Çidem Ayözger Ergüvenç
SES
Sesler bilinçli olarak ya da bilinçaltımızı süsleyerek yaşamımızda çok önemli bir yer tutar. Yıllar önce Gökova Körfezindeki yazlığımıza taşınmamızdan birkaç ay sonra birden bire dışarıdan biteviye bir ses duymaya başladım. Hayretler içinde aynı bölgede yaşadığımız hanımları hiç anlamadığımı, normal tencerede üç, beş dakikada pişecek sebzeleri neden inatla düdüklü tencerede pişirdiklerine bir türlü anlam veremediğimi eşime söyledim. Hayretle yüzüme bakıp neden böyle düşündüğümü sorunca, sürekli düdüklü tencere düdüğünü duyduğumu anlattım. Gülmeye başladı ve benim duyduklarımın ağustos böceklerinin çıkardığı ses olduğunu söyledi. Algı yanılması…
Ben her zaman cumhuriyet ilkelerine bağlı, demokrat, Atatürkçü konuşmacıların düzenlediği mitinglere katılmaya özen göstermişimdir. Öylesi dönemlerden geçtik ki bu tür mitinglere katılmak benim gibi düşünenler için Allah’ın emriydi sanki. Katıldığım mitinglerde söylediğim marşlar, avaz avaza attığım sloganlar yüzünden ses tellerimde kanama oldu, sonra da varislere dönüştü. Arkadaşlarım haklı olarak bana Cumhuriyet gazisi adını taktılar.
Çağrışım yapma konusunda görüntüden daha bile çok ancak koku kadar önemli bir başka öge de duyduğumuz seslerdir. Gördüğümüz herhangi bir şey bizi düşsel bir gezintiye çıkarabilir ama herhangi bir ses bu gezintileri dalga dalga çoğaltıp nerelere alır götürür çağrışımlar birbirini kovalar.
Bir şarkı duyarsınız, ilk gençliğiniz gözünüzde canlanır, bir anınızı hatırlarsınız; dinledikçe başka olaylar, ilişkiler, dönemler belleğinize hücum eder. Mutluluk, hüzün, heyecan ve pek çok duygu benliğinizi sarar.
Bir insan konuşması arasında öylesi bir vurgu yapar ki sanki rahmetli anneniz karşınızda konuşuyordur, içiniz hem sevinç hem hüzünle dolar.
Güzel sesli olmak bir Allah vergisidir, eğitimle daha da geliştirilebilir. Kulağı iyi olmayan insanalar sesleri güzel olsa da bunu hakkıyla değerlendiremez. Ancak hem sesiniz hem müziği düzgün algılama ve yorumlama yeteneğiniz birlikte geliştiyse umarım bu şansınızı iyi değerlendirirsiniz.
Ses yalnızca müzik konusunda değil konuşma üslûbunuzda da çok önemlidir. Öyle insanlar vardır ki konuşurken büyülenirsiniz, ne dediğinden çok ses tonundan ve sesini kullanış biçiminden etkilenirsiniz. Bazı insanlar ise konuşurken böyle bir tablo sergileyemez, kuyudan su çeker gibi tekdüze bir tonla konuşur durur. İlk cümlesinde üzerinizde yarattığı o güzelim izlenim ikinci cümlede yiter gider, sonra içeriği ne kadar zengin olursa olsun bir türlü dikkatinizi toplayamazsınız.
Güzel bir sesle, aynı güzellikte yapılan vurgulamalarla, düzgün bir içerikle yapılan konuşmaları dinlemek ayrı bir mutluluktur. Konuşmacı ile aynı fikirde olmasanız bile elinizde olmadan belâgatine hayran olursunuz.
Bazı insanlar vardır prompterdan yaptığı konuşmaları alenen okur; gözleri satır aralarında gezinir; vurgulamaları hatalıdır. Ses tonu istediği kadar güzel olsun beş para etmez.
Bazı insanlar vardır nedense özgüvenleri pek gelişmiştir; doğaçlama konuşurlar, ne var ki ne kendileri doğru dürüst bir şey söylerler ne de dinleyicileri bir şey anlar, hatta bu gariban yine ne saçmalıyor diye düşünür.
En yüksek perdeden saçmalayanlar da vardır. Konuşurken coşar, öfkenin şehvetine kapılır; konuştukça saçmalar, saçmaladıkça coşar. Konu akışını sağlayan bilgisayarın yazdıklarını okumakta zorlanır; gözleri fıldır fıldır dönerek atladığı satırı bulmaya çalışır, toparlama çabasına girer ama nafile. İsterse Pavoretti olsun işe yaramaz.
Konuşurken ses tonunuzu ayarlayabilirsiniz, vurgulamalarınız çok yerinde olabilir, ama zarfa değil mazrufa bakmak gerek. Sempatik değilseniz, beden ve sözel anlatımınızla inandırıcı olamıyorsanız, istediğiniz kadar toplumunuza üstün refah düzeyleri yutturmaya çalışın, geçti bunun pazarı.
Papağanlar ilginç hayvanlardır, duyduklarını yineler. Bazı insanlar ise bırakın duyduklarını tekrarlamayı bir gün önce söylediklerini bile izleyen günlerde yalanlar, bağıra çağıra tam tersini savunur. Rüzgârın yönüne göre sonraki günlerde ilk söylemlerine geri dönebilir. Bu konuda bir, iki insanı örnek gösterebilirim ama okurlarımı boşuna yormak istemem. Belki de kim olduklarını bulmakta zorlanabilirsiniz ama kendi selâmetim için ipucu veremeyeceğim. Bu insanlar sanırım yalan baldan tatlıdır diye düşünmektedirler. Hele bir de bu yalanlara inanacak kadar saf, bilgisiz, akıl yürütme yeteneğinden yoksun insanlara hitap ediliyorsa? Yalancının mumu erken sönermiş, görelim bakalım.
Eşekler bir şey ters gittiğinde o güzel sesleri ile nasıl da anırırlar. Hayvanları sevelim, onları kollayalım. Sokak hayvanlarının da can taşıdığını unutmayalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.