Nuray Başaran
ELÇİLER NEDEN ÖLDÜRÜLÜYOR?
Uluslararası alanda ülkelerin temsilcisi olan elçiler, aynı zamanda kendi hükümetlerinin de uygulayıcısı olarak görev yaparlar.
Dünya diplomasi tarihini incelediğinizde, büyükelçiler üzerinden büyük senaryoların gündeme getirildiğini görürüz. Hatta daha ileri giderek, uluslararası devlet düzenini sarsacak bazı gelişmelerde kilit adam konumunda kullanıldıklarını görürüz.
Son dönemde iki büyük ülke elçilerinin hedef alınması ve düzenlenen komplolarla öldürülmesi konusu, bugünün koşullarında -yaşanmakta olan 3. Dünya Savaşı sürecinde- büyük anlam kazanmaktadır.
Bu süreçte önce Çin’in İsrail Büyükelçisi hedef alındı. Büyükelçi DuWei (58) Tel Aviv’in kuzeyinde bulunan Herzliya kentindeki rezidansında ölü bulundu.
Aradan 6 ay geçmeden şimdi de Almanya’nın Çin büyükelçisi ile ilgili bir komplonun başarıya ulaştığını görüyoruz. Görevine yaklaşık 2 hafta önce başlayan Almanya’nın Pekin Büyükelçisi Prof. Dr. Jan Hecker3 gün önce hayatını kaybetti.
Daha önce Başbakan Angela Merkel'in Dış Politika Danışmanı olarak çalışan Hecker, 54 yaşındaydı ve 24 Ağustos’ta Almanya'nın Pekin Büyükelçisi olarak göreve başlamıştı.
Peki bu olaylar bize neyi anlatıyor?
Son Amerikan genel seçimleri tamamlandıktan sonra, devir teslim işlemlerinin tamamlandığı 3 aylık zaman dilimi içerisinde , ABD Dışişleri Bakanı Pompei İsrail’e son bir gezi yaparak, İsrail’i Çin ile ilişkileri konusunda uyardı. İsrail’e Çin ile ilişkilerini kesmesi gerektiğini hatırlatarak bu doğrultuda ABD- İsrail ilişkilerinin gelişebileceğini İsrail tarafına hatırlattı. Ancak bu teklife İsrail’in tavrı olumlu olmadı. İsrail hükümeti, önümüzdeki dönemde Çin ile ilişkilerini geliştirmeye ağırlık vereceğini ABD Dışişleri Bakanı’na iletti.
İsrail’in bu olumsuz tavrı üzerine, Pompei ülkesine dönerken, 1 haftalık zaman diliminin son günlerde İsrail’de Çin elçisinin öldürüldüğü bilgisi dünya basınına yansıdı.
ABD yeniden süper güç konumuna soyunarak dış dünyaya açılırken, en yakın stratejik ortağı İsrail’in kendisine paralel bir görüş içerisinde olmasını arzu etmiş ama böyle bir teklife ‘hayır’ diyen İsrail’in bu olumsuz tavrı yüzünden, Çin elçisi İsrail’de ölü bulunmuştur.
Yaklaşık 6 aylık bir süre zarfında bu konu dünya basınına tam olarak yansıtılmamış, giderek artan kutuplaşmış siyasal çekişme sürecinde, İsrail eskisi gibi belirleyici olma özelliğini bu kez ABD üzerinden değil ama Çin üzerinden götürmeyi tercih ettiğini ortaya koymuştur.
Ayrıca bu olay gibi bir başka gelişme bu hafta içinde cereyan etmiştir. Ve Almanya’nın Çin Büyükelçisi tam da Merkel görevden ayrılırken Çin’de ölü bulunmuştur.
Son 1 yıl içinde Çin’in dünya siyasetinde ön plana geçmesi ve giderek artan ağırlığının , çeşitli ülkeler ve bölgeler üzerinden yaygınlık kazanması gibi konular, medya organlarında öne çıkarılırken ; iki büyük devletin büyükelçilerinin öldürülmesi olayının yeterince kamuoyuna yansıtılmaması ve bu nedenle halk kitlelerinin tırmanmakta olan savaş konjonktürünün hangi noktalarda geçeceğini fark edememiştir.
21.yy’da da benzer durumların öne çıkışı, .20. YY’daki gelişmelerden ders alınmadığını göstermektedir.
20. yy’daki gelişmeler, iki büyük dünya savaşı, bir büyük savaşı yaratan büyükelçiler canları pahasına bu süreci çok riskli görevler alarak yerine getirmektedir.
ABD’nin son Afganistan açılımı ile dünyaya yeni dönemin savaş süreci olacağını açıklaması, siyasal gelişmeleri sertleştirdiği gibi büyükelçi cinayetlerine de elverişli bir ortam yaratmıştır.
Dünya tarihini iyi bilenler, büyükelçilere ve diplomatlara yönelik saldırıların arkasında diğer rakip ülkeler olduğu da bilir. Zaman dilimi içerisinde yapılan hukuki araştırma ve değerlendirmelerde her olayın arkasında, bir başka devletin gizli servisinin olduğu ortaya çıkmıştır.
Son olarak yaşanan bu iki cinayette de benzeri gelişmeler söz konusudur. Özellikle her iki olayda da Çin’in taraf olarak görülmesi, Çin’in yeni konumunun dünya dengelerinde önemli değişikliklere neden olduğunu göstermektedir.
Eskiden bu gibi durumlarda Çin hiç gündeme gelmemişken, şimdi birbirini 6 ay arayla izleyen olayda iki büyükelçinin hedef alınması, Çin’nin Almanya büyükelçisinin hedef alınması, uluslararası arenada yeni bir durum ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.
Bu doğrultuda önümüzdeki dönemde benzeri diplomat cinayetleri ile karşı karşıya kalmamak için BM ve Güvenlik Konseyinin yeni önlemler alması kaçınılmaz gözükmektedir. Bugünkü BM’nin çalışmaları ve Güvenlik Konseyinin karar ve uygulamaları , diplomasi alanında yeterince güvenlik üretmemektedir. Dünya barışı için daha güçlendirilmiş bir BM ve Güvenlik Konseyi yapılanmasına önümüzdeki günlerde yönelmekte büyük fayda vardır.
Yeni bir dünya düzeni ve buna paralel bir uluslararası yapılanma gerçekleşene kadar, diplomatik alandaki görevlilerin güvenliği ile ilgili olarak bütün devletlerin kendi koşullarında özel önlemler alması gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten bugünün iktidarı da üç kıtanın merkezinden yeni açılımlara yönelirken, Almanya-İsrail-Çin üçgeninde kalan alandaki savaş girişimlerine izin vermeyecek düzeyde yeni açılımların bu doğrultuda gündeme getirilmesi kaçınılmazdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.