İhlas Finans'ın kurucusu eski AK Parti'li bakan Sözcü'ye konuştu: "Halktan toplanan paralar..."
İhlas Finans’ın kurucusu ve genel müdürü olan eski bakan Ali Coşkun, dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Ali Coşkun, binlerce İhlas mağdurunun parasının buharlaşma sürecini anlattı.
İhlas Finans’ın kurucusu ve genel müdürü olan eski bakan Ali Coşkun, dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
İhlas Finans’ın kuruluş aşamasına yönetici olarak tanıklık eden Sanayi ve Ticaret eski Bakanı Ali Coşkun, Sözcü’den Hande Zeyrek'e konuştu. Ali Coşkun binlerce İhlas mağdurunun parasının buharlaşma sürecini anlatırken, “Duyumuma göre paralar, kendilerine yakın İhlas çalışanlarının kurduğu şirketlere aktarılmış” dedi.
Binlerce kişiyi mağdur eden İhlas Finans'ın kuruluş sürecini ve paraların nasıl buhar olduğunu tüm gerçekliğiyle anlatan Ali Coşkun, mağdur İhlaszedeler için adalet istedi.
İşte Ali Coşkun'un anlattıkları:
AYRILDIKTAN 6 YIL SONRA
"Olay şöyle gelişti: 1994 yılında İhlas Finans'ın kurulma faaliyeti başladı. Ben 1994'te ara seçime girmiştim. Ara seçim Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. İhlas Finans 1995 yılı Nisan ayında işletmeye girdi. Ben o zaman kuruluşta, yönetimde bulundum. 28 Nisan 1995'te işletmeye giren İhlas Finans'tan 1995 yılının 24 Aralık ayında yapılan genel seçimlere katılarak ayrıldım. O dönemde herhangi bir kanuna aykırılığı yoktu. Zaten yeni kurulmuştu. Genel seçimlere katıldığım için ayrıldım. O sırada herhangi bir sıkıntı yoktu. Ama benim ayrılmamla o zaman genç yaştaki Mücahit Bey'i yönetime getirdiler. Onlar kendi kararları doğrultusunda hareket ettiler. Bakın 28 Nisan 1995'te işletmeye giriyor, 24 Aralık'ta ben ayrıldım. Ben ayrıldıktan sonra aradan yıllar geçti. 2001 yılında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, bunların usulsüz faaliyetlerini tespit ederek faaliyetlerini durdurma kararı verdi. Ben ayrıldıktan 6 sene sonra. 2002 yılının Kasım ayında biz iktidar olduk AKP olarak. O günkü mevzuata göre Finans kurumları TMSF'ye bağlı olmadan anonim şirket satışına göre denetlendiği için o zaman ki bakanlar tarafından denetleniyordu.
NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK
Ben 2002 yılında bakan olur olmaz müfettişleri görevlendirdim. İhlas Finans'ın faaliyetlerinde yüksek düzeyde tetkik kuruluna denetlettirdim ve mahkemeye verdik. Hisselerini borsaya açmışlardı. Ayrıca faaliyetleri için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'na ve Hazine'ye bildirdik. Faaliyetlerinin son bulması 2001 yılında CHP'li Maliye Bakanı'nın talebiyle oldu. BDDK görevlisi ve ben o zaman milletvekiliydim bakan değildim. Ama hemen 2 sene sonra bakan olunca teftiş kurulu görevlendirdim ve aylık denetimleri devam ettirerek Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Denetleme Düzenleme Kurulu ve Hazine ile irtibatlı olarak devam ettirdik. Sonucunu da raporlarla mahkemeye intikal ettirdik. Nitekim mahkeme de bunlar hakkında nitelikli dolandırıcılıktan hüküm giydirdi.
ŞENER DÖNEMİ
Bu arada TMSF Başkanı ile de bu raporlar üzerine görüştüm. Abdüllatif Şener o zaman ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısıydı. Ben Sanayi ve Ticaret Bakanıydım. O çalışmalar sırasında bizim müfettişlerin raporuna istinaden CHP'den Akif Hamzaçebi tarafından hatırlıyorum bir önerge verildi. O önerge Bütçe Komisyonu'nda bizim bilgimiz dışında reddedilmiş. Ama hükümet hassasiyet gösterdi orada Başbakan ‘Ne lazımsa yapalım' demişti ve gerekli çalışmaları Abdüllatif Şener başkanlığında beraber yürüttük. Tayyip Bey ile konuşmamızda da gerekli çalışmaların yapılması konusunda mutabık kaldık. Fakat aylar sonra Abdüllatif Şener'e yapılan bir telefonla, bu kanuna madde olarak ilave edilmesi önlenmiş. Ama Tayyip Bey'le ‘Bunu ertele' gibi bir görüşmem olmadı.
MAĞDUR OLDULAR
Bankalar Yasası'na bir madde konularak TMSF tarafında özel finans kurumlarının denetiminin yapılması veya buna benzer bir komisyon tarafından yapılması önerildiği halde gece yarısı Abdüllatif Bey'e (Şener) açılan bir telefon neticesinde yasadan bu madde çıkarılmış. Abdüllatif Şener de sizin gazeteye verdiği röportajda bunu açıklamıştı. Dolayısıyla tasfiye İhlas Yönetimi'nin yetkisinde ortada kaldı. Yıllar yılı mevduat sahipleri mağdur oldu.
KREDİ GİBİ NAKLEDİLMİŞ
Toplanan para nereye yatırıldı? Nasıl battı?
Bizim müfettiş raporlarına göre paraların nereye gittiğini maalesef tespit edememiştik. Ama mahkemeye intikal edince mahkemenin yetkisi dahiline girdi. Özel finans kurumlarında normal ticari banka gibi kredi talep eden şahsa nakit para ödenmez. Duyumumuza göre para kişiler kanalıyla kredi gibi nakledilmiş. İhlas Holding'de çalışan kendilerine yakın kişilerin kurduğu şirketlere aktarılmış.
Para kaçırılmış öyle mi?
Vallahi onu mahkeme tespit etti bilemiyorum.
Mağduriyetin giderilmesi için ne yapılması gerek?
İnsanlar yıllardır platform kurmuş. Haksızlıklar var. Heyetler halinde çırpınıyorlar. Adaletin tecelli etmesi ve mutlak surette halledilmesi gerek. Şimdi 5 Şubat'ta açılacak olan Meclis'e CHP'nin sunacağı bir kanun teklifi var. Bu teklif zaman aşımı süresi dolmadan kabul edilirse İhlaszedeler'in mağduriyeti bitecek. Bu işin halledilmesini temenni ediyorum…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.