Alp Tufan
VATAN HAİNİYİZ
Sevgili okuyucularım tepkiler alıyorum yazılarımdaki geçen konulardan.
Bunda son on yılda aldığım tepkilerden biride muhafazakar, dindar, milliyetçi olmayışımız anlayışının söyleminden dolayı belirli çevreler tarafından.
Bu söylemi geliştirenler özellikle 2010 yılından sonra hızını tam sürat almış Anadolu aslanları.
Bir kısım arkadaşları gazı fazla alınca PENSİLVANYA’dan, Ankara ve İstanbul'u bombalayıp yüzlerce insanı katlettiler, binlerce insanımızı yaraladılar ve en önemlisi devlete büyük zarar verdiler, zafiyete uğrattılar.
Bunlarda daha evvel vatansever, milliyetçi, dindar Anadolu aslanıydı, şimdi yunan hava kuvvetlerine transfer oldular, hizmetlerini orda devam ettiriyorlar.
Vatanseverlik yada bu ülkenin bir ferdi olarak milliyetçilik kimsenin tekelinde olamaz.
Her ideolojiden insanımız vatansever, milliyetçi olabilir.
Sol ideolojinin de ve diğer tüm ideolojilerin içinde vatanseverlik ve milliyetçilik anlayışı vardır, illaki dindar olacaksın diye bir konu olamaz.
Teşkilatı-mahsusa geleneğinden gelen bir aile yapısından olmam batı ile ve diğer bazı yabancı ülkelerle entegre olmamız ve sosyal hayatımızı kendi içimizde yaşamamız hep kıskanıldı ve çatışmaya dönüştürüldü.
Özellikle batı ile yabancı ülkeler ile olan temaslarımız kesilmeye çalışıldı.
Bunun sebebini ve yapılan hadiseleri geçmiş yazılarımda anlattım, yazılarımı takip edenler anlayacaktır.
Bizde ailede olmayan dindarlık, milliyetçiliğimizde var mı onu devlet arşivlerinden bulmak gereklidir, ya da hainlik ve diğer farklı şuçlamalarla mahkemeler önünde hesap verdiğimiz savunmaların içinde.
Bu savunmaları da yaparken ciddi devlet terbiyesi içinde yapıyoruz, devletimize zarar gelmesin, bir de bunları anlatmaktan utandığımız için zor geliyor insana..
Ama işkenceye tabi tutulmak, itilmek kakılmak kendi ülkesinde insana çok daha zor geliyor, özellikle bizim gibi insanlara.
Babama içimden sesleniyorum, EVA hanımı sen alsaydın, TATYANAYI ben bunlar olmazdı diye karanlıklar içinde düşünüyordum.
Kafkas İslam ordusu diye adlandırılan ülkemizde bir yapılanma vardır suyun altında.
Bunlar devletin içinde yapılandıkları gibi mahfillerde ve ordan aldıkları güç ile uluslararası alanda da diasporalarını ciddi anlamda ayakta tutarlar.
Bunların bu ülkeye özellikle RUSYA’dan ve balkanlardan kaçarak gelen ülkemize Osmanlı döneminde yerleşen Kafkas halkları, Balkan ve kırım tatarları ülkemizin her yerinde yerleşiklerdir.
Ben bu yapıyı birinci çeçen savaşında tanıdım, yakın temas ettim, faaliyetlerini izledim.
Benim döneminde bir kişinin burnu kanamadan ülkede bu sorunları hallettik.
Hiç bir askeri okul okumasam da güvenlik, istihbarat ve silahlı kuvvetlerin tüm yapısal sistemini bilirim, içinde de kaldım bulundum.
Muhafazakar milliyetçi dostlara söyleyeceğim şu olur, milliyetçilik icraat yapmak ile olur.
İcraat yaptığın zamanda yaptığın icraatlarla tarihi değiştirecek hadiseler yapıyorsan ülke menfaatine işte o milliyetçiliktir.
Bunların bir kısmını başarmışsındır, kimse elini taşın altına koyamayacağı dönemlerde tarihlerde sen icraat yapmışsındır, tek başına işte milliyetçilik odur.
İzmir’de şehit gazeteci Hasan Tahsin (Osman Nevres) işgalci yunana ilk kurşunu atmıştır, muhafazakar dindar mıydı.
Bugün belirli kimselere zulüm edenlerin ve asılsız suç isnat edenlerin ancak yüz elli yıl geçtikten sonra iyi veya kötü olarak tarihin tozlu sayfalarına yazılacağıdır.
Ekonomi ve güç elde etmenin en büyük örtüsü milliyetçilik ve şövenist söylemlerdir.
Biz eskiden arkadaşlarımızla ona VATAN,MİLLET,SAKARYA edebiyatı derdik.
Ülkemizde TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ temsil eden partinin ileri gelenlerinden ağabeylerim vardı.
Bunlar MHP'nin kuruluşu döneminde partiye katılmış ülkücüler.12 eylülden evvel sol fraksiyonlarla silahlı çatışmış insanlardı.
Özellikle Ankara ve İstanbul ülkü ocaklarında bulunmuş kişiliklerdi.
Bunlardan biride çekirge lakaplı efsane merhum Sıraç Dede ağbimdi.Haftada bir gün en az buluşur özellikle bana gelir sohbet ederiz yemek yeriz içki içeriz ciddi dünyadan ülke içinden konularla görüş alışverişi yaparız.
Eğer bizi ilgilendiren bir konu varsa onla ilgili bize bilgileri ile yardımcı olurdu.
Merhum MHP genel başkanı ALPARSLAN TÜRKEŞ rahmetli olmadan evvelde partiden ve bazı hadiselerden gelişmelerden devamlı bahseder bilgi verirdi.
Merhum Alparslan Türkeş bey vefat ettikten sonra ilk genel başkanlık yarışından sonra ikinci kongrede sayın DEVLET BAHÇELİ beyin genel başkan olması ile ilgilide o günün şartlarında bize bu konularda doğru bilgileri aktarırdı.
Rahmetli ağbimiz ikinci kongreden sonraki bir zamanda ziyaretime geldi, oturduk sohbet ettik, yine o çok şık haliyle beni taksime bırakın havada güzel yürümüş olursunuz dedi.
Bir arkadaşım ile beraber üç kişi o güzel havada taksime yürüdük, ayrılırken hafta sonu Florya, Menekşe'de rakı balık yapmak için sözleştik fakat olmadı.
Ayrıldığımız günün gecesi rahatsızlanmış ve hastaneye kaldırılmış orda rahmete kavuşmuş.
Bize de geç haber vermişler ancak taziye evine gidebildik, sorduğumda kardeşine niye haber vermediniz şaşkınlık ve heyecan ile unuttuk dedi.
Bizler TARKAN, KARAMURAT dergileri okuyup onların filmleri ile büyüdük.
Sizin oralara bu dergiler ve filmler ulaşmamış herhalde.
Benim bildiğim TARKAN ve KARA MURAT cenk eder, düşmanı yener, düşmanlarının kadınlarını kendine aşık eder, onlarla şarap içer yemek yer.
Milliyetçiliğimizi sorgularsanız, bizim sınıfta kalırsınız, bizim milliyetçiliğimiz kurşun atıp, kurşun yiyenlerden.
Bol dolarlı, ikramiyeli, yüksek maaşlı değil, çay da, kahve de, rakı da cepten.
Siz yine varın deyin benim için VATAN HAİNİ...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.