İranlı Aktivistlerden Biden'a İran'da Rejim Değişikliği Çağrısı
İranlı bir grup aktivist ABD Başkanı Joe Biden’dan, İran’da insan hakları ve seküler demokrasi ilkelerine saygı duyulmasını sağlamak için destek istedi.
İranlı bir grup aktivist ABD Başkanı Joe Biden’dan, İran’da insan hakları ve seküler demokrasi ilkelerine saygı duyulmasını sağlamak için destek istedi.
İran’da yaşayan ve hükümete muhalif 38 hak savunucusu Biden’a hitaben İngilizce olarak hazırladıkları mektubu Amerika’nın Sesi (VOA) ile paylaştı. 1 Şubat tarihli mektupta aktivistler Biden’ı başkanlık seçimlerindeki galibiyetinden dolayı tebrik etti, yeni yönetimin İran politikasında aktivistlerin gündemindeki hedeflerin de göz önünde bulundurulması çağrısında bulundu.
Hak savunucularının hedefleri arasında, “İran’daki şeriat düzeninin yerine, özgür ve adil bir referanduma dayanan ve şiddetten uzak bir süreç aracılığıyla laik demokratik sistemin getirilmesi, İran’ı yöneten din adamlarına karşı siyasi, diplomatik ve mali baskının azami düzeyde tutulması, İranlı yetkililere insan haklarına saygı duyarak tüm siyasi tutukluları serbest bırakmaları yönünde baskı uygulanması” yer alıyor.
Mektubun imzacılarından Zartosht Ahmadi Ragheb Pazartesi günü VOA Farsça Yayın Bölümü’ne ilettiği görüntülü mesajında, “Bu mektubu ABD Başkanı’na gönderdik çünkü Amerika demokratik ve güçlü bir ülke. İran da stratejik konumu, kaynakları ve tarihi açısından önemli bir ülke. Bu iki ülke arasında diyalog ve uzlaşma hem onlara hem de dünyaya yararlı olacaktır” şeklinde konuştu.
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan, VOA’in konuyla ilgili sorularına henüz yanıt gelmedi. Bakanlığın yeni yönetim altında, Sözcü Ned Price tarafından dün düzenlenen ilk basın toplantısında da İran’ın insan hakları karnesi ve İslamcı yönetim şekli gündeme gelmedi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de İran’la ilgili bu konuları 26 Ocak’ta göreve resmi olarak başlamasından bu yana değinmedi. Blinken, İran’da eşcinsellerin idamıyla ilgili olarak 19 Ocak tarihinde Senato’daki onay oturumunda yöneltilen soruya yanıtında ise İran’ın bu eylemlerini “korkunç” olarak nitelendirdi ve Amerika’nın bu konulara eğilebilmesi için öncelikle İran’ın nükleer silah geliştirme kapasitesine ulaşmasının önüne geçmeye odaklanması gerektiğini savundu.
Biden, 2020 yılının Eylül ayında, seçim kampanyası sırasında, CNN’de yaptığı açıklamalarda, İran rejimine seslenerek “insan hakları ihlallerinin sonlanması ve siyasi tutukluların serbest bırakılması” çağrısında bulunmuştu. Biden aynı mesajında ayrıca hükümet karşıtı güreşçi Navid Afkari’nin idamına ve insan hakları avukatı Nasrin Sotude’nin 2018 yılından bu yana cezaevinde tutulmasına da değindi.
İşkence yoluyla kendisini cinayet suçunu kabul etmeye zorladıklarını ileri süren Afkari’nin idam edildiği 12 Eylül günü Biden ayrıca Twitter üzerinden yayınladığı mesajında, İran hükümetinin bu eylemini “rezalet” bir durum olarak nitelendirdi. Biden 2017 yılında başkanlık yardımcılığı görevinin sonlanmasından bu yana, bu Tweet’inin dışında İran’ın insan hakları karnesiyle ilgili iki Tweet daha paylaşmıştı. Bunlardan biri 2019 yılının Kasım ayında paylaştığı, hükümet karşıtı gösterilerde protestoculara karşı kullanılan şiddeti eleştiren mesajıydı. Biden 2019 yılının Haziran ayında Twitter’dan paylaştığı diğer İran içerikli mesajında ise İran’ın “bölgede terör eylemlerini destekleyen ve insan haklarını ihlal eden kötü bir aktör” olduğunu ifade etti.
Biden karşısında seçimleri kaybeden eski Başkan Donald Trump dört yıllık başkanlık dönemi boyunca, İran yönetiminin insan hakları ihlallerini 27 kez açıkça eleştirdi. Trump’ın Twitter üzerinden paylaştığı bu 27 mesajın altısı Farsça’ydı.
Trump, İran’da idam cezasıyla karşı karşıya olanların ve hükümet karşıtı protestocuların haklarının korunması yönündeki çağrıları nedeniyle sürgündeki bazı muhalif aktivistlerden de övgü aldı. Diğer taraftan, İran’la anlaşma koşullarında insan haklarını dahil etmemesi nedeniyle Trump’ı eleştiren İranlı aktivistler de o dönem eleştirilerini dile getirdi.
Trump yönetimi ayrıca İran’a karşı “azami baskı” politikası güderek İran’ın nükleer silah geliştirme çabasında olduğu iddiasıyla yaptırımlar uyguladı. İran nükleer programının barışçı amaçlar için olduğunu savunmaya devam ediyor.
İranlı muhaliflerin Biden’e yönelttikleri çağrı mektubundaki ‘azami baskı’ ifadeleri de Trump yönetiminin 2018 yılında İran’ın nükleer programıyla ilgili uluslararası anlaşmadan ülkesini geri çekip, yaptırımlarla yürürlüğe koyduğu İran politikasını çağrıştırıyor. Trump, 2015 yılında imzalanan anlaşmanın İran’a karşı yeterince katı olmadığı görüşünü savunarak Amerika’yı anlaşmadan geri çekmişti.
Biden ise Amerika’yı yeniden anlaşmaya dahil ederek farklı bir yaklaşım izleme vaadinde bulundu. Biden ayrıca Tahran’daki yönetimin öncelikle anlaşmanın kurallarına uyma sözü vermesi halinde yaptırımları da gevşeteceğini söyledi. İran yönetimi ise Trump’ın anlaşmadan çekilip yaptırımları devreye sokmasının ardından 2019 yılından bu yana Amerika’ya karşı misillemelerini sürdürüyor ve ilk olarak Biden’ın yaptırımları kaldırmasını talep ediyor.
Dün düzenlenen basın toplantısında konuşan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Price, İran’ın anlaşmanın kurallarını daha fazla ihlal etmeyi planladığı yönündeki haberlerle ilgili endişelerini dile getirdi. İran’ın anlaşmaya uymaması, Amerika’da ve özellikle diğer batılı ülkelerde, nükleer silah üretebilme kapasitesine yaklaşması olarak değerlendiriliyor. Price, bununla ilgili olarak, “Bu, bir an önce üstesinden gelmemiz gereken bir sorun” ifadelerini kullandı.
Biden’a mektup yazanlar arasındaki 11 aktivist, 2019 yılında İran’ın dini lideri Ayatullah Ali Hamaney’e istifa mektubu yazan 28 aktivist arasındaydı. 2019 yılında yazılan mektupta İranlı aktivistler ayrıca şeriat yasaları yerine demokratik bir anayasa talep etmişti. O dönem bu mektubu imzalayanların çoğu tutuklandı.
Biden’a yazılan mektubun 38 imzacısından en az 21’i de barışçı protesto eylemleri sonucunda daha önce tutuklandı ya da hüküm giydi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.