ERDOĞAN’IN GÖLGESİNDE… (2) TEMİZ ELLER!

TEMİZ ELLER; 1990'larda İtalya’ da siyasi yolsuzluklarla ilgili ulusal çapta yapılan bir yargı soruşturmasıydı.

Operasyon, " Birinci Cumhuriyet'in ''sona ermesine yol açtı ve birçok siyasi partinin ortadan kalkmasına neden oldu.

Bazı siyasetçiler ve işadamları, suçları ortaya çıktıktan sonra intihar ettiler.

Operasyondan sorumlu başlıca yetkili savcı Antonio Di Pietro idi.

Bazı hesaplarda, 5,000'e kadar kişi şüphe altına girdi. Bir noktada, İtalyan Parlemento'su üyelerinin yarısından fazlası hakkında iddianame düzenlendi.

Yolsuzluk suçlamalarından dolayı 400'den fazla şehir ve belediye meclisi feshedildi.

Büyük devlet sözleşmeleri için teklif veren İtalyan ve yabancı şirketler tarafından 1980'lerde yıllık olarak ödenen rüşvet tahmini tutarı 4 milyar dolara (6,5 trilyon lira) ulaştı.

Bu araştırmalarla ortaya çıkarılan yozlaşmış sistem genellikle Tangentopoli olarak anıldı. Terim, telafi demekti..

Her şeyden önemlisi ,  süper savcı Di Pietro'nun yaptığı 'Temiz Eller' operasyonu, 'gizli savaşın esrarengiz örgütü' gibi adlarla anılan Gladio'nun tasfiyesiyle sonuçlandı. İtalya soğuk savaş dönemi yapılanması Gladyo'yu bitirmişti.

Gladio' NATO'nun, özellikle CIA ve İngiliz gizli servisleri destekli 'stay behind' olarak bilinen büyük çaplı ve gizli bir operasyonun sadece İtalya ayağını ifade ediyordu. Soğuk Savaş döneminde (1947-1991) özellikle ABD ve İngiltere'nin askerî ve istihbarat birimlerinin kontrol ve öncülüğünde 'Geride dur/Gölgede kal' olarak çevirilebilecek 'stay behind' kavramıyla ifade edilen ve sivil unsurları da bünyesinde barındıran birimlerdi. 'Stay behind', aynı zamanda bu operasyonun genel adıydı.

Bunları neden mi yazıyorum?

Aslında 2002’de Ak Parti’nin iktidara gelirken vaat ettiği ‘Temiz Eller’ ya da ‘Bağırsak Temizliği’ ne bugün gelinen noktada , her zamankinden daha çok ihtiyaç var da ondan!!

Görünen o ki bugün kirlenen sadece Marmara Denizi değil!

Marmara Denizi’nin kirliliği, Ege ve Karadeniz’e yayılırken ; siyaset ve bürokrasideki kirlilik de her geçen gün bir bir açığa çıkıyor!

Sedat Peker’in videolarına her gün yenisi eklenip izlenme rekorları kırıyor!

İşin ilginç tarafı, 90’lı yıllarda Türkiye’deki gladyo ile mücadele eden ve haince susturulan Uğur Mumcu cinayeti ile açıklamalarına başlayan Sedat Peker, 9. videosunda bugünün medyasına da ışık(!) tutuyor.

Yıllar önce Ziraat Bankası’na en çok borcu olan Cavit Çağlar’ın bankalardan sorumlu bakan yapıldığı geçmişten gelen kötü örneklere;  bugün Ziraat Bankası’ndan fonlanan medya patronunun- Demirören’in-  borcunu bir lira ödemeden nasıl bağımsız(!) medya olduğunu da tanıklık ediyoruz! Gazeteciler ile ilgili iddialar da cabası!

Bir önceki yazımda da söylediğim gibi, tüm bunlar için hukuki bir süreç işletemez isek , devlet düzenini korumak sıkıntılı hal alabilir.

Zira bana göre,  Sedat Peker vakası bu konuda şu an için son nokta. Ve yeni Sedat Peker’lerin de yakın gelecekte ortaya çıkacağı gelen bilgiler arasında…

Zira zaten Serkan Kurtuluş’un açıklamaları ve açlık grevi ile başlayan bir başka süreç,  BM’nin dikkatini çekmek üzere çoktan devrede.

Bugün tek tesellimiz,  bu yazıyı yazmadan önce izlediğim ve her Pazar akşamı kaçırmamaya özen gösterdiğim TEŞKİLAT dizisi. Devlet kaybettiği Teşkilat’ı yeniden kazanmak durumunda olduğu bir dönemde,  devlet televizyonunda bu diziyi boşuna başlatmamıştır diye umut ediyorum.

Dediğim gibi bir an önce olmazsa olmazımız ‘temiz eller’i yapabilmemiz. Siyaset kurumu maalesef bunu kendi içinde yapamıyor. Savcılar da yapamaz ise maalesef ‘ara rejim ‘ planları yapanlar var. Ankara kulislerinde, TBMM’de 60 milletvekilinin partilerinden istifası ile Meclis aritmetiğinin değişimi de gündemde!

Görünen o ki bu yaz çok sıcak geçecek!

Elbette en sıcak gündem 14 Haziran’da NATO toplantısındaki  Biden ve Erdoğan görüşmesi...

Bana göre , Biden 14 Haziran’da özel görüşmeden kaçabilir…Erdoğan’a ayaküstü  ‘merhaba’  diyebilir.

O nedenle biz bazı görüşmeleri beklemeden;  kendimiz,  kendimiz için ihtiyaç olanı yapmalı ve gerekli yaralarımıza NEŞTER’i bir an önce kendimiz vurmalıyız!

Zira temiz elleri yapmak yeraltı dünyasının işi değildir. Kamu Hukukunun ilk dersinde ‘devlet’ten önce çetelerin olduğu öğretilir. Devleti inşaa edemez ve kamu hukukunu devlette oluşturamazsanız,  çeteler sizi yönetir ya da yönlendirir. Bu da günün sonunda sizi hesaplaşmaya götürür. Bugün özellikle dış dünya ve emperyalizmin hedefi iç savaş senaryoları ve kaos iken, biz kamu hukukunu inşaa ederek ayakta kalabiliriz.

Bu nedenledir ki, ‘ devlet ebed müddet’  ilkesinde yazımda konu ettiğim her şey ,bu çerçevede olur, yaşanır , biter,  kapanır, arşive girer. Sorumluları da devletin işleyişinden çekilir. Kimse devletin önünde duramaz. (Durulmaz!) Devlet adamı olmak tam da burada başlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.