Çidem Ayözger Ergüvenç

Çidem Ayözger Ergüvenç

  İŞKEMBE DÜŞÜNDÜ

Ne kadar da çalışkan bir organım ben. Sahibim içimi otlar, samanlar, mısır yaprakları, aklınıza ot cinsinden ne gelirse doldurur ben de hemen çalışmaya başlar onları öğütürüm. Sahibimin hazımsızlık çekmesine asla izin vermem; siz hiç soda içen bir koyun gördünüz mü? Hangi koyun ütüyü ısıtıp karnına masaj yapar? Ben böylesi durumlara asla izin vermemek için çok çalışırım. İçimdekiler tümüyle boşalınca sahibime acıktığını anlatmak için önce hafiften bir şarkı mırıldanırım; baktım oralı değil o zaman gümbür, gümbür bağırmaya başlarım. O zaman anlar, hemen yine beni doldurur. Aynı terane sürer durur.

Sahibimin ömrü doğal olarak biter, ben de onunla birlikte toprağa girince bir dahaki enkarnemde maymun gibi hareketli ya da papağan gibi ağzı dili olup derdini anlatabilen bir hayvanın içinde yaratılmayı düşleyerek derin uykuma dalarım diye hayal ediyordum ama nerde?

Günün birinde sahibimi aldılar, kafasını kestiler, yere düştü. Yetmedi, bedenini yardılar; benimle birlikte zavallının bütün organlarını dışarı çıkardılar; ciğerlerini, böbreklerini, dalağını ne varsa bağırsaklarına kadar her şeylerini dışarı taşıdılar. İlk kez gün ışığını görüyorum diye sevinirken sahibimin kafasını gördüm, düştüğü yerden gözlerini dikmiş bana bakıyordu. İlk kez resmen tanışmış olduk ama o bir tepki gösteremedi, hali mi kalmıştı zavallıcığın! Diğer koyunlara ders olsun, kafalarını kullanıp sahibimin kaderini paylaşmasınlar; hiç biri de “bana olmaz” diye düşünmesin. Silkelenip gözlerini bir adım öteye çevirsinler de başlarına geleceklerden kendilerini koruyabilsinler. Aslında koyunların başlına gelenler yalnızca başkalarının hatası da değil. Onlar koyun olmaya devam ettikleri sürece yaşadıklarını hak ediyor demektir.

Sahibimden ne çıktıysa, kafası dâhil hepimizi şöyle bir yıkadılar sonra çarşıya götürüp bir dükkâna teslim ettiler. Beni vitrindeki ipe astılar, aşağıya bir baktım bir sürü kafa, benim sahibim de aralarında, bakışlarından tanıdım! Derken kafalardan birini aldılar, dilini kopardılar. Eh! Yaşarken o dilini haklarını korumak için kullanmazsan böyle koparırlar işte. İnsanların dillerini haklarını koruduğu için susturuyorlar ya neyse, o da ayrı bir konu. Derken kafasını yarıp beynini çıkardılar, o kadar önemli değil, zaten yaşarken de onu pek kullanmazdı.

Bir hanım girdi dükkâna, bağırsak aldı. İnsanların yemediği.. (şey desem daha kibar olacak) kalmasın bunu da yesinler! Derken yanında beni de aldı. Ben ömrümde böyle yıkanmamıştım. Çitiledi, ovaladı, köpürttü sonra kaynar sularda haşladı. Pişirdikten sonra parçalara ayırdı. Güzel yerlerimi, daha az güzel olan parçalarımı falan çeşitli yemeklerde kullandı. Nohutla pişirdi örneğin. Sonra çorbamı yaptı, sirke ve sarımsakla yediler. Ben balık ya da bonfile veya pirzola gibi değilim sanırım. Onları pişirirler, öylece yeseler bile lezzet alırlar. Olsa, olsa birine limon öbürlerine hardal falan koyarlar. Beni yerken bin bir şey ekliyorlar güzel olmam için ama yine de inatla yiyorlar. Onlarda bu aç gözlülük varken birbirlerini bile yiyebilirler.

Arkadaşım ciğerle görüştük. Onu da bir adam almış. Lokantası varmış orada pişirecekmiş. Zavallıcık da benim dibi acılar çekmiş. Önce üstünden elbisesini çıkarmışlar. Öyle kalın bir şey olsa anlayacağım ama incecik bir zar… Sonra bir kısmını parçalamışlar kızgın tavada kızartmışlar. Diğer parçayı incecik kesip ciğer döner yapmışlar. O zavallıya da katkı ekliyorlarmış. Soğan ve maydanozlar servis yapmışlar. Benim kadar çok çeşidi olmasa da bir müşteri istedi diye soğan, patates, sivri biber falan koyup öyle pişirmişler.

Ona da, paça ve beyin dert yanmış. Paça dediğiniz bildiğiniz kötü ayak bir de baldır. İnsanlar çocukken tırnaklarını yerler de zavallı koyunların tırnaklarından ne isterler hiç aklım ermedi. Ama en büyük sömürü bir canlının beynini yemek. Politikacılar insanların beyinlerini zaten yeterince oyuyorlar, koyunlarınkini de rahat bıraksalar bari. Ama galiba insanlar kendilerine yapılanların acısını bizlerden çıkarıyorlar. Eh, bugün bize yarın onlara diyemeyeceğim, zira onların aralarında da sahiplerimiz gibi olanlar o kadar çok ki!

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum