Doğan Satmış
Gazetecilik hiç bu kadar ayağa düşmemişti
Gazetecilik dünyada bir kaç asırlık geçmişe sahip. Türkiye'de ise, maalesef bu geçmiş sadece bir asır.
Gerçi gazetelerin Türkiye'de yayın hayatına atılması 150 yılı aştı ama Abdülhamit gibi müstebit padişahlar yüzünden, o zaman çıkan gazetelere gazete demek zordu.
Gazeteler her gün, son anda sansür kurullarının istemediği haberlerin yerlerini boş bırakarak çıkıyordu.
Osmanlı alfabesinde 'Şevketlü Abdülhamit' ile 'Şu Kötü Abdülhamit' cümlelerinin yazılışı birbirine benzediği için gazetelerde "Güç sahibi Padişah" anlamına gelen 'Şevketlü Abdülhamit' yazmak bile yasaktı. Ancak Abdülhamit'in 33 yıllık 'İstibdat dönemi' yıkıldıktan sonra serbest gazetecilik başladı. Ama 1909'dan bu yana, gazetecilik hep kesintiye uğradı.
Menderes döneminde de gazeteciler hapislere atıldı, 12 Mart'ta da, 12 Eylül'de de. Şimdiki durum malum.
Ama Türkiye her dönemde, cesur ve dürüst gazetecilere sahip oldu. Ve 'Dürüst gazetecilik' uğruna hayatlarını ortaya koyan Türk gazeteciler gördük. İnternette bir tarayın, Türkiye'de 1900'lü yılların başından bu yana öldürülen 77 gazeteci var. Abdi İpekçi'ler, Çetin Emeç'ler, Uğur Mumcu'lar, Hrant Dink'ler bu isimlerden bazıları.
Şimdi görüyoruz ki, 'Cesur ve dürüst' gazetecilik tamamen bitmiş.
Aslında eskinin gazete, dergi, radyo ve televizyonuna karşın şimdi haberleri duyurmak için daha çok imkan var ama maalesef ortam bırakılmadığı için, binbir türlü sosyal medya platformuna rağmen kimse gazetecilik yapamıyor. Yapma fırsatı bulanlar da, 'ekmek parası' diyerek suya sabuna dokunmaktan, haklı olarak kaçınıyor.
İşte bu yüzden de 70 milyon kişi, Sedat Peker'in videolarını harıl harıl seyrediyor.
Serbest gazetecilik olmayınca en başta demokrasi zarar görür. Amerika'da geçmişinde başkan devirmek gibi şanlı bir gazetecilik başarısı bulunan en ünlü gazetelerden Washington Post'un logosunda aynen şöyle yazılı:
"Demokrasi karanlıkta ölür."
Yani serbest gazetecilik kalmayınca, demokrasi de kalmıyor.
Demokrasi olmayınca gazetecilik de ayağa düşüyor. Gazete köşelerinde 80 yaşını aşan bazı köşe yazarlarının, belli yerlere yaranmak için taklalar attığını görünce ben bir gazeteci olarak utanıyorum.
Her meslek için diploma gerekir ama gazetecilik için gerekmez ve aklı başında her gazeteci de bunun böyle olması gerektiğini savunur. Çünkü gazetecilik şeffaf iştir, herkes gazetecilik yapmalı ki, fırsat eşitliği olsun.
Yine de umudu kaybetmeyin.
Sosyal medya oldukça, iletişim olanakları her gün biraz daha geliştikçe, ne gazetecilik ölür, ne de gerçekler gizli kalır.
Ve gazeteciliği ayağa düşüren 'Şebek'ler de er ya da geç afişe olur.