Nuray Başaran
TARIM BAKANLIĞI’NDA NELER OLUYOR? (10) SAYIN BAKAN NEREDESİNİZ?
NURAY BAŞARAN
Bugün sadece size yerel medyada belgeleriyle açıklanan bakanlıkla ve geçmiş bakanlarla ilgili haberleri paylaşacağım. Ve bu yolsuzluklar ile ilgili sadece mevcut bakana nelerin yapıldığını soracağım?
Evet sayın bakan son durum nedir?
Zira yarın da, gübrede yılda 600 milyon liralık çiftçi üzerinden yapılan vurgunu yazıp, hafta sonu da şu anda Tarım Bakanlığı’nın çiftçi üretim datalarının bir başka bakanlık üzerinden nasıl yabancı bir firmaya verilmek üzere bir ön anlaşma yapıldığını açıklayacağım. Bu çok büyük hainlik ve suç sayın bakan!
Peki, ‘ Tarım Bakanımız nerede?’ diye de şimdiden soruyorum!
SAYIN BAKAN NEREDESİNİZ?...
İŞTE O HABERLER
Varan 1:
AKP’lilerin eliyle Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’nde yolsuzluk
ARALIK 12, 2015 EKOLOJİ, TÜRKİYE
Tarım arazilerini düzenleme” adı altında başlatılan ve 13 yıldır devam eden proje kapsamında Harran ve Akçakale’de 27 köyü kapsayan tapulaştırma çalışmalarında AKP’lilerin eliyle yolsuzluk yapıldığı ortaya çıktı
.
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü tarafından 2002 yılında “Tarım arazilerini düzenleme” adı altında başlatılan ve 13 yıldır devam eden proje kapsamında Urfa’nın Harran ve Akçakale ilçelerinde 27 köyü kapsayan 16 bin hektarlık alanda yürütülen tapulaştırma çalışmalarında AKP’lilerin eliyle yolsuzluk yapıldığı ortaya çıktı.
Gün geçmiyor ki AKP’nin içerisinde “siyasetçilerin” adı yolsuzluk dosyalarında geçmesin. Özellikle resmi kurumların bünyesinde yürütülen bu yolsuzluklardan mağdur olanların başvurduğu yargı mekanizması ise, adaleti tecelli etmek yerine her zaman olduğu gibi dosyaların üstünü örtme yoluna gidiyor. Tarım Reformu Genel Müdürlüğünce; 2002 yılında “Tarım arazilerini düzenleme” adı altında başlatılan ve halen devam eden proje kapsamında Urfa’nın Harran ve Akçakale ilçelerinde 27 köyü kapsayan 16 bin hektarlık alanda yürütülen tapulaştırma çalışmalarında yolsuzluk yapıldığı ortaya çıktı.
İFLAS EDEN FİRMAYA İHALE VERİLDİ
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü ve ihaleyi alan HİMTAŞ AŞ şirketinin sahibi ve dönemin 2004’te AKP Urfa Belediyesi Başkan Aday Adayı olan İbrahim Halil Çimen’in eliyle AKP’deki üst düzey isimler ve devletin mülki amirlerinin sayesinde çalıştırdığı taşeron firmaları dolandırdığı ortaya çıktı. Halen AKP içerisinde siyaset yapan Çimen, Akçakale ve Harran’da aldığı ihale kapsamında başlattığı çalışmaların aplikasyon işlerinin taşeron olarak çalıştırdığı Reşit Doğan’a halen bir ödeme yapmazken, aplikasyon işlerine dair Tarım Reformu Genel Müdürlüğü ile beraber ayrılan bütçeye kondu. Döneminde yapılan ihalenin iflas ettiği söylenen HİMTAŞ AŞ sahibini Çimen’e peşkeş çekildiğini dile getiren Reşit Doğan, hemen akabinde ise 2004’te Çimen’in AKP’den Urfa Belediyesi başkan aday adayı dahi olduğunu söyledi. Tarım Reformu Genel Müdürlüğünce 2002’de yapılan ihalenin halen bitmediğine işaret eden Doğan, ihalenin halen sürüyor olmasının ve el değiştirmemesinin AKP içerisinde siyaset yapan ve güçlü bir lobisi olan Çimen’e bağlı olduğunu söyledi.
URFA VALİSİ DE Mİ İŞİN İÇİNDE?
Kendisini Urfa Tarım Reform Bölge Müdürü Mustafa Hayri Birim’in HİMTAŞ AŞ’nin işlerine dahil ettiğini ve parayı müdürlük olarak tahsil etme sözünü verdiğini aktaran Doğan, “Dediler ki ‘gelin bu firma batmış. Bu firmanın işlerini yapın. Size paranızı ödeyeceğiz.’ Bizde gittik 27 köyde taş aplikasyon yaptık. Bu güne kadar yaptığımızı iş karşılığına herhangi bir para almış değilim. Tarım Reform Genel Müdürü Gürsel Küsek, Genel Müdür yardımcısı Metin Türkeri ve AKP’li bakan müsteşarları ile görüşmeme rağmen bu güne kadar mağdur edildim. En son 2014 yılında Urfa Valiliği’nde Genel Müdür Gürsel Küsek ile görüştüm. Benim mağdur kabul etti. Ben cebimden 180 bin TL harcama yaptım. İşin yarısını bitirip para istediğimde bana, ‘senin şirketle herhangi bir sözleşmen yok. Benim sözleşmem yok’ denilerek ödeme yapılmadı. Oyalayarak işi de bitirdiler. Ancak yine de ödememi yapmadılar. Madem anlaşmam yok Tarım Reform Bölge Müdürlüğü neden bana ekibini verdi. Harran ve Akçakale köylerindeki aplikasyon çalışmalarında bana yardımcı oldu. Neden bana kontrol ve CPS’leri verdiler. Bana işleri yaptırdılar. Sonrada ödeme yapmadılar” dedi.
SEÇİM ÖNCESİ KONUŞMAYALIM PARTİ DARBE ALIR
HİMTAŞ AŞ’nin kendi adına aplikasyon çalışmasını yaptığında dair Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’nden ödeme aldığını söyleyen Doğan, “2002 yılında alınan bir ihalenin iyi ilişkiler neticesinde siyasi ilişkiler neticesinde firma parasını almış, ben burada aplikasyon çalışması yaptım diyerek parayı alıp gitmiştir. Bize de firma parasını almamış çünkü parayı firmaya verdikleri için kendileri açıkta kaldı. Ama işi yapan bizdik. Bu yolsuzluğu HİMTAŞ AŞ’nin sahibi İbrahim Halil Çimen, Tarım Reform Bölge Müdürü Mustafa Hayri Birim ve Genel Müdür Gürsel Küsek bizzat yapılmıştır. Seçim öncesi Bakan Faruk Çelik’e 45 sayfalık bir dilekçe verdim. Seçim öncesi bunları konuşmayın parti darbe alır, sizin paranızı vereceğiz denildi. Ama şuana kadar herhangi bir para ödemesi olmadı. 2002 yılında ihale bedeli 2 trilyon olan bir ihalenin bugünün parasıyla 10-12 trilyon gibi bir para ediyor. Bu firma beni mağdur etti. Benim mesleğim kuyumculuk idi. Şuan da dükkanımı bakkala çevrilmiş durumda” diyerek resmi kurumlarda AKP’lilerin eliyle yapılan yolsuzluğu anlattı.
BİR İHALEDEN 2 KEZ PARA ALIYORLAR
En fazla 2 yıllık olabilecek bir ihalenin 2002 yılında başlayıp 2015 yılında halen bitmemiş olmasının tek sebebinin AKP ve içerisindeki rant lobisi olduğunu söyleyen Doğan, “2004 yılında AKP’den belediye aday adayı oldu diye İbrahim Halil Çimen AKP içindeki rant lobisi tarafından korunuyor. Şu anda da bu yine bu HİMTAŞ AŞ sahibi İbrahim Halil Çimen, Ceylanpınar ve Eyyübiye belediyelerinde sunduğu projeler ile vurgun peşinde. Böyle bir iş Harran Belediyesi’nde yapıldı. Bir ihaleden 2 kez para aldılar. Önce girdikleri ihaleye bir bedel biçiyorlar. İhaleyi aldıktan sonra ‘ihalenin bedeli bu değil’ diyerek ihaleyi büyütüyorlar. Bir yerine 2 kez para alıyorlar bir ihaleden” diyerek dönen yolsuzlukları dile getirerek, “Urfa Valiliği’ne hakkımı almak için yaptığım başvurular nedeniyle can güvenliğimin olmadığı söyleyerek koruma talebinde bulundum. Ama valilik korumamanın parasını kendisi karşılığında verebileceğini söyledi. Savcılığa suç duyusunda bulundum. Ama onunda üstü ‘kovuşturmaya yer yok’ denilerek kapatıldı” dedi.
VARAN 2:
"HAYALİ" MEĞER Kİ RANTA DAYALI
Dönemin Tarım Bakanlarından Mehdi Eker döneminde, "hayalimdir" deyip, Güneydoğu bölgesindeki hayvancılığı canlandırmaya yönelik proje olarak sunulan ve kamuoyunda büyük beklenti yaratılarak inşaatına 2009 yılında başlanan Diyarbakır'ın Tarıma Dayali İhtisas Besi, Süt Organize Sanayi Bölgesi (TDİOSB), fiyaskoyla sonuçlandı.
TARIMA DAYALI OSB FİYASKO
Rant teminine yönelik icraatlarla sıkca gündeme gelen ve bir türlü bitirilememeyen yüzde 20 kapasiteyle adeta atıl hale gelen TDİOSB’de faaliyet gösteren işletmeler, daha üretime geçilmeden şimdiden teker teker satışa çıkarılmaya başlandı. Daha önce, hayvancılıkla uğraşmayanlara arazilerin peşkeş edilmesiyle gündem olan TDİOSB'de "neler oluyor" sorusuna cevap aranıyor.
ŞANLIURFA'YA KAYYUM ATANDI
Kayyum atanan, yolsuzluk ve usulsüzlüklerle gündeme gelen Şanlıurfa'daki Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesin'de faaliyet gösteren bazı firmaların özellikle Diyarbakır'da da benzer işletmeleri ellerinde tuttukları ve altyapıyı yapanların olması dikkat çekiyor. Bakanlık Yetkilileri, bir süre önce Diyarbakır'a gelerek, işletmelerle ilgili soruşturmaya yaptıkları öğrenildi.
BÖLGE MÜDÜRÜ KİMİN ADAMI?
Öte yandan, iddialara ilişkin bilgi almak üzere TDİOSB yönetiminin bulunduğu Diyarbakır Ticaret Borsasında giden muhabirimiz, TDİOSB Bölge Müdürü K.O’nun yakışıksız hakaretlerine maruz kaldı. Muhabirimizin iddialara ilişkin ısrarlı sorularını hakaretlerle savuşturmaya çalışan K.O’nun bu tavrı kafalarda soru işaretleri bıraktı.
Şaban YILMAZ/Filiz YAŞA
DİYARBAKIR - Türkiye’nin ilk “Tarıma Dayalı İhtisas Besi, Süt Organize Sanayi Bölgesi” olarak temeli atılan ancak ilerleyen yıllarda bitimi yılan hikayesine dönen “Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (TDİOSB),” yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarıyla bir kez daha gündeme geldi.
BÜYÜK BEKLENTİLERLE TEMELİ ATILMIŞTI
Dönemin Tarım Bakanlarından Mehmet Mehdi Eker döneminde, "hayalimdir" deyip, Güneydoğu bölgesindeki hayvancılığı canlandırmaya yönelik proje olarak sunulan ve kamuoyuna büyük beklenti yaratılarak inşaatına 2009 yılında başlanan ancak projenin bir türlü bitirilemediği TDİOSB’de faaliyet gösteren işletmeler, daha üretime geçilmeden şimdiden teker teker satışa çıkarılmaya başlandı. Kayyum atanan, yolsuzluk ve usulsüzlüklerle gündeme gelen Şanlıurfa'daki Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesin'de faaliyet gösteren bazı firmaların Diyarbakır'da da benzer işlemlerde bulunması dikkat çekiyor.
10 YILDA BİTİRİLEMEYEN PROJE
TDİOSB’de Projeyle, toplam 1.890 dekar alanda 103 işletme teşekkül edeceği, bunlardan 82 işletmenin besicilik 21 işletmenin ise süt üretimiyle ilgili faaliyette bulunacağı kamuoyuna deklare edilmişken, aradan geçen yaklaşık 10 yılda sadece 40 civarında işletmeninin faaliyete geçebildiği ve süt üretimi ile ilgili tesislerin kurulamadığı, yine bölgeye ait yönetim binası, arıtma tesisi, et kombinası ve diğer sosyal tesislerin tamamlanamadığı ortaya çıktı.
ALINAN HİBE VE KREDİLER MERCEK ALTINDA
Bittiğinde 400 milyon Türk lirasına mal olacağı açıklanan ve Diyarbakır Ticaret Borsasının yüzde 60, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası yüzde 20 ve Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğinin de yüzde 20 ortak olduğu TDİOSB yılan hikayesine döndü. Aradan geçen zaman içinde kurulan işletmelerin aldıkları milyonlarca Türk lirası hibe ve kredilerin doğru kullanılmadığı yönündeki iddialar bakanlıktan gelen müfettişlerce incelemeya alındığı öğrenildi.
ŞANLIURFA’YA KAYYUM ATANMIŞTI
10 yılda yüzde 20 kapasiteye dahi ulaşmayan ve bir çok tesisin ön cephelerine "sabihinden satılıktır" afişleri asılan TDİOSB'in altyapı ve bazı tesislerin yapımında da, şaibeler olduğu öne sürülüyor. Benzer iddialarla ilgili Şanlıurfa’da kurulan Besi Organize Sanayi Bölgesi Tarımsal Kalkınma Kooperatifindeki usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma sonrası 6 Nisan’da buranın yönetimine kayyum atandı.
Özellikle "Biyogaz Tesisinin" kurulmasında usulsüz ve yanlış işlemler olduğu müfetiş raporlarına yansırken, gözler benzer iddialara konu olan Diyarbakır’daki TDİOSB’e çevrildi. Şanlıurfa'daki Besi Organize Sanayi Bölgesi'nde önemli yeri olan "Biyogaz Tesisiyle" ilgili iddialar ve müfetişlerce ortaya çıkarılan usulsüzlüklerin, benzerinin Diyarbakır'da da olabileceği ihtimalı üzerinde duruluyor.
EKER, KÜSEK VE KARAKOÇ
Dönemin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Tarım Reformu Genel Müdürü Gürsel Küsek ve İlgili Daire Başkanı Zeki Karakoç'un denetiminde yapıldığı ifade edilen TDİOSB'de yaşananlar dikkatleri, bu yöne çevrirken, iddiaların inceleme konusu olduğu öğrenildi.
MÜFETTİŞLERİN İNCELEMESİ SÜRÜYOR
Alınan bilgiye göre, aradan geçen yaklaşık 10 yılda yönetimi birkaç kez değişen TDİOSB’de kurulan birçok işletmenin milyonlarca Türk lirası tutarındaki kredileri hayvancılık alanında kullanmadıkları da ifade edilirken, bakanlıktan gelen müfettişlerin inceleme başlattığı belirtildi.
OLDU BİTTİYE GETİRİLEREK, ARAZİLER TALAN MI EDİLECEK?
Bazı tesislerin kapılarına“sahibinden satılıktır” ilanları asıldığının görüldüğü TDİOSB’de, mevcut yöneticilerin, yönetimi Büyükşehir Belediyesine devretmek istediği dillendirilirken, kulaktan kulağa bölgenin lağvedilerek, kapatılmak istendiği ve mevcut alanlarda kurulu bulunan işletmelerin arazilere bir oldu bittiyle el koymak istedikleri konuşuluyor.
MÜDÜR, İDDİALARA CEVAP VERMEK YERİNE HAKARET ETMEYİ SEÇTİ
Öte yandan iddialara ilişkin bilgi almak üzere TDİOSB yönetiminin bulunduğu Diyarbakır Ticaret Borsasında giden muhabirimiz, TDİOSB Bölge Müdürü K.O’nun yakışıksız hakaretlerine maruz kaldı. Muhabirimizin iddialara ilişkin ısrarlı sorularını hakaretlerle savuşturmaya çalışan K.O’nun bu tavrı kafalarda soru işaretleri bıraktı. İdeolojik tavır takınan Bölge Müdürü K.O'nun sergilediği siyasi tutum, "kimin adamı" sorusunu gündeme getirdi.
KAMUOYU CEVAP BEKLİYOR!
Kamuoyu, hayvancılığın gelişmesi amacıyla 2009’da temeli atılan ancak beklenen verimi göstermeyerek, farklı yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarıyla gündeme gelen TDİOSB ile ilgili ikna edici cevaplar araranırken, varsa ihmali bulunan siyasetçi, iş adamı ve yöneticiler ile ilgili gelişmelerin sonucunu merakla bekliyor.
VARAN 3:
DEVLET ELİYLE MERA VE ARAZİ TALANI
Arazi toplulaştırmasındaki yolsuzluk ve usulsüzlüklerin son halkası, Kayapınar'ın mahalle statüsündeki Cücük köyünde patlak verdi. Köylülere ait rantı yüksek mera arazisi toplulaştırma yoluyla biri kısmı D Tipi Cezaevi ile DSİ kanallarının geçtiği yerlere bırakılırken, arazinin büyük bir bölümü ise değeri düşük olan uzak yerlerdeki arazilerle takas edilerek, büyük bir vurgunun gerçekleştirildi.
Köylülerden Süleyman Demirel, yolsuzlukla ilgili Diyarbakır Söz'e yaptığı açıklamada şok iddialarda bulundu. 2012-2013 yılında bölgelerinde yürütülen arazi toplulaştırma çalışmalarında, hak, hukuk tanınmadığını belirten Demirel, "Usulsüz bir şekilde gerçeği yansıtmayan beyanlarla köyümüze ait mera elimizden alındı. Başkalarına peşkeş çekildi" dedi.
Toplulaştırmada görev yapan o günün yetkili ve kadastro ekibinin büyük yolsuzluk ve usulsuzlükler yaptığını, müfettiş raporlarında suçlarının sabit olduğunu belirten Demirel, köy Muhtarı ile ilgili şok suçlamalarda bulundu. Demirel, “Köy Muhtarı sahte belge düzenleyip, köyde hiç hayvan yokmuş gibi göstererek, reformun yolsuzluğuna zemin hazırlamıştır" dedi.
Muhtarın köydeki hayvanları yok göstererek, yetkilileri yanılttığını öne süren Salih Demirel ise, “İki bine yakın küçükbaş beş yüze yakın büyük baş hayvan merasız" bırakıldı dedi. Köyde çobanlık yapan Abdurrahman Kulhan da, “50 senedir bu mezra da çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşıyorum. Meramızı elimizden almışlar. Eskiden iki yüz kırk tane küçükbaş hayvanım vardı şimdi ise elli tane kalmış" diye konuştu.
Filiz YAŞA/Şaban YILMAZ/M. Emin FİDAN/Ahmet DEMİR
DİYARBAKIR - Dönemin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından, sözde Diyarbakır başta olmak üzere Batman, Mardin ve Bingöl bölgesindeki tarım alanlarını ihya etmek, çiftçilerin gelirini artmaya yönelik 2009'de hayata geçirdiği, sonrasında kan davalarına dönüşen ve onlarca kişinin hayatını kaybettiği, Arazi Toplulaştırmasındaki yolsuzluk ve usulsüzlük bitmek bilmiyor.
Arazi toplulaştırmasındaki yolsuzluk ve usulsüzlüklerin son halkası, Merkez Kayapınar ilçesine bağlı mahalle statüsündeki Cücük köyünde patlak verdi. Köylülere ait rantı yüksek mera arazisi toplulaştırma yoluyla biri kısmı D Tipi Cezaevi ile DSİ kanallarının geçtiği yerlere bırakılırken, arazinin büyük bir bölümü ise değeri düşük olan uzak yerlerdeki arazilerle takas edilerek, büyük bir vurgunun gerçekleştirildiği iddia edildi.
Köylülerin mera alanlarının uzak yerlerle takas edilmesi sonucu bölgede hayvancılığa darbe vurulurken, söz konusu mera yerinin bazı kişilere peşkeş çekildiği, kamunun da bu peşkeşten dolayı zarar uğratıldığı belirlenirken, arazi skandalı ile ilgili olarak köylüler yargıya başvurdu.
SAVCILIK SORUŞTURMASI SÜRÜYOR
Çok sayıda kamu görevlisinin görevi kötüye kullandığı olayla ilgili savcılılık geniş çaplı soruşturma başlatırken, köylüler geçen yıl dönemin Tarım Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın kapısına çalarak, skandal toplulaştırma yolsuzluğuna dur denilmesini istedi. Bakan Fakıbaba köylülerle yakından ilgilenerek, bölgeye bakanlık müfettişlerini gönderip, büyük arazi vurgununun ortaya çıkmasını sağladı.
HAYVANCILIK BİTİNCE KÖYÜ TERK ETMEYE BAŞLADILAR
Öte yandan müfettiş raporlarında kamunun milyonlarca lira zarar uğratıldığına ilişkin köylüler tarafından beyanda bulunulurken, hayvancılığın bitme noktasına geldiği köyü vatandaşların terk etmeye başladığı bildirildi.
ARAZİ YÜZÜNDEN KAVGA ÇIKMASINDAN KORKULUYOR
Köylüler, bir kısmının D Tipi Cezaevine bırakıldığı mera arazisinin büyük bölümünün işgal edildiğini savunarak, yetkililerin biran önce bu duruma çare bulmasını isteyerek, ileride arazi yüzünden kavga çıkabileceği uyarısında bulundu.
“ÇOK BÜYÜK BİR YOLSUZLUK OLDUĞU İÇİN ÖRTBAS EDİLDİ”
Köylülerden Süleyman Demirel, gazetemize yaptığı açıklamada, 2012-2013 yılında Tarım Bakanlığınca bölgede yürütülen arazi toplulaştırma çalışmalarında büyük vurgun yapıldığını söyledi.
İlgili kurumlara defalarca yaptıkları başvurulara rağmen hiçbir sonuç alamadıklarını ifade eden Demirel, “Meramız D tipi cezaevine bitişik bir alanda, bin iki yüz dönümlük bir arazi üzerine kurulu bir yer. 2012-2013 yılında tarın reformu yetkililer, il Mera Komisyon Heyeti üyeleri ve Kadastro İl Müdürlüğünde görevli teknik elemanlar tarafından hususi bir şekilde DSİ kanalları altında kalan yerlerle takas edilmiştir. Biz daha önce Milli Emlak Müdürlüğüne şikâyette bulunduk ancak Milli Emlak Müdürlüğü herhangi bir cevap vermedi. Çok büyük bir yolsuzluk olduğu için işin üstü örtbas edildi” dedi.
Kamunda zarara uğratıldığına dikkati çeken Demirel, şunları kaydetti:
“MÜFETTİŞLERİN HAZIRLADIĞI RAPORA GÖRE KAMU ZARARI YAKLAŞIK OLARAK 40 CİVARINDA”
“2016 yılın sonunda Cumhuriyet Başsavcılığına köy halkı olarak şikâyette bulunduk daha sonra Tarım Bakanlığı tarafından müfettişler görevlendirildi. Müfettişlerin hazırladığı rapora dayalı olarak gerek kaymakamlık gerek belediye ve Defterdarlık Muhakemat Müdürlüğü ve aynı zamanda İl Tarım Müdürlüğüne yine şikâyette bulunduk, ancak bu konu nedense sürekli olarak üstü kapatılmaya çalışılıyor. Çünkü çok büyük yolsuzluk yapılmıştır. Takasa konu edinilen arazi DSİ kanalları başka ilçe ve mahallelerde bulunan yani Sur ve Yenişehir ilçesinde bulunan köylerdeki araziler trampa edilmiştir. Konu edinilen arazi yaklaşık dört yüz dönüm iken, burada bunun karşılığı olarak yedi yüz sekiz yüz dönüm olarak takas edilmiştir. Müfettişlerin hazırladığı rapora göre şuan da kamu zararının yaklaşık olarak kırk milyon civarında olduğu tespit edilmektedir. Bizde raporu okuduğumuzda şunu anlamaktayız Tarım Reformu Bölge Müdürü C.Ç döneminde ve Kadastro İl Müdürlüğü’ndeki teknik heyetler ve İl Mera Komisyon başkanı ve Heyet üyeleri tarafından usulsüz bir şekilde gerçeği yansıtmayan beyanlarla bu usulsüz işlem yapılmış bulunmaktadır. Şuan savcılık soruşturması devam ediyor. Bizde devlet büyüklerinden bu usulsüz işlemin çözümü için yardım talep ediyoruz.”
“MUHTAR, HAYVAN VARLIĞINI SIFIR GÖSTEREREK USULSÜZ BİR İŞLEME TARAF OLMUŞ”
Köy Muhtarı ile ilgili şok suçlamalarda bulunan Demirel, “Burada öncelikle köy Muhtarı C.K. tarafından zamanında yapılan belgelerde sanki köyde hiç hayvan yokmuş gibi form üzerinde hayvan varlığını sıfır göstererek usulsüz bir işleme taraf olmuştur. Zaten hakkında devam eden bir soruşturma açılmıştır. Biz köylüler olarak burada çiftçilik ve hayvancılık yapmaktayız ancak hayvanlarımızı otlatamıyoruz. Meramız elimizden alınmış bir vaziyette. Köyde meramız bin iki yüz dönüm bunun yedi yüz dönümü takas edilmiştir, bir kısmı da D Tipi Cezaevi’ne devredilmiştir. Geriye kalan arazi ise diğer köylüler tarafından işgal edilmiştir, üzerinde tarımsal faaliyetler, sulama göledi yapmışlardır. Devlet büyüklerimizin mağduriyetimizi gidermelerini istiyoruz” diye konuştu.
“MERA KALMAYINCA KÖY HALKININ YARISI BÜYÜK BAŞ HAYVANLARINI SATTI”
Muhtarın köydeki hayvanları yok göstererek, yetkilileri yanılttığını öne süren Salih Demirel ise, “Yaklaşık olarak otuz beş ila kırk hanenin yaşadığı, iki bine yakın küçükbaş beş yüze yakın büyük baş hayvanın olduğu bir mera burası. Mera kalmayınca köy halkının yarısı büyük baş hayvanlarını satmış bulunmaktadır. Köy Muhtarımız sahte belgelerle çok büyük bir usulsüzlük yaparak köy merasını başka kişilerin adına devretmiştir. Konu ile ilgili soruşturma devam etmektedir. Bu konuda kesinlikle muhtarı suçluyoruz çünkü muhtar, köydeki hayvanları yok olarak göstermiştir. Yapmış olduğu takasla başka köylerden getirdiği köylülerle ileride çok büyük sorunlar yaşayabiliriz. Mağduriyet yaşıyoruz ve bunun yanı sıra yapılmış olan takasın mali değeri yaklaşık yüz elli trilyon onların getirdiği yerin mali değeri ise bir trilyon ya eder ya etmez. Yüz trilyonun üzerinde devleti dolandırmış oluyorlar” şeklinde konuştu.
“DEVLET BÜYÜKLERİMİZDEN YARDIM İSTİYORUZ”
Köyde çobanlık yapan Abdurrahman Kulhan da, “50 senedir bu mezra da çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşıyorum. Meramızı elimizden almışlar. Burada yaşayan köy halkı mera olmadığı için hayvanlarını satmak zorunda kalmışlardır, bende satacağım mecburen. Eskiden iki yüz kırk tane küçükbaş hayvanım vardı şimdi ise elli tane kalmış. Otlatacak yerimizde kalmadı mecbur ahırda tutuyoruz. Yerimiz olmadığı için elimde kalanları da satmak zorundayım. Devlet büyüklerimizden yardım istiyoruz. Dalavereyle elimizden alınan topraklarımızı geri istiyoruz” dedi.(2018)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.