Prof. Dr. Erkan SEVİNÇ
Hayat Eve Sığar
Aşıların ilk partisi geldi. Önce sağlık çalışanları aşılandı . Şimdi 65 yaş üstündekiler aşılanıyor. Ben de menşeine bakmaksızın aşı oldum. Hiçbir yan etkisi olmadı umarım güzelce antikorların oluşmuştur. İktidarla çoğu konuda aynı fikirde olmayan Türk Tabipler Birliği de aşı karşıtlığına karşı çıkıyor mutlaka aşı olmamız gerektiğini söylüyor.Burada sorun aşılama için yeterli tedariğin olup olamayacağı.
Sağlık Bakanlığı sadece Çin kökenli değil değişik aşılar için anlaşmalar yapıldığını nisan sonuna kadar toplumun %60 ını aşılamayı planladıklarını ifade ediyor. Zaten hızlı aşılamada dünyadaki ilk on ülke arasına girmiş durumdayız. Pandemi başlangıcından bu yana Türkiye – rakamlarda oynama dışında- başarılı bir grafik çiziyor. Hayat eve sığar/HES uygulaması bile takdire değer. Sağlık Bakanlığı tarafından hizmete sunulan Hayat Eve Sığar uygulaması mobil telefonlarda indirildi. Uygulama, COVID-19 salgınının kontrol altına alınması ve enfekte olan kişilerin takip edilmesi için geliştirildi. Hayat Eve Sığar mobil uygulamasıyla vatandaşlar, hem kendi sağlığını takip edebiliyorlar hem de çevresindeki risk durumunu anlık görebiliyorlar. Misal aşı olduktan sonra bana anında mesaj geldi ve tekrar aşının tarihini görebildim..
Tüm dünyada Covid-19 aşısıyla aşılananların sayısı 50 milyonu aştı. Mevcut aşıların hiçbiri ruhsatlı değil. Zira, ruhsatlandırmanın olabilmesi için faz 3 çalışması tamamlandıktan sonra izlem süresinin de bitmesi ve daha uzun onay sürecinin devreye girmesi gerekiyor. Ancak durum acil. Salgından çıkışın en güçlü anahtarı aşılanmak. Bu nedenle mevcut aşıların tümü Acil Kullanım Onayı (AKO)denilen, kuralları ve çerçevesi belirlenmiş süreçle uygulanmaya başlandı.
Aşılamayla hedef hastalığa yakalanmamak ve ilişkili ölümleri azaltmak olduğuna göre, insanlık için ortak iyinin hastalığın yayılımını ve ölümleri azaltmak olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Bu aşamada yetersiz miktarda olabilecek aşının adaletli paylaşımının sağlanması gerekiyor. Aşı ile oluşacak faydanın, kişilerin taşıdıkları risklerle orantılı olması önemli.
Prof. Dr. Gaye Usluer “ Pandeminin oluşturduğu korku ve çaresizlik hissi tüm insanlığın ortak duygusu ise, hiçbirimiz hepimizden daha önemli değiliz. Arzın az, talebin yoğun olduğu bu sürecin yönetiminde, dünyada ve ülkemizde en dezavantajlı gruplar dahil edilerek, risk belirteçlerine göre, riskler dahilinde fırsat eşitliğinin sağlandığı adaletli bir aşılama sürecini yönetebilmek sağlık otoritesine düşen büyük bir sorumluluk. Bu nedenle, süreçte olabilecek tüm ihlaller ve kuralsızlıkların birincil sorumlusu “Sağlık Bakanlığı” olacaktır. İnsan hayatının bu denli önemli olduğu salgın yönetimi ve aşılama süreci “araya giren bir kişiden bir şey olmaz” mantığıyla yönetilemez, yönetilmemeli. Sorun küresel, çözümü ise ortak iyi çerçevesinde küresel çözümlerle mümkün. Aşılar insanlığın ortak yararı için araçlar olduğuna göre, uygulama ‘Aşıda adalet’ sloganıyla herkes için ulaşılabilir eşit hak olmak zorundadır”diyor.
Tekrar iktidara dönersek. İslamcı yönetimlerin dünyaya kapalı olması beklenir ancak bizde öyle olmadı. Özal döneminde iletişimde ve yasakların kaldırılmasında adeta çağ atladık. Devam eden Erdoğan döneminde de dünyadaki teknolojilerle yarışıyoruz. Avrupa Birliği’ne girmek için mücadele veriyoruz.
Yiğidi öldürelim ama hakkını da verelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.