Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

ÖZLEM ZENGİN’İN HADDEDEN GEÇMİŞ NEZÂKETİ(!)

Son günlerde AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, kendinden çokça bahsettiriyor. Kontrol edilemeyen bir üslûbu var. Zerâfetten, nezâketten, letâfetten uzak. Başlıkta Nedîm’in bir gazelinden alıntı yaptım. Bu ifâdeyi, Özlem Zengin için ünlemsiz kullanmayı o kadar isterdim ki.

Özlem Zengin, gündemden düşmek mi istemiyor yoksa olaylar böyle mi gelişiyor bilemem. Belki de seçim öncesinde CHP’yi zıplatmak için tâlimât alıyor. Bir CHP’li vekil, Zengin’in üzerine yürüse ve başörtüsüne hakâret etse tadından yenmez. İstanbul’u altın tepsi de AK Parti’ye vermiş olurlar. Zengin’in TBMM’ndeki eylemlerini (O böyle tanımlıyor) seyrederken dehşete düştüm. İktidar partisi adına utandım.

Yok yok, Saadet Partisi Milletvekili rahmetli Hasan Bitmez’e itiraz ettiği üslûbundan veya CHP milletvekili Gizem Özcan’ı konuşturmamak için yaptıklarından utanmadım. Bu Meclis neler gördü. Bunlar çoook sıradan şeyler. Zengin’i kınayan CHP’liler, bir zahmet kendi arşivlerine baksınlar.

Beni şaşırtan ve utandıran, Zengin’in, grup başkan vekili olduğu partinin vekillerine davranış biçimi. Bütçe tartışmaları sırasında hızını alamayan Zengin, öyle bir şey yaptı ki, “Ne hâle geldik böyle?” diye söylendim. Eminim, AK Parti’deki sağduyulu insanlar da bu durumdan rahatsızdır.

Geçenlerde Millî Eğitim müfredâtına “görgü kuralları” dersi konulacağını duyunca bir öğretmen arkadaşımı aradım. Çok işe yarayacağını düşünmese de “olsun, iyi olur” dedi ve başından geçen bir hâdiseyi anlattı. İdârede bir işini hâllederken meslektaşı olan beyi bekletmek zorunda kalmış. İşi bitince, “Hocam çok özür dilerim. İstemeden oldu.” diye açıklama yapmış. Karşısındaki adam, başörtülü bir öğretmenin böyle nâzik olabileceğine şaşırdığını ifâde etmiş. Bunu anlatan arkadaşım, yukarıdaki soruyu sordu: “Ne hâle geldik böyle? Biz kibardık, mütevâzıydık.”

Lütfen konuyla ilgili videoyu açıp Özlem Zengin’in AK Partili vekilleri salondan çıkarış biçimine bakın. Bir kadının sırf bu hareketini gösterip ne yaptığını sorsalar, “Tavukları kümese sokuyor veya bostana giren danaları kovuyor.” derim. O kadar kötü bir manzara!

AK Partili vekillerin şaşkınlığı da dikkatimi çekti. Çıkmak istemeyenler vardı. Hattâ yerinden kalkmayanlar oldu. Ama Özlem Hanım öylesine sertti ki “dışarı dışarı!” diye iki kolunu sallayarak verdiği emir karşısında tutunamadılar. Tıpış tıpış dışarı çıktılar. Sonra geriye döndüler ve kürsü işgal etmeye kalktılar.

“Mâdem böyle yapacaktınız niye çıktınız?” demezler mi adama?

Muhtemelen dışarı çıktıklarında yukarıdan tâlimât geldi. “Dönün!” dendi. Yaramaz öğrencileri sınıftan kovalayıp teneffüse çıkaran öfkeli öğretmen, önlerine düşüp geriye sınıfa getirdi.

Bir yazımda “28 Şubatçılara direnen o kız nerede?” diye sormuş ve nerede olduğuna muhtelif örnekler vermiştim. Biri şöyleydi:

“O kız, hukukçu oldu; TBMM’ye girdi, hukuku unuttu.”

Az demişim. O kız, kendini unuttu. Siyâsî hırsında boğuluyor. Bakan olamamanın gerginliği, çileden çıkarıyor. Evet, eylem insanı olmakla övünen Özlem Hanım’ın, seçim çalışmaları sırasında birlikte türkü söylediği CHP’li vekillere karşı niye bu kadar sert olduğunu, bakan olamamasına bağlıyorum. Bütün bu hareketler, karar vericiye mesaj.
“Bizim hayâtımız eylem” diye gururlanan Özlem Zengin’in, bu târihî ”Meclis’ten vekil kovalama” eylemini tvitter hesâbına koymaması dikkatimi çekti. Demek ki takdir edilmedi.
Eylemci Özlem Hanım’a buradan seslenmek istiyorum.

Muhâfazakâr mahallenin erkekleri, karşı mahalleye eylem yaptığınız zaman sizi bağrına basar. Eylemci rûhunuz mahallenizin erkeklerine emredici olursa, haddeden geçen nezâketiniz(!)tahammül mülkünü yıkar geçerse CHP’yi mumla ararsınız. En eylemci başörtülü kadın, Şûle Yüksel’di. Karşı mahalle bitiremedi; kendi mahallesinde bitti.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum