Nuray Başaran
Nato Genel Sektereri Savaş mı Getiriyor?
Haziran ayında göreve gelen yeni NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, ikinci resmi ziyaretini bugün Türkiye'ye gerçekleştiriyor.
Rutte, ilk ziyaretini sürpriz bir şekilde geçtiğimiz hafta ABD’nin yeni seçilen başkanı Trump ile yapmıştı…
NATO'dan Cumartesi günü yapılan açıklamada, Rutte ile Trump'ın, "ittifakın karşı karşıya olduğu küresel güvenlik sorunlarını" ele aldıkları belirtildi.
Ve,
NATO, iki liderin gülümseyerek el sıkışırken bir fotoğrafını paylaştı.
Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik kıtalararası balistik füze saldırısının hemen ardından gerçekleşen görüşmenin zamanlaması oldukça dikkat çekiciydi.
Görüşmenin gündeminde kuşkusuz , Ukrayna'nın geleceği ile artan Rusya, Çin ve Kuzey Kore tehdidi vardı.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, ABD başkanlık seçimlerinin hemen sonrası yaptığı açıklamada, artan Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore tehdidine karşı ortak mücadele konusunda Trump ile görüşmek istediğini zaten söylemişti.
Rutte, daha önce Kuzey Kore askerlerinin Rusya'daki varlığından duyduğu rahatsızlığı da dile getirmişti.
NATO Genel Sekreteri'ne göre, Kuzey Kore askerleri, modern teknoloji karşılığında Rusya için Ukrayna'ya karşı savaşıyor.
Rutte'ye göre Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore arasındaki işbirliği, sadece Avrupa için değil ABD için de tehdit oluşturuyor.
Mark Rutte, "Kuzey Kore, füzelerle ABD'ye hemen ulaşabilecek mesafede ve bu teknoloji Rusya'dan geliyor" görüşünü de dile getirmişti.
NATO liderinin Trump ile görüşmesinde, Rusya’nın nüfuz alanını genişletmesini önlemek amacıyla, Ukrayna'ya daha fazla destek sağlaması önerisinde bulunduğu belirtiliyor.
Bu arada Trump ile Rutte’nin geçmişte yakın bir diyaloğu olduğu biliniyor. Trump’ın NATO’yu sorgulayan tutumuna karşı Rutte’nin ittifakın önemini savunduğu ve diplomatik bir denge kurmayı başardığı belirtiliyor.
Kuşkusuz, Trump'ın yıllardır rahatsızlığını dile getirdiği, NATO'nun finansmanı konusunun da ele alındığı toplantıda; Rutte’nin Trump’ın seçimi kazanması sonrasındaki , "NATO aracılığında, güç yoluyla barışı ilerletmek için kendisiyle çalışmaktan mutluluk duyacağını" mesajı değerlendirilmiştir dersek, yanlış olmaz.
Rutte’nin Türkiye ziyareti ise; Türkiye’nin savunma sanayisi ile NATO arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve İsrail ile Hamas arasında devam eden gerginliğin Türkiye üzerindeki etkilerinin ele alınması gibi önemli gündem maddelerini içeriyor.
Ayrıca, Rutte’nin Türk Havacılık ve Uzay Sanayii gibi tesisleri ziyaret etmesi planlanıyor, bu da ziyaretin askeri ve teknolojik işbirliği odaklı olduğunu gösteriyor.
Rutte’nin Türkiye ziyaretinin Trump görüşmesi sonrasına denk gelmesi, NATO içindeki bir koordinasyonun veya bölgesel meselelerin ele alınması ihtimalini de elbette güçlendiriyor.
Ziyaret kapsamında Rutte, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile görüşmeler yapacak.
Programa bakınca ziyarettin; NATO ile Türkiye arasındaki ilişkileri güçlendirmek, bölgesel güvenlik konularında iş birliğini artırmak ve Türkiye’nin savunma sanayisindeki stratejik önemini değerlendirmek gibi konular öne çıkıyor. Ayrıca, bölgedeki güvenlik dinamikleri ve NATO’nun bu kapsamda Türkiye ile birlikte nasıl hareket edebileceği üzerine görüşmeler yapılması bekleniyor.
Elbette tam da bu noktada başta PKK, PYD, YPG gibi terör unsurlarının ve Türkiye’nin özellikle Ege ve Kıbrıs’ta karşı karşıya kaldığı tehditler de ziyaret sırasında gündeme gelebilecek diğer konular arasında demek yanlış olmaz.
Tam da ziyarete saatler kala, Putin’in başta İngiltere olmak üzere Avrupa’ya karşı yaptığı son açıklamalara bakınca ; bu ziyaretin bize ne getireceği noktası ise çok önemli hale geliyor.
Rutte’nin ziyareti bize, son zamanlarda herkesin konuştuğu 3. Dünya Savaşı’nı mı getirecek? Yoksa gerçekten NATO gücüyle bir barışı mı?
Trump’ın sessizliği ne anlama geliyor?
Bu soruların yanıtlarını önümüzdeki günlerde aramaya devam edeceğiz.
NATO’NUN RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI’NDAKİ ROLÜ
Bilinen gerçeklerden devam edersek;
Rusya-Ukrayna savaşında NATO’nun bugüne kadarki rolü, doğrudan bir askerî müdahale olmadan Ukrayna’yı desteklemek, ittifak üyelerini korumak ve bölgesel güvenliği sağlamak üzerine odaklanmıştır.
Bunların başında da Ukrayna’ya destek sağlanması olduğu açık. Ve üç ana başlıkta toplanabilir:
1.Askerî Yardım: NATO, doğrudan Ukrayna’ya askerî yardım sağlamasa da, üye ülkeler üzerinden Ukrayna’ya silah, mühimmat ve eğitim desteği verilmesini teşvik etmiştir. Bu yardımlar arasında tanksavar sistemleri, hava savunma ekipmanları, insansız hava araçları ve mühimmat gibi kritik malzemeler bulunmaktadır.
2. Lojistik ve İstihbarat Desteği: NATO ülkeleri, Ukrayna’ya gerçek zamanlı istihbarat ve lojistik destek sağlayarak savaş alanında stratejik avantaj kazanmasına yardımcı olmaktadır.
3. Ekipman ve Eğitim: NATO ülkeleri, Ukrayna askerlerini modern silah sistemlerini kullanma konusunda eğitmiş ve altyapı desteği sunmuştur.
NATO ayrıca, Ukrayna –Rusya savaşı karşısında stratejik olarak Doğu Kanadını Güçlendirme yönünde adımlar atmıştır.
Bu çerçevede NATO, Rusya’nın tehdit oluşturabileceği Doğu Avrupa ülkelerinde (Polonya, Baltık ülkeleri gibi) askerî varlığını artırmış. Bu kapsamda, daha fazla asker, tank ve hava savunma sistemi bölgeye konuşlandırılmıştır.
Baltık ve Karadeniz bölgelerinde daha sık tatbikatlar düzenlenmiş, ittifak üyelerinin savunma kapasiteleri güçlendirilmiştir.
NATO , bu noktada diplomatik ve ekonomik destekleri de devreye sokarak, uluslararası alanda Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne olan desteğini defalarca dile getirmiştir. İttifak, Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımların uygulanmasında ve uluslararası baskının artırılmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Buna karşın bugüne kadar Rusya ile doğrudan çatışmadan da kaçınmış durumda olan NATO, Ukrayna’ya verdiği desteği artırırken, Rusya ile doğrudan bir askerî çatışmayı önlemek için dikkatli davranmaktadır.
Ukrayna NATO üyesi olmadığı için, ittifakın kolektif savunma maddesi (Madde 5) devreye girmemiştir. Ancak NATO, Rusya’nın sınırlarını aşarak ittifak üyelerine saldırması durumunda güçlü bir yanıt vereceğini açıkça belirtmiştir.
NATO’nun Ukrayna’ya verdiği destek, yalnızca Ukrayna’yı korumak değil, aynı zamanda Rusya’ya caydırıcı bir mesaj göndermek anlamını taşımaktadır. Bu durum, NATO’nun uluslararası güvenlik düzenindeki rolünü yeniden güçlendirmiştir.
Bu bağlamda, NATO savaşın dolaylı bir aktörü olarak Ukrayna’ya destek sağlarken, aynı zamanda Avrupa’daki güvenlik ve istikrarı koruma misyonunu sürdürmektedir.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin Türkiye ziyareti, Donald Trump ile yaptığı görüşmenin hemen ardından gerçekleşmesi de bu nedenlerle dikkat çekicidir
Ancak bu durumun tesadüf mü yoksa planlı bir zamanlama mı olduğu konusunda, görüşmeler sonrasında daha fazla ipucu elde edebileceğiz. Bakalım RUTTE’nin heybesinden ne çıkacak?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.