Türkiye-ABD Modelinde Japonya Modeli... Atatürk Örneği
Geopolitical Futures'ın kurucusu, siyaset bilimci Dr. George Friedman, Türkiye’nin küresel ve bölgesel güç olma yolculuğunu değerlendirdi.
Türkiye’nin jeopolitik konumunun getirdiği risklere dikkat çekerek ABD ile diplomatik ilişkilerin önemine vurgu yaptı.
Küresel Liderler Zirvesinde, konuşma yapan ve ardından moderatör Seda Mizraklı Ferik'in sorularını yanıtlayan Geopolitical Futures (Jeopolitik Gelecekler) kurucusu siyaset bilimci ve jeopolitik uzmanı Dr. George Friedman, Türkiye’nin bölgesel güç olma yolunda önemli adımlar attığını, ancak karşısında büyük zorluklar bulunduğunu ifade etti. Küresel Liderler Zirvesi’nde yaptığı konuşmasında Friedman, Türkiye'nin tehlikeli bir coğrafyada yer aldığını ve bu durumun ülkenin stratejik hesaplamalarında başrol oynadığını belirtti.
Friedman, kuzeyde Rusya’nın bölgedeki çıkarları, güneyde ise Ortadoğu’daki karmaşa ile karşı karşıya olan Türkiye’nin çevresindeki risklerle mücadele etmek zorunda olduğunu söyledi. Bu zorlu süreçte Türkiye'nin hem kendi başına hareket edebileceğini hem de ABD gibi güçlü müttefiklerle iş birliği yaparak bölgesel gücünü pekiştirebileceğini ifade etti.
Friedman’a göre, Türkiye'nin tarihi boyunca birçok kez büyük bir güç olduğu ve Mustafa Kemal Atatürk’ün modern Türkiye’yi kurarken bu tarihsel mirası yeniden canlandırmaya çalıştığını vurguladı. "Türkiye sadece akademik bir ilgi odağı değil, büyük bir medeniyetin temeli. Geçmişte olduğu gibi bugün de önemli bir oyuncu olabilir,” dedi.
ABD İLE STRATEJİK İLİŞKILERİN ÖNEMİ
Dr. Friedman, Türkiye’nin ABD ile olan ilişkilerinin stratejik önemine dikkat çekti. ABD’nin dünya sahnesindeki rolünün büyük olduğunu belirten Friedman, Türkiye’nin ABD ile yakın iş birliği yaparak hem kendi gücünü artırabileceğini hem de bölgedeki istikrarı sağlamada önemli adımlar atabileceğini söyledi. Türkiye’nin İsrail, İran ve Arap dünyası gibi aktörlerle köprü kurabileceğini, bu sayede Amerikan çıkarlarıyla uyumlu bir strateji geliştirebileceğini de ekledi.
Friedman, Amerika'nın Türkiye'yi bir düşman olarak görmediğini ancak ülkenin jeopolitik anlamda yeterince dikkat çekmediğini vurguladı. Bu ilişkinin güçlendirilmesi gerektiğine işaret eden Friedman, ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya ile kurduğu dostane ilişkiye atıfta bulunarak Türkiye ile ABD arasında da benzer bir ilişkinin kurulabileceğini belirtti. "Amerikalılar, savaş sonrası Japonya ile kurulan dostluğu unutmadı. Aynı şekilde Türkiye ile de yeni bir dostluk ve stratejik ortaklık inşa edilebilir," dedi.
BRICS GRUBU VE TÜRKİYE’NİN KÜRESEL HEDEFLERİ
Seda Mizraklı Ferik’in moderatörlüğünde yapılan soru-cevap bölümünde, Friedman’a Türkiye’nin BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) grubuna katılım girişimi de soruldu. Dr. Friedman, BRICS grubunun çok fazla ülkeyi bünyesinde barındırdığını ve bu kadar çeşitli çıkarların ortak bir zemin bulmasının zor olduğunu söyledi. BRICS’in ekonomik ve siyasi vizyonunun her ülkenin beklentilerine cevap veremeyeceğini düşünen Friedman, Türkiye’nin bu gruba katılmadan önce kendi çıkarlarını net bir şekilde belirlemesi gerektiğini vurguladı.
"BRICS üyelerinin sayısı arttıkça ortak çıkarların uyumlu olması zorlaşıyor. Türkiye’nin bu gruba katılma girişimi, diğer ülkelerle ne derece ortak çıkar sağlayacağına bağlı olacak," diyen Friedman, Türkiye’nin küresel arenada daha etkili olabilmesi için stratejik önceliklerini iyi tanımlaması gerektiğini belirtti.
TEKNOLOJİ VE ORTAKLIKLARIN ROLÜ
Türkiye’nin büyüme hedeflerinde teknolojinin önemine de değinen Friedman, teknoloji ile küresel güç olmanın birbirine bağlı olduğunu ancak teknolojinin sürdürülebilirliğinin zor olduğunu ifade etti. Özellikle ABD’nin teknoloji alanındaki üstünlüğünü vurgulayan Friedman, bu üstünlüğün zaman içinde diğer ülkelere geçtiğini ve teknolojinin hızla yayılmasının büyük bir zorluk oluşturduğunu dile getirdi. "Teknoloji zenginlik yaratır ama bu zenginliği korumak hükümetlerin görevi değildir. Teknoloji, uluslararası düzlemde hızla yayılır ve bu durum, icat edenin avantajını kaybetmesine neden olur," dedi.
Friedman’a göre, Türkiye de teknolojiyi kullanarak büyüme hedeflerine ulaşabilir, ancak bunun sürdürülebilirliği ve stratejik ortaklıklarla desteklenmesi gereklidir. Özellikle ABD ile iş birliği yaparak teknoloji ve yatırım alanında yeni fırsatlar yaratmanın Türkiye’nin küresel güç olma yolculuğunda önemli bir rol oynayacağını belirtti.
TÜRKİYE’NİN YÜKSELEN GÜCÜ
Dr. George Friedman, Türkiye'nin tarihsel ve stratejik temellerinin, ülkenin gelecekte büyük bir güç olma potansiyelini desteklediğini ancak bunun risklerle dolu bir yol olduğunu vurguladı. Türkiye'nin, jeopolitik konumunun getirdiği zorluklara rağmen, ABD ile güçlü bir iş birliği yaparak hem bölgesel hem de küresel düzlemde daha etkin bir rol oynayabileceğini söyledi. Friedman’a göre, Türkiye’nin risk alarak güçlenmesi ve uluslararası sahnede kendine sağlam bir yer edinmesi için teknolojiden yatırımlara kadar birçok faktörün göz önünde bulundurulması gerekiyor.
GEORGE FRIEDMAN KİMDİR
Amerikalı jeopolitik bir tahminci ve uluslararası ilişkiler stratejisti olan George Friedman 1 Şubat 1949'da Macaristan'da doğdu. Küresel olayların gidişatını analiz eden ve çevrimiçi bir yayın olan Geopolitical Futures'ın kurucusu ve başkanıdır.
Geopolitical Futures'ı kurmadan önce, 1996 yılında kurduğu, gizli bilgi yayıncılığı yapan ve bir danışmanlık firması olan Stratfor'un başkanıydı.
Friedman, özel sektöre katılmadan önce, düzenli olarak silahlı hizmetlerdeki üst düzey komutanlara ve ayrıca Ağ Değerlendirmeleri Ofisi'ne (Office of Net Assessments), Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargâhı Teknik Merkezi'ne, ABD Ordu Savaş Enstitü'ne, Ulusal Savunma Üniversitesi'ne ve RAND Corporation'a güvenlik ve millî savunma konularında bilgi verdi.
Sovyetler Birliği'nin çökmesinden sonra, Japonya ile ABD arasında çatışma çıkma ihtimali üzerine çalıştı ve 1991'de eşi ile birlikte The Coming War With Japan adlı kitabı yayımladı.
Friedman'ın jeopolitik olayların habercisi olarak ünü, The New York Times dergisinin onun hakkında "George Friedman'ın yanındayken, onu sihirli bir Magic 8-Ball gibi düşünün" yorumunu yapmasıyla birlikte arttı.
Friedman, 2010'lardaki ABD yönetiminin, sorunlu olan bazı bölgelerde bölgesel güç dengeleri yaratması gerektiğini yazdı. Friedman, ABD'nin dünya ilişkilerindeki başarılı yönetimini, diğer direkt olarak ülkeleri zorlayarak değil, dünyanın farklı bölgelerinde birbirlerini dengeleyen rakip ilişkiler kurduğunu söylemektedir. Örnek olarak, geçmişte Irak'ın İran'ı dengede tuttuğunu ve şu anda Japonya, Çin'i dengelediğini belirtti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.