Bestami Bozkurt

Bestami Bozkurt

Tarihsel Döngü

2024 yılı gibi 2025’te çok çabuk geçiyor. Uyarıcıların çokluğundan mıdır nedir zamanın milimetrik detaylarını hep ıskalıyoruz. Yaşadığımız çevreden, olumlu olumsuz herşeyden duyarlı bir varlık olarak etkileniyoruz. Olumsuzluk yükselen bir durum olduğu için ne yazık ki insanlarda ontolojik bir kaygısallığın da var olmasına yol açıyor.

Dünya tarihinin “tarih tekerrürden ibarettir” mottosu yine aynı şekilde yeni tekrarlara yol açıyor ve kaosun kapıları ardına kadar açılıyor.

Dünya, güneş sistemi, yıldızlar, insanlık yeni bir döngüselliğin içinde ve bu dönüşüm çok sayıda insanı etkileyecek gibi görünüyor belki de yaşamakta olan tüm insanları…

Krizler yeknesak değildir; kaybedenler kadar kazananları da getirir.

Tabii şöyle bir motto geliştirmiştim zamanın bahrinde;

“Tüm genellemeler yanlıştır, bu da bir genellemedir, bu da yanlıştır.”

Dünyayı kirletenler bu işten kazançlı çıkacaklarını zannediyorsa çok büyük yanılgı içindeler.

Tarih de bunu söylüyor. Matematiğin doğası ile dünya gerçekleri arasında kimi zaman doğru orantı olmayabilir. Yani iki artı iki her zaman dört etmeyebilir.

Dünyanın kendi döngüselliği sebepleri evirir çevirir ters yüz edebilir.

Buradaki en kilit argüman “masumiyet karinesi”dir.

Masumlar uzun vadede kaybediyor gibi görünse de nihai aşamada dünyanın kötülere kalmamak gibi bir adaleti bulunmaktadır.

Filmlerde de öyle değil midir?

Talut Calut kapışmasında sırlarla dolu bir zamansızlık ve zeminsizlik söz konusu değil midir? Iki artı ikinin dört etmediği yerlerden biri de bu hadise değil midir?

Talut ordusuna bildirilen “ırmaktan su içmeyin” uyarısını dinleyen bir avuç insanlar yüz bin kişilik Calut ordusuyle karşı karşıya geldiğinde Davut peygamberin elindeki taşın Calut’un gözünü çıkarmasıyla darmadağın olan ordu üç yüz kişinin yüz bin kişiye galebe etmesiyle sonuçlanmıştır

Üstünlüğün nicelikte olmadığını, tarihsel döngülerin defalarca kanıtladığını gösteren olaylar silsilesidir, tarih.

Her tür teknolojinin insanlığın emrine sunulduğu dünyanın insana verilen bir değere dönüşmediği bir süreci yaşıyoruz. Teknolojiyi insanları öldürmek için kullandığımız tarihsel bir döngünün kısa sürede tüm dünyada insanlığı yok edecek dereceye gelmesi içinde bulunduğumuz aşamanın en üst levele yükseldiğini gösteriyor. Ve felaketin ne birinci ne de ikinci dünya savaşında olmadığı kadar komplike olduğu belki felaket sonrası tarihi yeniden yazanlar açısından yükselen bir grafik verecek.

Binlerce yıllık dünya tarihini incelediğimizde barışlarla dolu yılların sadece yüz küsur yıla denk geldiğini yani MÖ. 3 binlerden modern tarihi başlatırsak 5 bin yılı aşkın dünya tarihinde 120-130 yıl kadar bir sürede büyük savaşların olmadığını ancak o yıllarda bile lokal çatışmaların, mücadelelerin olduğunu okumuştum.

Kavimler göçü gibi büyük olayların palazlandığı tarihsel serüvenlerin varoluşsal aşamada insanları sürüklediği travmatolojik durumların insanlarda, devletlerde öğretemediği tek gerçeklik insanca yaşamaktır.

Hayvanlar da başka hayvanları beslenebilmek için öldürmektedir, hayvanlar arasındaki mücadele kimlik mücadelesi gibi değildir.

Insanlığa öğreteceğimiz en önemli bilgi öncelikle insana değer verebilmeyi ve insanı sadece insan olduğu için yaşatabilme amacımızı geliştirebilmeyi içselleştirebilmektir.

Umarız dünyayı bilgisayar oyunları gibi gören kandan beslenen vampirlere dur diyebilecek bir iradeyi görebiliriz.

BESTAMİ BOZKURT

bestamibozkurt@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.