Hangi İslam?/1

Hangi İslam?/1

Cüneyt Şaşmaz'ın yeni yazısı...

Başkent Ankara'da, Joseph Fouché ile John Edgar Hoover'ın hayaletleri neden dolaşıyor?!

Erdoğan Türkiyesi'nde "İslam"ın ve "İman"ın şartı kaç?!

"Yahudi Terörist" olur ama "İslamcı Terörist" olmaz; çünkü "İslam", Allah'ın Kainat'ı yönettiği sistemin adıdır!

İslam olmak?!
Ertuğrul Özkök'ün, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni iken cehaletini ortaya koyduğu "Yahudi terörist varsa, İslami terörist de vardır" argümanı bağlamında,

İslam'ın özüne dair birkaç satır yansıtayım...

...

İslam, diğer dinlerden farklı olarak, Allah’ın kainatı yönettiği sistemin adıdır.

Biz "nefs"li faniler de, Allah’ın izin verdiği ölçüde "İslam"ı yaşamaya çalışırız.

Özkök’ün bahsettiği İslam ise daha ziyade dünyevileşmiş, "Siyasal İslam"dır.
"Siyasal İslam"ın da Allah’ın son Peygamber Hz Muhammed aracılığı ile tüm kainata tebliğ ettiği İslam’la pek alakası yoktur.
"İslam" ile "Siyasal İslam" arasında bazı benzer noktalar olmakla birlikte, "gerçek İslam" çok farklıdır.
"Siyasal İslam" daha ziyade Museviliğe ve Hristiyanlığa benzer.
Eklektiktir.
Bu dinin içinde başka dinlerden de bazı alıntılar mevcuttur.
Dinler arasında köprü kurmaya çalışan "Diyalog"çuların çabaları da "Siyasal İslam" kapsamı altında değerlendirilmelidir.
Allah'ın, kainatı yönettiği İslam ise tüm nefslilerin öyle ya da böyle bir gün tanışacağı "sistem"in adıdır.
O İslam ile de ne "terörist" "köktendinci" ne de nefsin azdırdığı herhangi bir şey yan yana gelebilir.
Neden mi?!
Anlatayım:
1980’li yılların sonlarıydı sanırım...

İş dünyasının zirvelerinde yer alan, profesyonel yöneticilik alanında saygın bir isme sahip Ali Nail Kubalı şöyle demişti:

"İnan, gençliğim çok hareketli geçti.
Her şeyi değiştirebileceğini sanan gençlerdendik biz de!
Tabii, o sıralarda eylem yapmanın yanında çok da kitap okuduk.
Hemen her şeyi diyebilirim.
Sonra herkes kendi yolunda yürüdü ve hayatta da başarılı oldu.
Ama, şurasını itiraf etmeliyim ki, bugün 50'li yaşları geçtim, daha Kur-an’ı Kerim’i yeni okudum.
Aslında bunu çok önceden yapmalıydım.
Hatamı, şimdi yeni yeni anlıyorum!"

Pentagon çıkışlı, perde arkasında "Siyonist cunta"nın olduğu global medyada son yıllarda estirilmeye çalışılan "İslamcı teröristler" ya da "Radikal İslamcılar" veya "Fundamentalistler mi geliyor?" rüzgarının ardında da aynı çaba var:
İslam’ı kötülemek!
Nitekim...

"Fundamentalist", aslında biz Müslümanlar bu deyimi pek kullanmayız.
Anglo-Saksonlara ait bir terimdir bu!
Bir Protestan terimidir.

İncil’in harfiyen kabulünden yana olan, yorumu küfür sayanlar için kullanılmıştır.
Ki...
İslam, Arapça bir kelimedir.
İslam kelimesiyle "Selam", "Teslim" gibi kelimeler, Arapça dil yapısına göre, aynı kökten türemişlerdir.

"Selam", Arapça’da "barış" anlamına gelir.
İslam ise "teslim olan" demektir.
Dinimizde "Allah'a teslim olan" anlamında kullanılır.

Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri de, Ali Nail Kubalı’nın altını çizdiği gibi, ülkenin laik kökenli aydınlarının kendi din ve kültürlerinden bihaber oluşlarıdır.

Amerika'nın, Avrupa'nın yani Batı’nın aydınları "ateist" -Tanrı tanımaz- ve inançsız olsalar dahi Hristiyanlığı bilirler.
İncil’i ve Eski Ahit’i, yani Tevrat’ı okumuşlardır.
Kutsal kitaplar ve mensup bulundukları din, kültürleridir.
Ateistlik, onlar için bir tercihtir.

Bizde ise durum farklıdır!?

Aydınlarımız İslam’ı bilmiyor.
Kur’an-ı Kerim’in bir bölümünü bile okudukları şüpheli.
Laik devleti savunmak başka şey, inanç olarak "ateist"liği tercih etmek başka şeydir.

Yeri gelmişken şu hususun altını da çizmeliyim:
"Laiklik eşittir, ateistlik değildir!"
Onun için hangi inancı taşıyor olurlarsa olsun, aydınlarımızın en azından mensup oldukları kültür ailesini tanımak adına, bu konulara az da olsa kafalarını yorması gerekmez mi?!
Bizim entelektüellerin mensup olmak istedikleri Batılı kültür ailesinin yapısına gelince...
"Judeo-Chretien" yani "Yahudi-Hıristiyan" kültür ailesindendirler.

Yani, sanıldığı gibi "ateist" değil, belli bir dini temelin üstüne kurulu bir kültür ailesini temsil etmektedir.
Kendilerini "laik aydın" olarak nitelendirenlerin en büyük yanılgısı da burada yatmaktadır!
Hem bilmiyorlar, hem de bilmediklerini bilmiyorlar.
Bu bakımdan sık sık "ölüm korkusu" yaşadığını söyleyen Ertuğrul Özkök gibi "aydın"ların hızla, kendi yaşadıkları toplumun kültürel değerlerinin bir parçası olan bir unsuru, İslamiyet'in inananlara nasıl bir yaşam vaat ettiğini öğrenmeleri gerekmez mi?!
Sonra da, ister "ateist" olarak kalırlar, ister "Müslüman"lığı seçerler, isterlerse de Batılıların tercihi olan "Yahudi-Hristiyan" kültür ailesine geçerler?!

Yalnız, öncelikle Ali Nail Kubalı’nın yaptığı gibi okumaları, öğrenmeleri gerekiyor.

Öte yandan...

Anadolu'nun Sünni ve Alevi köylerinde, sosyal değişmeyi karşılaştıran, bu konuyla ilgili ciddi araştırmalar yapan Antropolog David Shankland da, yaptığı araştırmalar sonucunda, "Şeriat gelsin diyen tek bir köylüye rastlamadım" diyor.

"Laiklik, Türkiye'de tehlikede; şeriat getirecekler, radikaller geliyor" dedikodusunu çıkaranlar, bir bakıma cahilliklerini de sergilemiş olmuyorlar mı?!
Çünkü, şu anda, "laik"lik Türkiye’de değil, Avrupa’da tehdit altındadır!
"Hristiyan fundamentalizmi" egemendir Avrupa’ya.
Bu tartışmaları ortaya çıkaranların hem Türkiye'yi tanımadıkları hem de Batı’yı iyi takip etmedikleri ortaya çıkmaktadır.
"Kara Ses" Cemalettin Kaplan, Aczmendiler, Fethullah Gülen, Nakşibendi, Menzil, Hizbullah, vb bazı istihbarat servislerinin kullandığı dini birtakım kümelenmeler ile "İslam" kelimesini yan yana getirmek de mümkün değildir.
Bu arada, Saadet Partisi'nin bazı "Siyonist merkezlerde" özel olarak harmanlanmış uzantısı AKP’nin dünya görüşünü paylaşmadığımı da burada belirtmeliyim.
“Hristiyan”lık ve “Musevi”likten farklı olarak, dine dayalı partilerin hem Türkiye’ye faydası olmadığını hem de İslam’ın özüne ciddi zararı dokunduğu inancını taşıyorum…
İnsanlar okudukça, kafalarındaki soru işaretlerine cevap buldukça, bu tür dini hokkabazlığa dayalı siyasi oluşumların son bulacağına inanıyorum.
Onun için bir an önce Türkiye’nin önünü tıkayan ve çözüm üretemeyen bu sistemin değişmesi şart!
Özümüze dönmeli, yine eskiden olduğu gibi "kendimiz"e benzemeliyiz.
Yapı olarak, her inanca ve içinde şiddet barındırmayan her fikre saygılıyım.
Yalnız kabul edemeyeceğim tek şey "yobaz"lıktır!

Ne var ki bu kesimden insan, hem "laik"ler hem de "Siyasal İslamcı"lar içinde bir hayli sayıda var.
Maalesef ki, bu iki kesim, doğrunun sadece kendi tekellerinde olduğuna inandıkları için her geçen gün gerilim artmakta, gölge boksu devam etmektedir.
Bu yüzden de bir türlü özlenen "toplumsal barış" elde edilememektedir.

Türkiye bu sayede yıllardır, bu ülkeye operasyon yapan vasatın altındaki istihbaratçıların bir sopanın ucunda sallandırdıkları "zoka"ları istemese de yutmak zorunda bırakılmaktadır.

Türbandan tutun da imam hatiplere dek özenle tırmandırılan gerilimin ardında hep aynı adresler, hep aynı numaralar vardır.

Bu arada yeri gelmişken bir kez daha belirtmeliyim; "laiklik" bir din değildir.

"Siyasal İslam" da "İslam" değildir.

Bunun böyle bilinmesinde fayda var.

Türkiye'nin gerçek İslam’la buluşmasının vakti de gelmiştir.

Zaten, İslam’ı geçmişte özüne en yakın yaşayan topluluk da Türk’lerdi.

Bu anlamda Atatürk’ün ömrünün son altı yılını vakfettiği araştırmanın devamı sağlanarak, sosyal barışa katkı sağlanmalıdır.
Halkın barışık olduğu din ile şimdi de devlet barışmalıdır.
Bu satırlarda kayıtlı olan bilgilerle ikna olmayanlar için, ABD Kongresi’nde oturumların her defasında, İncil’den Tevrat’tan, Kur’an-ı Kerim’den ayetler okunarak açıldığını..

Demokrasinin beşiği İngiltere’de ise Avam Kamarası’nın her toplantısına "Tanrı’ya dua" ile başlanıldığına dikkat çekmek isterim.
ABD Başkanı, "Başkanlık" görevine başlamadan önce elini İncil'e basarak yemin eder.
Böyle bir uygulama Yunanistan’da da vardır.
Ve yine Amerika’da insanlar ister zanlı, ister tanık olsunlar mahkemede İncil'e el basarak yemin ederler.
İngiltere'de Kraliçe’nin ünvanı, aynı zamanda dinî koruyuculuktur.
Birçok ülkede bunlara benzer örnekler yaşanmaktadır.
Ya Türkiye’de?!
Yani "laik" sanılan ülkelerin manzara-i umumiyesinde bu "dinsel" ritüeller yatmaktadır.

(Devamı Yarın)

Cüneyt Şaşmaz

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler