Aşkım Tan
İzahtan Vareste
"Muz cumhuriyetine hoşg geldiniz” dedirtecek türden, bir hezeyan yaşamaktayız…
Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı’nda, Sosyal Hizmetler Ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Çocuk Evleri'nde kalan devlet korumasındaki çocuğu düşüncesizce ifşa ederek koltuğuna oturtmuştu.
Çocuğa Ramazan ayını bahane ederek çikolata ve/veya herhangi bir hediye vermemişti.
Şeker Bayramı boyunca verdiği sözü tutarak o çocuklara şeker götürmesini bütün Türkiye bekledi.
Ancak Sayın Bakan, zahmet edip çocukları ziyaret etmek yerine bayramda koruma altındaki çocuklara, Twitter hesabından bütün Türkiye’ye çizdiğini gösterdiği “ev kartpostalını” göndermekle yetindi.
Çocuklar bakan ablalarının neden olduğu bu travmayı henüz atlatamamışken, yaptığı yeni bir açıklama bu defa kadınların üzerinde travma etkisi yarattı!
Bakan Yanık, TBMM'de yapılan “kadına yönelik şiddetin sebeplerinin belirlenmesine” ilişkin araştırma komisyonunun toplantısına katıldı.
Korona virüs salgını sürecindeki kadına şiddet olaylarının artmasına ilişkin Sayın Bakan, “tolere edilebilir düzeyde bir artış” olduğu ifadesini kullanmakta sakınca görmedi.
Devamında ise: “Nisan’da ilk elde pandemiyle karşılaşmanın getirdiği bir şaşkınlık ve nasıl diyelim, belki hayata tutunma çabası, ‘Survive’ duygusu devam ederken sonrasında o stresin oluşturduğu ciddi bir yükselmeyi görüyoruz ve daha sonra tekrar Ocak 2020’de başladığı veya Şubat 2020’de pandemi öncesine doğru ilerlediğini görüyoruz.” gibi karmaşık bir cümle kurdu.
2020 yılı itibari ile 19 bin 582 kadının şiddete uğramasını “pandemi nedeni ile alışkanlıkların değişmesine” bağlayan bir “Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanı”mız olduğu sürece kadınlarımızın sırtı yere gelmeden direkt kara toprağa girecek gibi görünüyor!
Yani öldürülmediğimiz her güne şükredeceğiz.
Ancak 3. dünya ülkelerinde görülebilecek “erkeğin kadına uyguladığı şiddeti tolore eden” açıklamasını hukukçu bir kadın olan Aile Bakanı tarafından yapılması kabul edilemez bir durumdur.
Bu tam anlamı ile “bir kereden bir şey olmaz” zihniyetini destekleyen bir ifade biçimidir.
Bütün bunları göreve geldiği 21 Nisan’dan bugüne, sadece bir ayda gerçekleştirme başarısı(!) gösteren Sayın Bakan’a kocaman bir “Bravo!”
Söz “tolere” etmekten açılmışken, “Şahsım Hükümet”e hakaret suçundan yargılanan vatandaşlara da “survive duygusu” kapsamında tolerasyon gösterilebilir mi dersiniz?
Hatta pandemi sürecinde artan hırsızlıklar, 128 milyar Dolar da tolere edilsin…
Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, “kadına karşı şiddet, hiçbir gerekçe ile hoş görülemez, hoş gösterilemez” temel söyleminin olması gereken bir bakanlıktır.
Hiçbir canlıya karşı şiddet tolore edilemez; hiçbir canlı şiddet ve korku ile sindirilemez!
- Birinin ayak seslerinden korkmayı;
- Birinin eve geliş saatine kalan dakikaları saymayı;
- Birinin nefes alıp vermesinden öfkesini anlamayı;
- Birinin “acaba ne zaman” diye gözlerinin içine bakmayı;
- Birinin günlük hayat akışını sırf akşam evde takınacağı ruh halini tahmin etmek için an be an takipte kalmayı;
- “Bu defa geçen defa vurduğu yere yine vurmaması” için dua etmeyi;
- “Acaba sonunda benim de adımı tüm ülke öğrenir mi?” endişesi ile yaşamayı;
- “Çocuklarım ileride ona benzer mi?” ya da “bir gün benim ölümüme şahit olmak zorunda kalıp hayatlarının tramvasını yaşarlar mı?”
Korkularının tümünü ya da birkaçını, tolere hakkınızın olduğunu nerden çıkarıyorsunuz Sayın Bakan?
2 gün önce Altınova'da babası tarafından evde bıçaklanıp kolları kafası koparılan annesini, sabah o şekilde bulan işitme engelli kız çocuğuna da anlatabilir misiniz Sayın Bakan?
3 gün önce Kayseri'de bir erkek tarafından teklifi kabul edilmediği için öldürülen kadın öğretmen buna dahil edilebilir mi Sayın Bakan?
Çiçek gibi kadınları düşlerinden vuranların, bahçeleri bahar görmesin.
Aşkım TAN
23.05.2021 - Ankara
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.