Çidem Ayözger Ergüvenç

Çidem Ayözger Ergüvenç

MİKROP-VİRÜS

Bilimsel tanımına göre mikrop teriminin içeriğinde mikroskobik virüs, bakteri de bulunuyor. Bütün virüsler mikrop ama bütün mikroplar virüs değilmiş. Mikroplar genellikle hastalıklara yol açsalar da yararlı mikroplar varmış. Bu yazımda mikrop türlerini sayıp anlatacak donanımım olmadığı gibi böyle bir niyetle de bu konuyu seçmedim. Ancak insanların yüzde doksanının çok sevmesi gereken iki bakteriye değinmekten kendimi alamamıyorum, Akkermansia ve Christensenellaceaea; bunlar bizleri kilo almaktan korurmuş, ben de yeni öğrendim. Akkermansia kırmızı üzümde de ürermiş. Bunların ikisi de obesitenin düşmanları olarak kabul ediliyor. Arzu ederseniz daha ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.

Ben burada mecazî anlamda kullanılan mikropluklardan söz etmek istiyorum. Özellikle çocukların sıklıkla yapmaktan hoşlandıkları şeyler bu kategoriye girebilir. Kız çocukların kendi kendine uslu uslu oynadıklarını varsayarsınız, bir bakalım ne yapıyor dediğinizde en değerli kremlerinizi bebeklerinin yüzlerine gözlerine sürüp, aklınca onları güzelleştirmeğe çalıştıklarını görür çıldırırsınız. Ya da en sevdiğiniz pabuçlarınız ayağında, yürümeğe çalışırken hem topuklarını büküyor hem de düşüp kafasını kırmak üzere. Bunlar onların yaptıkları mikropluklardan yalnızca ufak tefek örnekler. Erkek çocuklar da bu konuda geri kalmazlar; oğlum olduğu için bununla ilgili anılarımı sıralasam roman olur, o nedenle yalnızca bir, iki küçük örnek vermekle yetineceğim. Üç yaşlarında, birlikte manava gittik yuvarlak kavunları gördü, kaşla göz arasında boyuna göre küçük bir tanesini yakaladı, “bop bu bop!” (top demek istiyor) diyerek yere attı; kavun patladı. Bırakacak kimsem yok mecbur birlikte kuaföre gittik. Saçım yıkanırken görmüş etrafta kimse yokken suyu açıp hortumu eline almış etrafı suluyor. Çalışanlar fark edip musluğu kapattılar ama iş işten geçmişti.

Yetişkinler arasında ise sürekli içinde mikropla yaşayanlar vardır ve her fırsatta mikropluk yapar. Bunlar insanları kızdıracak şakalardan bir türlü vazgeçemez. Fitnelik yapmayı pek sever. Durup dururken arkadaşlarını birbirlerine düşürür.

Bir de kendileri zararlı mikrop gibi olan insanlar vardır. Huzursuzdur, herkese her olanakta çemkirir. Haksız olduğu yerde zeytinyağı gibi üste çıkar. Sahip olduğu gücün sonsuza dek süreceğini sanıp, yaptıklarının asla hesabını vermeyeceğini zanneder. Yalan dolan onlardadır. İnkâr onların silahıdır. İplikleri pazara çıktıkça saldırganlaşıp daha beter bataklığa gömülürler. Gün olur devran döner hesap verme günü gelince bakalım ne yapacaklardır.

Bir de biz sıradan insanların içine bazen virüs girer. Hiç akla uymayacak hatalar yaparız. Hiç yapmamamız hareketleri yapmamız için bizi kışkırtır.

Birkaç yıl önce yazlığımızda mutfak penceremizin jaluzisinde bir hata oluşmuş. Sabah fark ettim. Camın önündeki bulaşık makinesinin üstüne çıktım, onardım. İzleyen gün Ankara’ya döneceğiz, işlerim bitmiş, hemen denize girmek istiyorum ki öğleden sonra arkadaşlarımla kâğıt oynayabileyim. Vakit nakittir dedim ve virüsün kalleşliği yüzünden bulaşık makinesinin üstünden yerde duran terliğimin içine atlamaya çalıştım. Terlik giymekle vakit harcamamam lâzım! Olan oldu, ben düştüm iki kaburgam kırıldı.

Yaşlı başlı çok sevdiğim bir büyüğümüz akşamüstü evinde uslu uslu televizyon izlerken içine virüs giriyor. Evde yalnız. Bir üst kata çıkıp olmayacak bir şeye bakmak istiyor. Alaca karanlık ve üst kata iyice gece çökmüş; ışıkları yakmadan yukarıdaki bir odaya giriyor. Virüs bu, rahat durur mu öbür odaya da gitmeye yönlendiriyor kadıncağızı. O da eşiğe takılıp pat diye düşüyor. Omuz kırık, kalça kırık. Suçlu? İçimize olmayacak zamanda giren virüs!

Geçen gün, havalar soğudu diye bornozla denize gittim. Bornozları hep cüsseli insanlara göre yapıyorlar. Kendi bedenime göre alsam da hepsi üstümden dökülüyor, bacaklarıma dolanıyor. Ayağımda sabolar üstümde bornozum eve dönerken virüs yapacağını yaptı ve beni koşmam için kışkırttı. Tam evime varacağım düştüm. Bu virüsler bana sıklıkla musallat oluyorlar.

Buna içimize giren virüs mü, mikropluk etmek mi, şeytana uymak mı dersiniz bilemem. Ama iyi ki iki ayyaş çıkmış şeytana uymuş, mikropluk yapmış, içlerine virüs girmiş de dünyaya parmak ısırtacak bir başarı ile mazlum, yenik, umarsız bir ulustan bir yüce ülke yaratmış. Böylesi ayyaşları nasıl dört gözle bekliyorum bir bilseniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.