Tarihin Kokusu Parfümane Müzesinde Sergileniyor

Tarihin Kokusu Parfümane Müzesinde Sergileniyor

Başta Osmanlı olmak üzere, Arap ve İslam dünyasına özgü otantik kokular, Kapalıçarşı'daki Sandal Bedesteni'nde faaliyete geçen Parfümane koku müzesinde "müze-galeri" konseptiyle sergileniyor

Koleksiyoner Bekir Kantarcı'nın farklı ülkelerden oluşturduğu koleksiyonundan özel bir seçkiyle oluşturulan müzede, eski parfümler, Osmanlı, Avrupa, Orta Doğu, Arap Yarımadası ve Uzak Doğu'dan eski parfüm şişeleri, eski parfüm damıtma makineleri, ham maddeler ve o dönem kullanılan koku aparatlarını içeren otantik parfüm yapım atölyesi malzemeleri yer alıyor.

Müzenin kurucusu Kantarcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üniversite sonrası akademik çalışmalar yaparken antika eserlere ilgi duyduğunu belirterek, son 35 yılda farklı ülkelerden topladığı 10 bini aşkın parfüm şişesi ile koleksiyonu oluşturduğunu söyledi.

Dünyada 50'yi aşkın parfüm müzesi olduğunu aktaran Kantarcı, yıllar içinde topladığı ürünlerle müzeyi açtıklarını dile getirerek, "Bir koku müzesini İstanbul'a, Türkiye'ye kazandırmak benim için bir ideal oldu." diye konuştu.

Bekir Kantarcı, ziyaretçilere koku tarihini ve koku ham maddelerini örneklerle anlattıklarının altını çizerek, "Osmanlı dönemi kokuculuğundan günümüze, Cumhuriyet dönemi, Osmanlı'nın son döneminin ilginç koku çalışmalarını, Osmanlı saray kokuculuğunu ve bütün bu süreci tarihi bilgilerle dönem dönem burada yansıtmaya çalıştık. Tabii bunları yaparken 3 yıllık bir akademik süreç de geçirdik. Özellikle bu konuda uzman hocalarımızdan, kaynak eserlerden bilgiler derleyerek İngilizce, Türkçe metinler yazdık." dedi.

"Evliya Çelebi, Kapalıçarşı civarında 500'den fazla kokucu dükkanı olduğundan bahseder"

Müze mekanının turistler tarafından oldukça rağbet gördüğünü kaydeden Kantarcı, şu bilgileri verdi:

"Kapalıçarşı, Sandal Bedesteni İstanbul'un en eski yapılarından. Burayı seçmemiz de çok anlamlı oldu. Bir taraftan da eski Osmanlı ticaret hayatının yaşandığı yerler. Sanat, kültür ve o dönemin de kokuculuğunun en çok sergilendiği noktalar buralar. Evliya Çelebi, Kapalıçarşı civarında 500'den fazla kokucu dükkanı olduğundan bahseder. Hele hele o dönemin İstanbul'unu dikkate alacak olursak, İstanbul bütününde 1500 civarında kokucu dükkanı kaydeder eserinde. Böylesine zengin bir koku medeniyetinden günümüze kaybolmuş bir koku sanatı, kokuculuk. Bu anlamda bizim müzemiz çok ciddi anlamlar ifade ediyor."

Kantarcı, müze kurmanın ciddi emek ve uzun bir süreç gerektirdiğinin altını çizerek, müzeyi geliştirmeye ve eksikleri tamamlamaya devam ettiklerini ifade etti.

Parfüm şişelerinin materyal olarak birçok farklı malzemeden üretildiğini belirten Kantarcı, şunları aktardı:

"Bunlardan elimizde olanlara örnek akik ve ametist gibi, çok değerli taşların oyularak yapıldığı şişeler. Bunun yanında geçmiş dönemlerde 300, 400 yıl öncesinde kullanılan koku ham maddelerinin tamamen doğal olması ve bu ham maddelerin de son derece pahalı olması sebebiyle koku şişeleri aynı zamanda bir sanat objesi olarak tasarlanmış. Birer tane, uzun yıllar emek verilerek el işçiliğiyle yapılmış. Bu şişeler incelendiğinde çok değerli süsleme, işleme, oyma, nakış ve altın, zümrüt, yakut gibi çok değerli taşlarla da bezendiğini görüyoruz. Bunlardan da örnekler topladık. Elimizde mesela çok nadir fil dişinden birkaç şişemiz var. Her biri sanat eseri. Yine 300, 400 yıl öncesinde Çin porseleni, Osmanlı pazarı için üretilmiş gülabdanlar var. Osmanlı'nın vazgeçilmezi, bütün dünya müzelerinde aranan gümüş işçilikli buhurdanlıklar da burada var. Bizdeki eserlerin en önemli özelliği ise 2. Mahmut, Abdülmecid ve Sultan Abdülhamid dönemleri özel tuğralarına sahip olmalarıdır."

Ziyaretçiler müzede koku ham maddelerini deneyimleyebiliyor

Bekir Kantarcı, koku üretiminde geçmişte en çok kullanılan ham maddelerden ud, amber ve miski, orijinal, işlenmemiş haliyle müzede meraklılarının görüp, deneyimleyebileceğini ifade ederek, "Misk, şiirimize, edebiyatımıza da konu olmuş. Cennet tasvirlerinde de misk geçiyor. Peygamber Efendimizin en sevdiği koku misk. Ama miskin nasıl koktuğunu insanlar bilmiyor. İşte biz gerçek misk kesesinin içinden çıkan o maddeyi, o maddeden üretilmiş misk yağını burada sergiliyoruz." dedi.

Osmanlı'da ilk kez yerli parfüm ve kolonya üreten Ahmet Faruki'nin atölyesinden kalan damıtma aletleriyle Osmanlı'nın ilk kokucularından Hasan Şevki'den kalan parfüm ve kolonya şişelerinin müzede görülebileceğini sözlerine ekleyen Kantarcı, 1800'lerden kalan Beykoz işi koku şişelerinin de müzede sergilendiğini aktardı.

Müze, ziyaretçilerini parfüm sanatının tarihi, eski usul üretim yöntemleri, orijinal hammaddeler, koku aileleri, özellikleri ve çeşitleri hakkında bilgilendirmenin yanı sıra parfüm koleksiyonları ile de tarihteki ikonik dönemleri ve kokuları yeni nesillerle buluşturmayı hedefliyor.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler