Yazıyı kaleme aldığım Pazar gece yarısı,  Dolar 8 bin liraya, Euro 9 bin liraya dayanmıştı.

İstanbul’daki  Louis Vuitton Mağazası önünde Arap turistler ellerindeki Dolarlar ile ucuz marka alış veriş yarışına girip ekonomimize ‘yağmalama ‘ hareketi kazandırırken,  tanıdığım ve konuştuğum bir çok kişi evden çıkmadan haber kanallarından ayrılamıyordu...
 

Bu arada tam da Dolar kurunun patladığı gün,  bir önceki seçimde en çok oy aldığı illere ‘teşekkür tur’una çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ABD’ye meydan okurken; bugüne kadar ekonomide her konuda görüş bildiren danışman ve Ak Partililer ise yok hükmündelerdi.

Tam da Türkiye son 16 yılın en büyük krizini yaşarken İYİ Parti 2. Kongresini yaptı. Önce Partisine küsen sonra tekrar ikna edilen Meral Akşener yeniden Genel Başkan seçildi.

CHP ise günlerdir tartışılan Olağanüstü seçimli kongreyi gerekli imzaların toplanamaması üzerine yapmayacağını açıkladı ve kendisini kısmen yenileyerek krizi aşmaya çalıştı.

Bu arada son zamanlarda aşırı yağmur ise şehirlerimizi teslim alırken; daha bir önceki seçimde oya tahvil ettiğimiz imar barışının ne zaman karşımıza ‘afet’ olarak çıkacağını ise bilemiyoruz…

Öte yandan son olarak Erdoğan ile yaptığı görüşme sonrasında , ‘Cumhur ittifakı’ nın devam ettiğini söyleyen Devlet  Bahçeli ise , hafta sonu sessizliğini bozmadı.

Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanımız Berat Albayrak ise Dolardaki kur artışını, ‘saldırı’ olarak değerlendirdi. Elbette haklı. Yeni yüzyılın savaşları ekonomik. Bond çantalar ve kurlar üzerinden. Teşhis doğru ama Sayın bakandan beklenen reçete ve ilaç. O nedenle,  o görevde…

Öte yandan sosyal medya ve wathsap üzerinden üretilen yarı kara mizahlı karikatür, söylem ve tepki resimleri ise bu karmaşada  ve güzel ülkemdeki insanlar fakirleşirken bizi gülümseten tek unsur…

İnşaat firmaları (Külliye inşaatını yapan Rönesans Firması dahil) tüm işlerini durdururken, eczaneler göz damlası dahil dolara bağlı ilaçları hastalarına ne yazık ki satmıyor.

Yine bu satırları yazarken Cumhurbaşkanlığı ülkenin bir ekonomik savaş ile karşı karşıya olduğunu açıkladı.

Konunun muhatabı ABD’nin derin koridorlarında ise, Türkiye’nin NATO’dan çıkma ihtimali konuşuluyor. Bu çerçevede dış politikada makas değiştiren Türkiye’nin İran ve Rusya etkisiyle NATO’dan çıkarılmaya çalışıldığı ve Türkiye’ye tuzak kurulduğu ileri sürülürken; NATO kalkanı ve korumasından çıkan bir Türkiye’yi bölgede nelerin beklediğini de önümüzdeki günlerde birlikte göreceğiz.

Ben yazarken yoruldum. Eminim siz de okurken yorulacaksınız.  Ama size söyleyeceğim; mevcut devlet yapısı ve üniter durumu tehlikede olan bir ülkenin bugün yeniden Kurtuluş Savaşı için kolları sıvayacağı günlerden geçiyoruz. Savaş büyük olacak. Ve buna sebep olan sorumluları ‘devlet aklı’ not etmiş durumda. Tsunami gelirken,  kimleri sürükleyeceği belli. Yeni dönemde yeniden Cumhuriyet inşaa edilirken,  çürük elmalar da ayıklanacak.