Perşembenin Gelişi...
Elveda Tanık'ın yeni yazısı...
Seçim tarihi yaklaştıkça, her konuda ahkâm kesen bazı satılık kalemşorların ve borazanların canhıraş bir şekilde kendilerine tahsis edilmiş olan köşelerde, ekranlarda, yazarak, çizerek, konuşarak seçimle ilgili tecrübelerini, öngörülerini, ittifakları ve kazanmasını istedikleri adayların savunuculuğunu gündemden düşürmüyorlar…
Oysa, deprem ve sel gibi felaketlerle,, binaların yıkıldığı, insanın, hayvanların öldüğü, çocukların kaybolduğu, barınma ve yiyecek sorunlarını yaşandığı bir ülkenin gündemi seçim mi olmalıdır? Art arda yaşanan bu felaketlerin yaraları hızla sarılması gerekirken, liyakatsiz bazı görevlilerin beceriksizliğiyle felaket mağduru insanların birçoğuna daha ulaşamadıkları gün gibi ortada iken… Birçok felaketzede iftar sofrası kuramazken, seçime girecek bazı liderlerin deprem bölgelerine giderek iftar sofrası görüntülerinin, insanların gözüne sokarcasına evirip çevirip vermeleri, insanların oyunu almak için yapmaktan başka bir şey değildir…
Medya’nın görevi bu tür haberleri vermekten ziyade, seçime girecek siyasi parti liderlerinin eşit şartları, eşit imkânları, seçim güvenliği, seçmen güvenliği sandık güvenliği ile seçime girme yeterliliği almış bazı liderlerin TBMM’nde grubu olmadığı dolayısıyla 100 bin imza toplamasının dayatılarak seçime girmelerinin engellenmesinin demokrasiye aykırı olduğunu dile getirmeleri gerekir. Gücü elinde bulunduran liderlerin, iktidarlarını korumak için seçime girmelerini zorlaştıracak kurallarıyla rakip gördükleri liderlerin önünü kesilmektedir. .
Bu dayatmalar dile getirilmeyince, çözülmeyince seçimi kazanmak için fazla bir çabaya ihtiyaç yoktur. Yeni liderlerin seçime girmeleri için dayatılan şartlar dolayısıyla bu millet devamlı kazanan ve kazanmak yerine muhalefette kalmak isteyen liderler arasında seçim yapmaya mecbur bırakılmıştır.
Hal böyle olunca, 20 yıldır sürekli seçim kazanan bir iktidar ile bu sefer kesin kazanacağım, kazanamazsam istifa edeceğim diyerek halka umut veren, seçimi kaybettiğinde de istifa etmek yerine birkaç gün sonra hiçbir şey olmamış gibi ortaya çıkan muhalefettin varlığıyla perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. İftar sofralarıyla falan seçim kazanılmaz. Altı değil yirmi lider bir araya gelse sonuç değişmeyecek…
14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisini aday gösteren ana muhalefet partisinin lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na, daha önceki seçimlerde aday olmak yerine Ekmeleddin İhsanoğlu ile Muharrem İnce’yi neden aday göstermiştin diye sormak gerekir. Aslında o zaman aday olmuş olsaydı belki seçilebilirdi. İnsanlar bunu sorgulamayacak mı? Şimdi ne değişti de kendisini aday gösterdi… Amaç kazanmak olmalı, bu millet tekrar tekrar hayal kırıklığı yaşamamalı…
Daha önce seçimi kaybedip, seçmenlere açıklamak yerine bir televizyon sunucusuna canlı yayında mesajla duyurmayı tercih eden, birkaç gün ortalıklarda görünmeyen İnce’nin, Memleket Partisini kurarak yeniden Cumhurbaşkanı olacağım diye kendisini aday göstermesiyle seçimi kazanır mı? Halkın güveni varsa bekleyip göreceğiz.
Bu seçimlerde adaylar hep aynı farklı bir oyuncu var mı? Sinan Oğan dışında farklı oyuncu yok. Hep birlikte seçimi kazanacağız diye birçok kişiye umut olduğu düşünülen altılı masa karşısında Oğan’ın da kazanma şansı olur mu bilinmez ama kesinlikle İnce’den daha fazla oy alabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.