Berat Onur
Konkordato Zinciri
Konkordato kelimesi çok rahat anlaşılacağı üzere İtalyanca kökenli bir terimdir. Aslında kelime olarak Vatikan’ın olası politik ve vergi problemleri için önceden anlaşmak üzere kral veya feodal beylerle uzlaşma metinlerine verilen isimdi.
Temel amacı bir bakıma işler sarpa sarmadan bir anlaşma zemini ile tarafları uzaştırmak olan kelimenin, muhasebe dünyasına girişi de aynı nedene dayanır. İflas olmadan önce borçlunun alacaklılarla oturup uzlaşarak hem kendini kurtarması hem de alacaklıların herşeyi kaybetmek yerine bir kısmını kaybetmeye razı olmasıdır.
“Konkordato preventivo” olarak bilinen terimin İtalyanca’daki söylenişi “bir duruma önceden engel olmak” anlamındaki “preventivo” ile belirtilir. Burada engel olunmaya çalışılan durum borçlunun iflasıdır. Yani “konkordato preventivo” aslında iflasa engel olmak üzere yapılan bir uzlaşmadır.
Bizim ülkemizdeki genel algı ise “konkordato” ilan etmenin iflas anlamına gelmesidir. Bu nedenle söz konusu kavrama biraz açıklama getirme gereği duydum. Yazımın devamında ise konkordato yolunun, ülkemizdeki mevcut durumda nasıl bir zincirleme kazaya davetiye çıkarabileceğini anlatacağım.
Konkordato önceleri pek de rağbet edilen bir yöntem olmaz iken, iflas erteleme yolunun kapanmış olması nedeniyle popülerlik kazandı.
Ancak konkordato firmalar için iflas ertelemeye göre daha az zamanda tamamlanması gereken ve daha masraflı bir süreç. İflas erteleme, borçlunun alacaklıları tarafından hacize uğratılmadan daha uzun bir süre tanırken, konkordato vade ve tenzilat uzlaşması olmadıkça borçluya iflas erteleme kadar uzun süreli bir koruma getirmez. O açıdan konkordato borç riski olan bir firma için köprüden önceki son çıkış olmayabilir.
Ayrıca konkordato, iflas ertelemenin “borçların alacakları geçmesi” koşulunu beklemeden de talep edilebiliyor. Bu noktada tehlikeli bir zincirleme nakit kazası çıkarma sorunu var.
Bir firmanın büyük alacaklıları, ki bunlar genellikle tedarikçileri veya kredi veren bankalardır, borçlanan firmanın iflas ertelemeye doğru gidişini önceden hissederek daha fazla riski açmadan olası kayıplarını azaltabilirler. Konkordato ise bir firmanın borçlarının alacaklarını geçmeden dahi talep edilebilmesi nedeniyle, o firmadan alacaklı olan diğer işletmeleri alacak riski yönetiminde ters köşeye yatırma ihtimali içerir.
Büyük ölçekli bir firmanın hiç renk vermeden konkordato aşamasına geçmesi tedarikçi diğer bütün küçük ve orta ölçekli alacaklı firmaları da nakit çevirememe noktasına itebilir. Dolayısıyla zincirleme konkordato etkisine yol açması muhtemeldir. Mikroekonomi düzeyindeki böyle bir zincirleme etkinin makroekonomik yansımaları da doğal olarak istihdam ve üretim alanlarında olacaktır.
Dün çıkan bazı haberlerde, konkordato taleplerinin %75’inin inşaat sektöründe olduğu belirtiliyordu. Şu anda inşaat sektörü için taşerondan, malzeme tedarikçisine kadar yukarıda bahsettiğim türden bir zincirleme etki yaşanıyor.
Başka sektörlerde de olmaması için önlemler alınmalıdır. Bankalar Birliği’nin 15 milyon TL’nin altındaki kredileri yeniden vadelendirme yönündeki tavsiyesi olumlu ancak şu anki güncel faizlerle uygulanması olması muhtemel bir zincirleme etkiyi ancak bir süre öteleyebilecektir. Ayrıca döviz kurundaki artış nedeniyle firmaların teknik iflasa düşmemesi için açıklanan tebliğ yerinde olsa bile uygulama konusunda belirsiz noktalar bulunmaktadır.
Başka bir olası etki de şirketlerin konkordato’daki zaman kısalığı nedeniyle borçları çevirme imkanına sahip olamaması sonucu şirketin varlıklarını veya hisselerini iflas etmemek üzere haraç mezat satmalarıdır. Bu şekilde el değiştiren şirketler görmeye başlarsak şaşırtıcı olmayacaktır. İçinden geçtiğimiz hassas dönemde, borç sorunu içindeki şirketler için konkordato’nun yegane seçenek olarak çıkması özel sektör adına ciddi bir risk durumundadır ve istihdam dahil birçok ekonomik göstergeyi sarsabilir.
Konkordato’nun daha büyük bir furya halini almadan daha fazla şeffaflık getiren ve konkordato talebini belirli borç kriterlerine bağlayan düzenlemelere ihtiyaç vardır.
Her sektörün paydaşları nakit zinciri ile birbirine bağlıdır ve ekonomi arabasını çeken halatlat gibidirler. İki veya üç halat koptuğunda belki hissedilmez fakat her kopan halat, kalan halatların üstüne daha çok yük bindirir. Daha fazla halat kopmadan ya araba yavaşlatılmalı yada arabadaki yükler azaltılmalıdır.
Yazarın Notu: Burada yazmış olduklarım kendi fikirlerim olup, çalıştığım kurum veya kuruluşları bağlamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.