Prof. Dr. Seyithan Deliduman

Prof. Dr. Seyithan Deliduman

Rusya-Ukrayna Savaşı Nasıl Başladı?

Rusya – Ukrayna savaşının geldiği aşamada sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek ve daha önemlisi de savaşın seyri ve sonuçları hakkında sağlıklı öngörülerde bulunabilmek için, savaşın soğukluğunu daha da hissettiren bugün (ki) yazımızda Rusya – Ukrayna savaşı niye ve nasıl başladı konusunu ele aldık.

Rusya – Ukrayna savaşının Sebepleri Nelerdir?

Öncelikle biraz geçmişe gitmemiz gerekiyor.

Ukrayna’da 2013 yılında “Yevromeydan protestoları” baş gösterince, Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in devrilmesi ile bütün dengeler değişti.

Ukrayna’da yaşanan bu olaylar Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bütün dengelerini değiştirdi.

Rusya Devlet Başkanı Putin Ukrayna’nın devrik Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’i meşru Cumhurbaşkanı olarak gördü ve Ukraynaki durumu darbe olarak nitelendirdi.

Yevromeydan Protestoları sonrasın Ukrayna’da Petro Poroşenko Cumhurbaşkanı oldu. Ancak Rusya’nın boyunduruğunda olan Kırım halkı Petro Poroşenko’nun yönetimini tanımadı.

Ukrayna’da sular durulmadan devam etti ve 18 Mart 2014 tarihinde Ukrayna’dan ayrılmak isteyen Kırım bir referandum düzenlendi.

Kırım bu referandum ile birlikte yavaş yavaş ayaklanmalara ve silahlanmaya başladı, ardından Rusya’ya bağlandığını duyuran Kırım diğer bölge halklarını da etkilemeye başladı.

Bunun ardından Odessa, Herson, Lugansk, Nikolayev, Harkov ve Donetsk gibi doğu sınırında bulunan bölgeler Kırım’ın bu hareketini izledi.

Rusya’nın da destek verdiği Kırım halkından sonra Donetsk ve Lugansk’ta bir anda çatışmalar boy göstermeye başladı. Uzun süren çatışmaların ardından iki ayrı De facto (fiili) devlet kuruldu. Bunlar Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti olarak adlandırıldı.

Ukrayna’nın Donbass bölgesindeki çatışmalar durulmayınca AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) devreye girdi.

Rusya, Ukrayna, Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti’nden temsilcilerin katılımı ile 5 Eylül 2014 tarihinde Belarus’un Minsk kentinde şu anda adından sıkça bahsettiğimiz Minsk Protokolü imzalandı.

Ancak Minsk protokolü sadece geçici bir ateşkes uygulaması haline geldi. Karışıklık bir türlü durdurulamadı ve 12 Şubat 2015 tarihinde Minsk II adı verilen yeni bir tedbir paketi devreye girdi.

İmzalanan Minsk II’de çatışmaları durduramadı.

Minsk protokolü sadece geçici olarak çözüm üretmiş ve zaman zaman gerilimin azalmasına yarayan bir anlaşma olmuştur.

9 Aralık 2019 tarihinde Fransa Paris’te Normandiya Dörtlüsü Liderler Zirvesi yapıldı. Rusya, Ukrayna, Almanya ve Fransa devlet başkanlarının katılımı ile gerçekleşen zirvede tam ateşkes ve Minsk Protokolü konuşuldu.

Ancak Fransa Paris’te yapılan Normandiya Dörtlüsü Liderler Zirvesi’de pek işe yaramadı ve çatışmalar daha da alevlendi. 27 Temmuz 2020 tarihinde AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı), Rusya ve Ukrayna ile bir toplantı yaptı ve krizin çözümü için ateşkes kararı aldı. Uzun bir süre bu ateşkes devam etti tabi ki bu arada Donbass gibi bölgelerde ufak çaplı sürtüşmeler yaşandı ancak çok ileriye gitmedi.

2021 Yılına gelindiğinde Rusya bir anda büyük ve beklenmedik bir karar alarak askeri tatbikat bahaneleri ile Ukrayna sınırına ve Kırım’a 28 tabur birlik gönderdiğini duyurdu.

Ukrayna Genel Kurmay Başkanı Ruslan Homçak 30 Mart 2021 tarihinde Ukrayna Parlamentosunda, Rusya’nın sınırlarımıza asker göndermesi Ukrayna’nın güvenliğini tehdit etmektedir açıklamasında bulundu.

Ukrayna’nın açıklamalarının ardından Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise "Rusya kendi toprakları içerisinde silahlı kuvvetlerini kendi takdirine bağlı hareket ettiriyor. Bu hiç kimseyi rahatsız etmemeli ve bu hiç kimse için tehdit içermiyor." ifadelerini kullandı.

Her iki ülkenin yapmış olduğu bu açıklamalar neticesinde Rusya Federasyonu ve Ukrayna Devleti Donbass ve çevrelerine askeri sevkiyatı ve silahlanmayı artırdı. Bunların yanı sıra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in en yakın dostu Viktor Medvedçuk’un kontrol ettiği iddia edilen 3 kanal Rusya tarafından finansa edildiği gerekçesi ile kapatıldı.

Ukrayna tarafından Putin’in yakın dostu Medvedçuk’a yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Diğer taraftan Ukrayna’nın Kırım’ı tekrar kendine bağlama isteği ve bu konuda yapmış olduğu çalışmalar kamuoyu tarafından duyuldu.

Yaşanan tüm bu gelişmeler mevcut gerginliği daha da artırdı.

2022 yılına girildiğinde, Rus ordusu adeta Ukrayna sınırına yeni bir üs kurdu. Rusya yanlısı ayrılıkçıların 26 Mart 2021 tarihinde 4 yaralı Ukrayna askerinin öldürülmesi ile kriz daha da büyüdü.

Ukrayna’nın bu zaman içerisinde askeri anlamda güçlendiğini gören Rusya bir de Ukrayna’nın Nato ve AB üyeliklerinin olabileceği endişesi ile bir anda gerginlik hız kazandı.

Rusya’nın Nato ve AB ülkeleri ile arasındaki tampon bölge görevini Ukrayna yapmaktadır.

Ukrayna’nın Nato veya AB üyeliğine alınması durumunda Rusya için tehlike çanları çalınacaktı.

Öte yandan ABD ve AB’nin Ukrayna’ya vermiş olduğu öz güven Dünya’yı içerisinden çıkılamayacak bir duruma getirdi.

21 Şubat 2022 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Donetsk Halk Cumhuriyetini ve Luhansk Halk Cumhuriyetini bağımsız devletler olarak tanıdı.

Bu kararı aslında Ukrayna’ya değil AB ve Nato’ya bir göz dağı vermekti.

Ön karakolların ortadan kalkmasını istemeyen Putin her zaman AB ve Nato’ya karşı hazırlıklı olmak zorundaydı.

Son olarak şunu ifade edelim ki, Ukrayna gerçekten Nato ve AB’ye alınır mıydı? Yoksa Rusya için Eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğini yeniden canlandırmak için tüm bunlar birer bahane miydi? Tüm bu soruların her birisi ayrı ayrı yazıların (yorumların) konusunu oluşturacak niteliktedir.

Şimdilik görünürdeki sebepler bunlar!...

Kalın sağlıcakla,

Prof.Dr.Seyithan Deliduman

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.