Berat Onur
Slumpflasyon mu Trumplasfyon mu?
Berat ONUR
Şu sıralar ülke gündemine “Slumplasyon” ekonomik terimi oturdu.
Ülkemizin çok değerli ekonomisti, analiz ve öngörülerini sadece veriler ışığında paylaşan Dr.Mahfi Eğilmez’in, Ekim ayındaki yazısında bahsettiği ekonomik kriz çeşitleri içinde yer alan Slumpflasyon ne anlama geliyor?
Mahfi Hocamızın “Kendime Yazılar” isimli kişisel bloğunda paylaşmış olduğu ekonomik buhranların çeşitleri arasında Slumpflasyon “en fena” kriz çeşidi olarak sıralamanın tepesinde bulunuyor.
Listeyi en fenadan en az fena olan şeklinde sıralarsak: Slumplasyon, Stagflasyon, Depresyon, Resesyon, Deflasyon ve Enflasyon’dur.
Bu listede Slumpflasyonu en fena kriz çeşidi yapan olgu, yükselen enflasyon ortamında ekonomik küçülme yaşanmasıdır. Bunun herhangi bir ekonomi açısından “alarm hali” olduğu su götürmez bir gerçektir.
Hanehalkı düzeyinde bir taraftan fiyatlar artarken diğer taraftan işsizlik, piyasadaki daralma gibi nedenlerden dolayı gelir azalması yaşanır. Bu durumun daha az tüketime ve sonuç olarak sarmal şeklinde kronik küçülmeye ve önlenemeyen enflasyona dönüşme riski vardır.
Peki bazı siyasilerin dile getirmiş olduğu gibi, Türkiye gerçekten Slumpflasyon girdabına mı girdi?
Türkiye açısından bakarsak 2018 yılı 4.çeyrek sonuçları yüksek enflasyon ve eksi büyüme ile “alarm” veriyor görünse de yıllık bazda slumpflasyon çıkarımı yapmak pek olası değildir. 2018 Aralık sonu rakamlarına göre yıllık %20.30’luk bir TÜFE oranına karşılık yıllık büyüme %2.6 olarak gerçekleşti.
Peki neden 4.çeyrek büyüme açısından yılın tamamına göre farklılık gösteriyor? Bunun cevaplarından biri de yaz aylarındaki Başkan Trump’ın tweetlerinin etkisiyle zirve yapan döviz kurlarının tetiklediği fiyat artışları, azalan tüketici güveni ve artan belirsizlik ortamı olmuştur.
Ülke olarak yüksek cari açığınız varsa ve imalat sanayiniz büyük oranda ithal ara mallara bağımlı haldeyse, dövizdeki yukarı hareketler enflasyonu tetikler.
4.çeyreğe yansıyan ise yaz aylarındaki döviz kuru tırmanışının önce maliyetlere sonra fiyatlara yansıması ve büyümeye etkileridir.
Son açıklanan verilerle, enflasyonun trendini aşağı doğru çevirmesi, cari açıktaki azalma ve döviz kurundaki gerileme, 4.çeyrekteki endişe verici durumun kalıcı olmayacağını düşündürüyor.
Öte taraftan işsizliğin yükselen trendini ve her an yeni bir dış politik gerginliğin piyasalara olası etkisini de göz ardı etmemek gerekir.
Sonuç olarak, sadece 4.çeyrekteki rakamlar üzerinden “slumpflasyon” olduğunu söyleyemeyiz ancak “trumpflasyon” diye bir terim olabilir.
Geçtiğimiz günlerde The Economist ve Financial Times’daki çıkan yazılarda, Başkan Trump’ın S-400’lerin alınmaması için yeni bir tweet dalgası başlatabileceği ima edildi.
Yeni bir “trumpflasyon” dalgasına maruz kalmadan yapısal önlemlerin alınması ve ekonomideki kırılganlıkların giderilmesi gerekiyor.
Twitter yolu ile ekonomik yaptırım ihtimaline karşı, ekonomi bürokrasimiz bir savunma planı oluşturmuştur umarım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.