşudur ve Osmanlı'ya ödenemeyen dış borçlar sonrası girmiştir.
Osmanlı’nın batırmayı başardığı bu geminin borçlarını da kurulan Cumhuriyet rejimi 1954 yılına kadar ödemiştir.
“IMF” (Uluslararası Para Fonu), 1944 yılında Amerika'da, savaş sonrası yaşanan ekonomik problemleri çözme amacıyla Dünya Bankası ile birlikte Bretton Woods konferansında kurulmuştur.
Türkiye, ilk olarak “IMF” ile 1947'de İsmet İnönü döneminde tanıştı ve 1958'de Adnan Menderes'in başbakanlığı döneminde ilk borcunu almış oldu.
Daha çok G7 tarafından tanımlanan stratejilerin yürütücüsü, girdiği her ülkenin milli bağışıklık sistemini felç ettiğini ve elinde tuttuğu dünya ekonomisi hakkında başka söze de gerek yok sanırım.
“OVP”nin (Orta Vadeli Program) ile yer değiştiren “YEP”in (Yeni Ekonomi Programı), yeni bir isme “McKinsey&Company”e teslim etme girişimi olumsuz yönde tepki alınca, olup olmadığı konusunda ikircikli olduğumuz “kriz”in durumu “Düyûn-ı Umumiye”den “McKinsey”e evrilmiş oldu.
Sayın Devlet Bahçeli’ye günün birinde Osmanlı’dan bugüne ekonomik tablomuzu hatırlatmaya aracı olduğu için teşekkür edeceğim aklımın ucundan geçmezdi doğrusu.
1875-2018: Düyûn-ı McKinsey
Aşkım TAN
09.10.2018 - Ankara
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.