Prof. Dr. Erkan SEVİNÇ
İLK GÖZ AĞRISI
Beni kalbimden vurmuştu yıllar önce. O gün bu gün seviyorum onu. O muhteşem sesiyle hala zirvede olduğunu görmek öyle mutlu ediyor ki. Şöyle filmi geriye saralım mı?
Ağustos 1971. Televizyon yok ülkemizde. Hafta Sonu Gazetesi’nde bir haber dikkatimi çekiyor. “Altın Ses” yarışmamızı 15 yaşında bir öğrenci, Nilüfer Yumlu kazandı diye. “Kim bu ya?” deyip haberin detayını okuyorum.
“Nilüfer’in klası tartışılmaz. Çok kuvvetli, çok kaliteli bir ses sahip olan Yumlu , L’arca di Noe’yi göz kamaştırıcı bir yorumla söyledi”
Bu haber bir süre sonra bana kaynak oluyor. Çünkü çalıştığım gazete, okurlarının oylarıyla onu yılın sanatçılarından biri seçti. Pop müzik alanında en iyi erkek şarkıcı Alpay, en iyi grup Üç Hürel ve en iyi kadın şarkıcı Nilüfer. Alpay’ı ve Hürel kardeşleri tanıyordum ama Nilüfer’e nasıl ulaşacaktım? Hemen aklıma Hafta Sonu Gazetesi geldi. Ev ve okul telefonunu verdiler. İtalyan Lisesi’nde okuyor o sıralar Nilüfer. Henüz 16 yaşındaki bu güçlü sese “yılın sanatçısı” seçildiği müjdesini veriyorum ve telefonun öbür ucunda donup kaldığını hissediyorum. Ödül töreni ve konseri için konuşuyoruz. Otel rezervasyonları ve uçak. Hayatta hiç uçağa binmediğini ancak otobüsle gelebileceğini söylüyor.
İzmir’e geldiğinde karşıladım, otele yerleştirdim. Akşam ödülünü aldı. İlk sahneye çıkışıdır sanatçının. Biyografilerinde 1973 yılında Zeki Müren’in assolistliğini yaptığı kadroda İzmir Fuarı’nda ilk kez sahneye çıktığı yazılır. Oysa ondan bir yıl kadar önce bizim ödül konserinde sahne almıştı. Yer yine İzmir ve bugün yine popüler olan Karaca Sineması’ydı.
Gazeteler onu “ürkek bakışlı altın ses” olarak yazıyorlardı. O gün de, bugün de öyle değil. Tuttuğunu koparan biri o. Güçlü bir insan. Acısını da, sevincini de kendince yaşayan bir kişi.
Nilüfer 1 Mayıs 1955 tarihinde İstanbul'un Cihangir semtinde doğdu ve orada büyüdü. Babası Cemil Bey'in üçüncü evliliği Lütfiye Hanım'dan tek kızı olup babasının önceki evliliklerinden Orhan, Tevfik ve Gülsevin adlı kardeşleri var.. 3 yaşında astıma yakalandı. Babasının piyano çalıp annesinin Türk sanat müziği şarkıları söylediği bir evde müzikle iç içe bir çocukluk geçirdi. 11 yaşındayken kaybettiği babasının getirdiği mikrofonlu teybe söyler ilk şarkısını... “Gül ağacı değilem, her gelene eğilem...”
Stüdyoda seslendirdiği ilk şarkı, üzerinde okul formasıyla okuduğu “Neden”dir. İlk plağı ise yılın sanatçısı seçtiğimiz sene piyasaya çıkan “Kalbim Bir Pusula”. Özgün yabancı versiyonundaki gibi “taka taka taka”diye başlayan bu parça ile tanınıp bir yıl sonra yaptığı “Dünya Dönüyor” ile zirveye kuruldu Nilüfer.
Nilüfer’in başarısında önemli müzik adamlarının yeri var. Kilometre taşlarının başında Nino Varon geliyor. Altın Ses’den birkaç ay sonra bir plakçıda Nino Varon’la karşılaşır. “Sen o yarışmadaki kız değil misin?” der Varon. Ve bir Yeşilçam sahnesi tekrarlanır: “Plak yapmak ister misin, al bu kartım...” Sonra Şanar Yurdatapan..Onno Tunç..Ve Kayahan.. 1986 yılında Antalya’da düzenlenen Uluslararası Akdeniz Şarkı Yarışması’nda “Geceler”ile birincilik alırken gözyaşlarımı tutamamıştım.
1978 de Grup Nazar’la Eurovision’da ülkemizi temsil etti. Parça “Sevince”. Derece alınmayınca hemen politik falan deniyordu o dönemlerde. Oysa şimdilerde yapılan “marketing” o sıralar var mıydı? Oyun kurallarına göre oynanıyor muydu?
14 Kasım 1997'de Türkiye'de ilk kez bir sanatçı UNICEF'in iyi niyet elçisi ve Türkiye temsilcisi seçildi. Nilüfer uzun yıllar bu görevini sürdürdü. 2004 yılında Odeon firmasıyla ülkemiz müzik piyasasında bir ilki gerçekleştirdi. Bazıları 45'liklerden albümlere girmemiş, bazıları 'demo' olarak raflara kaldırılmış şarkılar, LP'lerden disklere transfer edildi. Nilüfer rock müzisyenleri ve solistleriyle 12 Düet , 13 Düet albümlerini yaptı. “Kendine Bi' Şans Ver” sanatçının çıkardığı son EP albümü. Toplam 6 şarkıdan oluşan albümün ilk video klibi 13 Mayıs 2022'de yayınlandı.
Altın Plak ve Altın Kelebek gibi birçok ödül sahibi..
“Bir şarkı, bir türkü, bir ninni yeter ki bir müzik olsun” şarkı sözlerinden biri. İşte Nilüfer’in dünyası. Bugün dünyasında “Büyük Aşkım”dediği , evlatlık edindiği kızı Ayşe Nazlı da var. Kızı yurt dışında..Londra’da psikoloji tahsilinde. Nilüfer kedileri ve köpekleri ile Beykoz Acarkent’te 4 katlı havuzlu bir villada yaşıyor. Vakit buldukça müzik yanısıra resim yapıyor. Ressam Mahir Güven’in atölyesinde akademiye hazırlanan öğrencilerle birlikte resim dersleri almış. Nasıl bir Türkiye hayal ediyor acaba?
“Elbette, demokratik bir Türkiye, gerçek demokrasiye sahip bir Türkiye hayal ederim. İnsanların ötekileştirilmediği bir Türkiye.. Özgürlükçü bir Türkiye ve tabii tüm insanların refah içinde yaşayabilecekleri bir Türkiye... Bu ne yazık ki çok mümkün olamıyor... 13 yaşımdan beri böyle. Bir tarafta çok parası olan insanlar, diğer tarafta evine yiyecek ekmek götüremeyen insanlar var. Orta sınıfın yok olduğu bir Türkiye var şu an. Türkiye çok köklü ve altyapısı çok sağlam bir devlet. Mustafa Kemal Atatürk öyle bir Cumhuriyet kurmuş ki ne kadar sarsılırsa sarsılsın temeli çok sağlam. Türkiye’ye hiçbir zaman bir şey olmaz.”
Yaşamında evlenmeler, boşanmalar, birliktelikler o kadar çok ki. Ama sanatı hiç etkilenmemiş bu durumlardan. Arkadaşı ve basın danışmanı Bircan Silan’la birlikte yazdığı kitapta herşeyi açık açık anlattı. Güçlü yapısı var deyişime bir başka neden daha. “Ben bir maratoncuyum” diyor müzik kariyeri konusunda. Nilüfer gün geldi yeni yeni seslere de destek verdi.
Ticarete Şişli’deki Pilavcı Pasajı’nda bir bebe mağazasıyla atılmış ancak başı çok ağrımıştı. Son fotoğraflarına baktığımda 16 yaşındaki kızla 70 ine merdiven dayamış kadın arasında fizik olarak bir fark göremiyorum. Ses zaten müthiş.
Allahın sevgili kulu herhalde.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.