Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

SAZAN SARMALI: “YETER, SÖZ MİLLETİNDİR!”

Demokrat Parti’nin 14 Mayıs 1950 seçimlerindeki sloganı, sazan sarmalına döndü. Böylesine kıymetli bir cümle için “sazan sarmalı” demeyeceğimi tahmin edersiniz. Can havliyle bu cümleye yapışanların durumu için kullandım.

Her güzellik, yerinde ve zamanında güzeldir. Bu slogan, mezkûr seçimde muhteşem bir çıkıştı. Tek parti dönemi bitmiş ve millet, oyunu gizli verecek. Bundan güzel bir cümle olabilir mi? Nitekim söz milletin olunca CHP, 27 yıllık iktidarını kaybetti.

Şimdi çok partili bir dönemdeyiz. Millet, oyunu, 20 yıldır hür irâdesiyle ve gizli vererek AK Parti’yi iktidara taşıdı. AK Parti’nin 73 yıl evvelki şartlarda geçerli olan slogana yapışması, iktidarını inkâr etmesidir. Bugüne kadar milletin oyuyla iktidar değiller miydi?

1950’de dersini alan CHP’nin, yeni bir slogan üretmek yerine, iktidara hasret bırakan slogana yapışması ise AK Parti’nin düştüğü durumdan beter.

Beterin beteri var!

Birkaç gün evvel Bilecik’de konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin, “Yeter, söz milletindir!” afişini genel merkez binâsına asmasına, şöyle tepki gösterdi:

"Çünkü bunlar, milletten alamadıkları destekle elde edemedikleri yönetimi, darbecileri kullanarak gasbedip, Menderes'i îdam sehpasına gönderenler. Bugün onun, 'Yeter, söz milletindir.' sözüne sâhip çıkmaya kalkıyorlar.”

Menderes’i îdam sehpasına gönderen darbeyi yapanlar arasında kim vardı? Daha sonra MHP’yi kuran Alpaslan Türkeş. Sâdece bu değil. Bahçeli liderliğindeki MHP, ulusalcılığın tavan yaptığı zamanlarda AK Parti’ye karşı yapılan darbe ihtimallerine hep destek verdi. Ülkücüler, şehid cenâzelerine giderek cenâze namazı kılmaya gelen AK Parti’li vekilleri, bakanları, hattâ Cumhurbaşkanını yuhaladılar.

MHP, 17-25 Aralık sürecinde açık seçik olarak FETÖ’cülerden yana oldu. Haziran 2015 seçimi sonrası AK Parti’nin koalisyon teklifini, “HDP ile yapsınlar” diyerek reddetti.

15 Temmuz Darbe girişiminden sonra, bükülemeyen el öpüldü. 17-25’i mîlat kabul edenler, MHP’nin bu mîlatta aldığı tavrı unutabilir miydi? Partililerin, kapatılan FETÖ’cü yayın organlarını kurtarmaya gidişini unutulabilir miydi?

MHP, “müsâademizle”(birazdan anlayacaksınız) ustaca(!) bir manevra yaptı ve Cumhur İttifakı’nın ortağı oldu. Mesele, sâdece “bi şey korkusu” değildi. Elâlem deveyi hamuduyla götürürken bir dilim ekmek yemekti. Bunları, ben demiyorum. Lafa gelince, “Kirlenmektense limon satarım” diyen; fetöcülerin yayın organı BUGÜN tv kapatılırken koşa koşa yardıma giden Bahçeli’nin danışmanı Şükrü Alnıaçık, 2017’de attığı bir mesajda, fetöcülerle yollarının kesişmesine kızan birine şöyle cevap vermişti:

“Memlekette politik-aktif beş kişiden biri FETÖ'cü olmuşsa denk gelebilir. Bir ara hükümet acaba düşer mi diye 17-25 kampanyasına kulak verdiğimiz doğrudur kardeşim. Ama vatandaş sandıkta yine 'AKP' demiştir. 15 yıllık bir iktidardan kurtulmak için müsâade et de o kadar manevrayı da yapalım. Böyle ince ince kendi kusurlarımızı aramaktan ve düşmana malzeme vermekten kaçınmak gerekir. Elâlem deveyi hamuduyla yutmuş, biz bir dilim ekmek yiyeceğiz bırak da o kadar olsun!"

Olsun olsun! Âfiyet, bal şeker olsun!

Şimdi Cumhur İttifakı’nın büyük ortağı Erdoğan, Osmanlının kurulduğu Bilecik’te “Yeter, söz milletindir!” derken, küçük ortağı Devlet Bahçeli, İstiklâl Harbi’nin başladığı Amasya’da, “Aziz milletim sıra sende!” dedi. E bugüne kadar sıra kimdeydi? İstiklâl Harbi’nin başladığı Amasya’dan, Millet İttifakı’na Osmanlı tokadı atılmasını istemek, nasıl yaman bir çelişkidir? Sözün millete verildiği 1950 seçiminde CHP listesinden aday olup kaybeden Mithat Cemal Kuntay’ın şiirini okuyarak ne demek istemektedir? Ya Nâmık Kemal’in Hürriyet Kasîdesi’nin canına okuyuşu? “Çekildik izzet-i ikbâl ile bâb-ı devletten….” beyitini ne yapacağız? Nâmık Kemal, bu kasîdeyi dış güçler için mi yoksa Sultan 2. Abdülhamit için mi yazdı?

Dön dolaş aynı sarmal!

……..

Yerinde ve zamanında gerçekten vazîfesini yapmış bir sloganı, yeri ve zamanı olmayan bir seçimde kullanmanın hatâ olduğunu söyleyecek yandaş köşe yazarı, daha anasının karnından doğmadı. “Muhteşem buluş” diye ne yapacaklarını şaşırdılar. Kendilerini inkâr uğruna saçmaladılar. Yazılanlar yukarıyı tatmin etmemiş olmalı ki daha inandırıcı(!) yazı üretenler oldu. Birinden bahsetmek istiyorum.

Yazarımız, herkesin sorduğunu sormuş önce:

“AK Parti iktidarda işte, milletin sözüne engel olan mı var? Serbest seçimler mi yapılmıyor? Daha direkt soralım: Sözü millete vermeyen kimdir ki, ona ‘Yeter’ deniliyor? Bu aziz millet, 15 Temmuz 2016'da ‘Yeter söz milletindir’ sloganını kanlarıyla yazdı ya işte, daha ne!”

Öyle ya daha ne olsun? Demokrasi için kan bile akmadı mı?

Yazarımıza göre Erdoğan, gerekli cevâbı vermiş ama AK Partililer bile henüz tam künhüne varmış değilmiş. Kendisi vaktiyle hocaefendisinin gözyaşlarının künhüne şıp diye vakıf olmuştu ya hemen buna da vâkıf olmuş ve "Yeter söz milletindir" sloganının 14 Mayıs 2023'te tekâbül ettiği anlamı şöyle hülâsa etmiş:

“Çok uluslu medyalarıyla, son derece organize çalışan algı operatörleriyle, bilumum nüfuz casuslarıyla, taşeron örgütleriyle, tehditleriyle/şantajlarıyla ve ambargolarıyla Türkiye'deki iktidarı belirleme alışkanlığından vazgeçmeyen küresel emperyalizme ve küresel emperyalizmin gözlerine bakanlara karşı”

İlâhi Sâlih Tuna! AK Parti’nin 20 yıllık iktidarını da küresel emperyalizmin oyunları mı belirledi yâni?

Ya böyle sazanca itiraf olur mu?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum