Levent Demir
RUSYA NEDEN DEVREDE?
ABD'nin en büyük projesi BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) kesintiye mi uğradı? Yoksa Rusya ve Putin projenin yeni ortakları mı? Biz ABD ile mesafeyi açarken, Putin ve Rusya ile yakınlaşırken aslında ne yapıyoruz? Neden hem ABD ve Rusya ile ayrı ayrı protokoller imzalayarak sınır güvenliğimizi sağlıyoruz? Neden asıl aktör Esat ile görüşmüyoruz?...
Sorular çok. Daha da çoğaltabiliriz. Teker teker cevaplayacak olursak; birincisi BOP Projesi aynen devam ediyor. NGazete'de Prof. Dr. Anıl Çeçen bu projenin artık ROP (Rus Ortadoğu Projesi) halini aldığını yazsa da ve haklı gerekçelerini detaylarıyla anlatsa da ben ona şunu eklemek isterim ki; BOP'un yeni ortağı artık Putin'dir. Zira uzun bir süredir Putin ve Trump arasındaki ilişki, Pentagon-Putin arka bahçe diplomasisi ile çok derinleşmiştir. Türkiye ile yaşanan 'uçak krizi' ve sonrasında Erdoğan ile Putin diplomasisinin tesadüf olmadığı gibi , ABD-Rusya yakınlaşması da sıradan ve tesadüf değildir...
Son zamanların diplomasimizdeki önemli açılımı olan, 'Suriye ve Esat ile Rusya ve İran üzerinden görüşme' meselesi, şimdilerde ABD'nin 'derin yapısı' Pentagon ile olan Türkiye diplomasisi de Putin üzerinden gitmektedir. Zira son ABD- Rusya anlaşmalarına bakıldığında bu gerçek açık seçik ortadadır.
Elbette uluslararası ilişkilerde duygusallık değil çıkarlar ön plandadır. Bu nedenle bu ilişkiler bölgede yapılan 'vekalet savaşları'na benzemez. Eğer söz konusu olan 'vatanınız' ise bunu korumak 'vekalet'ler ile yürümez. Bizzat kendinizin masada olmasını gerektirir. Zira böyle kritik zamanlarda muhatabınızın gözlerine bakmak önemlidir. Bu Cumhuriyet'in kurucuları bu tür mücadelelerde hem sahada hem masada gövdeleriyle mücadele ederek bu ülkeyi kurmuşlardır.
Barış Pınarı Harekatı elbette doğru ve yerinde belki de biraz geç kalınmış bir eylemdir. Sahadaki başarı bizi 'masa'ya taşımıştır. Ama masada oturduğumuz kimselerin 'göz' lerine bakmamız ve onları gözlem altında tutmamız da bir o kadar önemlidir.
Zira Trump'ın yeni seçimlere hazırlık gerekçesi üzerine oturttuğu inişli-çıkışlı söylem ve politikaları her gün bizi diken üstünde tutup sinir bozarken PKK,PYD ve YPG gerçeklerinin hala daha bölgede diri olması da ayrı bir problem olarak canlı bir şekilde karşımızdadır.
Her ne kadar 30 kilometre içeriye çekilseler de, o sınırın altında da aynı gerçekler ve tehlike devam etmektedir. Rusya ile birlikte güvenliği sağlamamız elbette bizi daha güvende hissettirebilir. Ancak ABD'nin terör örgütlerine verdiği onlarca tır silah ve mühimmatı, bu anlaşmalar çerçevesinde Türkiye'ye değil de Rusya'ya teslim etmesi halinde (savaş hurdaları adı altındaki teslimatlar dahil olmak üzere) bizim risklerimizin neler olabileceği konusuna da şimdiden kafa yormamız gerekir diye düşünüyorum.
Zira bugün Esat'ın vekaleti Rusya ve Putin'dedir. Ve biz bu vekaletin içeriğini ve sınırlarını henüz bilmiyoruz. Şu anda Irak'taki kaos, İran'ı zayıflatırken ve bölgedeki dengeler her an değişirken Rusya'nın yarın kime nasıl vekalet vereceği de belli değildir. O nedenle bizim 'vekaletler' üzerinden bölgede diplomasi yürütmemiz ne kadar doğrudur? Ve ne kadar gerçekçidir? Bu gözden geçirmemiz gereken en önemli unsurların başında gelmektedir.