Bestami Bozkurt
MAKULİYETİN TEAMÜLÜ-TÜRKİYE
İki keşiş, nehir boyunca giderken nehrin karşısına geçmek için yardım bekleyen bir kadına rastlamışlar. Kadın yüzme bilmiyormuş ve bu yüzden çok korkuyormuş.
Keşişlerden genç olanı kadına yardım edemeyeceklerini çünkü inançları gereği kadınlarla temas kurmalarının yasak olduğunu söylemiş. Fakat keşişlerden yaşlı olan genç kadına yardım edeceğini söylemiş ve kadını sırtına alarak nehrin diğer yanına geçirmiş.
Yaşlı keşiş dayanamayıp yaklaşık bir mil sonra sormuş:
– Neden hala söyleniyorsun, bir sıkıntın mı var?
Genç keşiş kızgın bir şekilde cevap vermiş:
– Biz keşişiz; bir kadını sırtında taşıyıp karşıya geçirmek şöyle dursun, kadınlara bakmamız bile yasak.
Nasıl böyle bir hareket yapabildin?
Diğer keşiş gülümseyerek cevap vermiş;
– Ben o genç kadını bir mil geride bıraktım. Sen neden hala taşıyorsun?
Sonuç: Hayat akarken her şeyi kendinize dert etmek size yük haline gelir. Geçmişte olan olaylar üzerine yoğunlaşmanın yükünüzü artırmaktan başka faydası olmaz. Yüzünüzü geçmişe dönmek yerine geleceğe bakın ve ilerleyin.
Zamanla kronikleşen bazı inançların kült haline gelmesi insani ve vicdani boyutların ıskalanmasına, bazı travmaların hortlamasına yol açabilir.
Tüm toplumların konvansiyonel skolastik davranışları bulunabilir. Aşamadığı, kıramadığı, kırmayı dahi düşünemediği durumlar söz konusu olabilir.
Avrupa ortaçağının yeknesaklığının tezahürü maatteessüf koca bir islam coğrafyasında yaşanıyor.
Birleşememiş, ortak noktalarda buluşamayan islam ülkeleri mezhepsel kavgalarla, farklı çıkar ilişkilerinin kompleks dengeleriyle yanyana görüntüyü hiçbir makuliyete indirgeyemiyor. Hiçbir neden hiçbir acı hiçbir gerekçe “elhamdülillah Müslümanız” diyen insanları bir araya getirme gücüne sahip değil.
Ortaçağ skolastik Avrupasında feodalitenin kalın ve yenilmesi güç çelik çekirdeğinin rönesans-reform hareketleriyle tabandan tavana demokrasi taleplerinin güç devşirmesine yol açmasıyla bir çağın kapanmasına yeni çağın başlamasına vesile oldu.
Yenilikçilik, ıslahat dalgalarının yerleşik inançları darmadağın etmesiyle pragmatik felsefenin ön alması sağlandı. Avrupa bu hareketlerle sanayide, bilimde rol kaptı ve İslamiyetin bayraktarlığını yapan Osmanlı kendi tekdüzeliğini ve çelik çekirdeğini kıramadı. Epeyce bir süre direndi sonra taklit etmeye çalıştı. Taklit etmek sizi öne geçirmez. Osmanlı bu dönüşümü sağlayamadığı için topraklarındaki milletler bölük parça, kompartımanlara ayrılarak paralize oldu, bununla da kalmadı hepsi birbirine bıçkınlaştı. Ortadoğu bu zaafından dolayı karanlık masaların mizanpajından kurtulamadı.
Osmanlı’nın tevarüs olarak bıraktığı topraklarda ülkemiz bu bağlamda cumhuriyet döneminden bu yana ortadoğuya göre daha fazla İslam’ı daha fazla makuliyeti temsil ediyor. 2003’te Irak’ta, 2010 sonrasında Suriye politikalarında makuliyet çizgisinden ayrılmayan Türkiye bugün Filistin-İsrail çatışmasında makuliyetin diplomatik teamüllerini yerine getiriyor.
Nedir makuliyetin teamülleri?
Keşişin inancına rağmen yüzme bilmeyen kadına yardım etmesidir. İnsani olanın niceliğidir, netameli de olsa. Tıpkı Suriyelilerin kapıların açılması ve ensar-muhacir ilişkisinde ülkemize misafir edilmesi gibi. Yaşanması muhtemel tüm handikapların varlığına rağmen Türkiye’nin makuliyetin teamüllerini yürütmesi her dönem Türk milletinin alicenaplığının ve centilmenliğinin vazgeçilmez düsturudur. Inşallah inancımız öyle olmakla birlikte tarihsel izdüşümleri ve tecrübeleri göz önüne aldığımızda Türkiye dünyanın kutup yıldızı olacaktır. Bunun olması kaçınılmaz çünkü makuliyetin teamülleri şimdiki ne Avrupa’da ne Amerika’da var. Yeni güç dengeleri bağlamında Amerika ve Avrupa’nın potansiyeli hızla erimekte. Teknolojide Asya’da ön alan Güney Kore, Malezya vs. örneğinde olduğu gibi yakın gelecekte başta Türkiye’nin, Afrika ülkelerinin, Çin’in yüksek potansiyelleriyle güç devşirerek ön alarak dominant hale gelmeleri sürpriz olmayacaktır.
Bazen yükselmek için dibe vurmak gerekir.
linkedin.com/in/bestamibozkurt
BESTAMİ BOZKURT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.