‘Elazığ afet bölgesi ilan edilsin’ teklifine Bahçeli’den yanıt: CHP'den tekliflere destek vermemiz mümkün değil
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Elazığ afet bölgesi ilan edilsin’ teklifine MHP lideri Devlet Bahçeli’den şu yanıt geldi: "CHP hangi teklif getirirse getirsin destek vermemiz mümkün değil."
MHP Lideri Devlet Bahçeli, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Elazığ afet bölgesi ilan edilmeli, biz böyle bir teklif verdik. Sizler ‘hayır bu teklifi AK Parti olarak biz vereceğiz derseniz’ sizin teklifinizi destekleriz” şeklindeki sözlerinin sorulması üzerine Bahçeli şöyle konuştu:
- CHP, gizli gizli millete tuzak kurma hesabındadır. Esasen CHP, her şeye herkese karşı olmayı siyaset yapmak, muhalefet etmek zannetmektedir. Elazığ ve Malatya’da meydana gelen depremler sonrasındaki CHP’nin tavrı da bunlardan farklı değildir. Doğal afetlere karşı devletin ve siyasetin bütün kurumlarının birlikte mücadele etmesi icap ederken; Kemal Kılıçdaroğlu, bilerek ve isteyerek ayrı baş çekmekte, ayrımcı tutum takınmaktadır.
- CHP’nin samimiyeti kalmamıştır. CHP, TBMM’ye hangi konuda teklif getirirse getirsin MHP olarak destek vermemiz mümkün değildir. CHP; iktidarı değiştirmek ve yerini kendisi almak uğruna yalanı, desiseyi yol bellemiştir. Siyasette felaket tellallığına oynayan CHP; karamsar, karanlık ve ümitsizlik aşılayan bir dil kullanmaktadır. Karamsarlık ve felaket simsarlığı, yönetmesini bilmeyen politikacıların harcıdır.
'CHP kendi politik çıkarları için husumet ve düşmanlığı körüklemekten, toplumsal barışı tehlikeye atmaktan çekinmemektedir'
- Karalama, küçümseme ve yok sayma siyasi galebe yöntemi olduğu bir ülkede demokratik rekabet ve yarışın yerini, husumet ve düşmanlık almakta gecikmeyecektir. CHP de bunu yapmakta, kendi politik çıkarları için husumet ve düşmanlığı körüklemekten, toplumsal barışı tehlikeye atmaktan çekinmemektedir.
MHP Lideri Bahçeli’ye, AB’nin geleceğine yönelik tartışmalar da soruldu. Bahçeli, “AB’nin tarihsel varlığı tartışılıyor. Avrupa Parlamentosu Brexit anlaşmasını onayladı. Siz AB’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Birlik dağılıyor mu?” Şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:
- MHP’nin AB’ye bakışı bellidir, dünden bugüne değişiklik göstermemiştir. Bu konuda çizgimiz bellidir. Duruşumuz bellidir. Görüşümüz çok açık ve aşikardır. Brexit süreci sancılı bir seyir izlemiştir. Hatta Brexit Birleşik Krallık’ta hükümet değişikliğini sağlamış, 2016’dan beri siyasi ve toplumsal dengeyi müessir şekilde etkilemiştir. Birleşik Krallık 47 yıllık birlik üyeliğini sonlandırmıştır. Avrupa Parlamentosu Brexit Antlaşması’nı nihayet onaylamıştır. Bu beklenen bir gelişmedir.
'Türkiye bir karar arifesine gelmiştir'
- Biz günü geldiğinde AB’nin dağılacağını farklı zaman ve zeminlerde devamlı vurguladık. Çünkü inandırıcı olmayan, zorlama ve ülkelerin egemenlik haklarını tartışmaya açan bir hukuki ve siyasi yapısı olduğunu müşahede ettik, bu kanaatimizi de her zaman mahfuz tuttuk.
- AB, Birleşik Krallığın ayrılmasıyla daha fazla sorgulanacak, daha fazla eleştiriye maruz kalacaktır. Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci de marazi ve maksatlı şekilde sürekli engellenmiştir. Artık deniz bitmiş, Türkiye de bir karar arifesine gelmiştir. Geleceğin Türkiye’sinin yolu başkent Ankara merkezli politikalarla tesis ve tecelli edecektir. İnancımız ve irademiz de budur.
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 24 Ocak günü saat 20.55'te meydana gelen, 41 kişinin yaşamını yitirdiği 6.8 büyüklüğündeki depremin ardından dün Elazığ'da başlattığı temaslarını sürdürüyor. Bu sabah bir otelde düzenlenen 'Deprem Sunum Programı'na katılan Kılıçdaroğlu, yaşanan depreme ilgili değerlendirmelerde bulunmuştu.
Kılıçdaroğlu: Uzun süredir depremler yaşıyoruz
Türkiye'nin deprem bölgesi olduğunu vurgulayarak, gerekli önlemlerin alınması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Devlet, liyakatla, adaletle yönetilir. Liyakatla yönetildiği için adaletle yönetilir. Çünkü devletin temeli, dini adalettir. Adaleti sağlamanın yolu, işi ehline teslim etmektir. Türkiye'yi yönetenlerin, siyaset kurumunun eksiği nedir? Liyakata yeterli kadar değer vermemektir, işi ehline teslim etmemektir. Aslında işi ehline teslim etsek belki daha ciddi felaketler yaşarız, ama can kaybımız olmaz. Örnek mi istiyorsunuz? Japonya'ya bakalım. Fay hatları bizden daha derin, daha hareketli. Bizden daha büyük depremler oluyor orada. Ama bir kişinin burnu bile kanamıyor. Niçin? Binalarını ona göre yapıyorlar. O zaman oturup düşünmemiz gerekiyor. Bu iş bir siyaset konusu değil. Bu bir memleket işidir. Fay üstünde evi olan her partiden insanımız var. Ölen bizim insanımız. Şu soruyu hep beraber vicdanımıza sormak zorundayız. Uzun süredir depremler yaşıyoruz ve uzun süredir can kaybımız ve mal kaybımız var. Ben şu soruyu soruyorum; can kaybı ve mal kaybı var, peki hangi önlemi alıyoruz? Önlemi almak ayrı krizi yönetmek ayrıdır. Önlem almak şu, bina yapacaksınız depreme dayanıklı olacak. Kriz yönetimi ise deprem olduktan sonra yaraları hızla sarmaktır. Bugün bizim yaptığımız kriz yönetimidir, önlem değildir" demişti.
'Bir vergi nereye harcanıyorsa bunu bilmek bizim hakkımız'
Konuşmasına deprem vergisine de değinen Kılıçdaroğlu, "Verginin nereye harcandığını bilmek herkesin hakkı" dedi. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu şunları söylemişti:
"Rahmetli Bülent Ecevit, deprem vergisi kanunu çıkardı. 1999'da depremde 10 binlerce insan hayatını kaybetmişti, 10 binlerce insan yaralıydı.10 binlerce ev yıkılmıştı. Bunu o günkü bütçeyle yapmak mümkün değildi. Deprem vergisi kanunu çıktı. Dediler, biz bunların hepsini yapacağız. Bir kısmı yapıldı, bir kısmı yapılmadı. Ben doğruları söylediğim zaman bana kızıyorlar. Ben doğruları söylemezsem kendi vatandaşıma saygısızlık yapmış olurum. Size bir örnek vereceğim, Marmara depreminin ardından Sakarya Valisi, bazı okulların depreme dayanaksız olduklarını ve yıkılması için rapor hazırladı. Bu okullar yıkılmadı. Deprem vergisi kanunu çıktı, yine yıkılmadı. Geçen, grup toplantısında bunu gündeme getirdim. Nihayet akşama doğru haber geldi, 17 okulun yıkımına karar verilmiş. 17 yıl boyunca çocuklarımızı tabutluğa gönderdik. Deprem olsaydı, çocuklarımız hayatın kaybetseydi, ne diyecektik? Deprem vergilerine ne yaptınız diye sordum, yine kıyamet koptu. Yine en ağır hakaretlere karşı karşıya kaldım. Bir vergi nereye harcanıyorsa bunu bilmek bizim hakkımız. Van depreminde 644 kişi ölmeden neden 20 milyar yatırım yapmadınız? 20 milyar yatırım yaptınız doğru. Binalar yaptınız doğru. Ama bu binaları depremzedelere sattınız."
'Yaraları sararken vatandaşı mağdur etmeden sorunu çözmek zorundayız'
Elazığ'ın afet bölgesi ilan edilmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, kentin buna ihtiyacı olduğunu söyledi. Bunun bir siyasi karar değil, insanı karar olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Biz hep birlikte mücadele edeceğiz. Parayı yerinde ve zamanında kullanacağız. Vatandaşa yardım edeceğiz. Dün, sizlerin yaşadığı depremi ben de yaşadım. Benzer olayı Van'da da yaşamıştım. Biz yaraları sararken, vatandaşı mağdur etmeden sorunu çözmek zorundayız. Çadırları gördüm. O çadırlarda kış ayında yaşamanın zor olduğunu hepimiz gördük. Aileler henüz şoku atlamış değiller. Yaraları sarmak derken, yaraları sarmak o kadar kolay değil. Yaraların sarılması için zamana ihtiyacımız var. İnsanların sabra, sevgiye, hoşgörüye ihtiyacı var. Biz bunları yapmak zorundayız. Yaşadığınız sorun sadece sizin sorununuz değil, hepimizin ortak sorunudur. Bu sorunları çözmek için birlikte çalışacağız. Ben buradan Sayın Erdoğan'a sadece Elazığlılar için değil, Elazığlıların acısını paylaşan 82 milyon vatandaş adına sesleniyorum; Elazığ'ın afet bölgesi ilan edilmesine ilişkin bir teklif var, bu teklifi biz verdik. Sizler 'hayır bu teklifi siz vermeyin, AK Parti olarak biz vereceğiz' derseniz, buyurun verin, biz sizin teklifinizi destekleriz" diye konuşmuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.