Sadullah Özcan
Ekonomide yaşananları nasıl okuyacağız?
Geçtiğimiz haftalarda kaleme aldığımız “Ekonomi, algı yönetimi ve seçimler” ,“Dövizle kimler, nasıl, neden oynar?” başlıklı yazımızı hatırlayanlarınız olacaktır. O yazılarda iktidarların ekonomiye yön verme yetenekleri üzerine bazı gerçeklere değinmeye çalışmıştık.
Tekrar ifade etmekte yarar vardır. Bir ülkede ekonomik çarkın işleyişini devlet sağlar. En büyük alıcı, en büyük tüketici devlettir. Fakat devletlerin iradeleri kuruluş kodları ile sınırlıdır.
Bütün devletlerin kuruluş sermayeleri vardır. Aslında o sermayeyi koyan kuralı koyar.
Burada ülkelerin ekonomilerinin her ne kadar sorumlusu siyasal iktidarlar olsa da ekonomik irade ellerinde değildir. Fakat her zaman fatura iktidarlara yüklenir. İktidarlar da zaten bunu bilerek gelir.
Gelelim son 3-4 gündür yaşananlara. Merkez Bankası’nın her faiz indirimine karşılık döviz kurları ile cevap verildi. Bu cevapları kimler nasıl veriyor her zaman bu gerçek gizli kalıyor? Birilerinin İşleyen çarkları ile oynarsanız bu tür cevaplara hazırlıklı olmanız gerekir.
Bugün yaşananlara salt ekonomik açıdan bakmak imkânsızdır. Aslında ekonomi üzerinden dizayn girişimlerinden bahsetmek gerekir. Bugün döviz kurları ve hayat pahalılığının görünen temel nedeni iktidarın faiz indiriminde ısrar etmesi diye biliniyor. Doğrudur. İktidarın faizlerin indirilmesindeki ısrarının altındaki nedenler anlaşılır şekilde izah edilememesi suçlu olarak görünmesini sağlayacaktır. Açıklanan nedenler bu ısrarı açıklamaya yetmiyor. Toplumsal tepkinin nedeni de zaten budur.
Cebinizdeki Türk Lirası her gün eriyor ise vatandaşın tepki vermesi beklenmek zorundadır. Vatandaşın tepki vermemesi ve bu tepkiyi iktidarın beklememesi garipsenir. Çünkü yaşananlar vatandaşın cebini, ocakta kaynayan tenceresini direk etkilemektedir. Tepkinin yönünü ise yaşananların halka doğru ve mantıklı aktarılması belirler.
Bugün reel sektörün çarkları dönmektedir. Üretim sektörü hızlı bir ivme ile yükselmektedir. İhracat artmakta, cari açık kapanmaktadır. Ama döviz ve hayat pahalılığının önlenemez artışının izahı gerçekten yok.
Dış borç yükünden bahsediliyor. Dünyada devletlerin dış borçlarının toplam miktarının 275 Trilyon doların üzerinde olduğuna bakıldığında Türkiye’nin kamusal borcu devede kulaktan da küçük kaldığı gerçeği ortadadır. Eğer dış borç sorun olsa Fransa’nın ve İtalya’nın Almanya’ya olduğu söylenen 2 Trilyonu aşan borçları olurdu.
O nedenle Türkiye’de son dönemde yaşanan kur artışları endeksli ekonomik çalkantının nedenlerini ekonomi dışında aramak gerekecektir. Tek bir nedenle açıklanması çok zor bu gelişmeleri öncelikle 2023 seçimlerini etkilemeye yönelik olarak izah edelim. Diğer nedenleri geçmişteki örneklerine bakarak izah etmek mümkündür. Diğer en önemli nedenlerden birinin çevremizde ABD ve Batının yapmaya karar verdiği operasyonlarda Türkiye’nin etkisini kırmaya yönelik olduğunu göreceksiniz. Bunun geçmiş örneklerinde Birinci Irak Harekâtı öncesi Özal’a çekilen operasyonlar. 11 Eylül İkiz Kuleler saldırısı gerekçe gösterilerek Afganistan ve Irak’a yönelik harekâtlar öncesi Türkiye’ye çekilen operasyonlar. Sonrasında İkinci Körfez Harekâtı öncesi Ecevit’e çekilen operasyonlar.
Eğer son 20 yıldır tek başına güçlü bir iktidar olmayıp ülke koalisyonlarla yönetilseydi Türkiye bugünleri çok zor görürdü. Kurgulanan bütün darbeler başarılı olurdu. 2013 Gezi Olayları başarıya ulaşır, 17-25 Operasyonları tıpkı Anayol Hükümetlerinden beter manzara ortaya çıkarırdı. Hele Hendek operasyonları sonrası bölünmüş olur, 15 Temmuz sonrası işgale uğrardık.
Bugün için ekonomide yaşananların açık nedeni faiz indirimi ısrarına bağlansa da bütün göstergelerde dünyanın girmekte olduğu kriz ortamına Türkiye’nin bu tecrübeyle girmesi en az zararla çıkmasına neden olup olmayacağını göreceğiz.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…