Doğan Satmış
Vicdanlar Sabun Olmuşsa
Geçen hafta Zonguldak'a gittim. Çatalağzı Belediye Başkanı Adnan Akgün, ilçesiyle ilgili yazılarımız dolayısıyla bir grup gazeteciye plaket verdi.
Bu gazetecilerin başında Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç vardı. Listede ayrıca, Fox Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk, Fatih Portakal, İsmail Küçükkaya, Fikret Bila, Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya, Ali Ayaroğlu, Gökhan Mısırlı ve Doğan Satmış vardı. Başkan, gazetecilerin konuya özel ilgi göstermesinin karşılığında böyle bir jest yapmak istemişti.
Aslında gazetecilerin görevi yazmak. Yani gazeteci yazı yazdı, haber yaptı diye plaket verilmesi sıra dışı. Tıpkı doktora hasta tedavi etmesi nedeniyle plaket verilmesi gibi.
Ancak burası Türkiye. Bazı gazeteciler, bazı şeyleri yapmaktan kaçınınca, yapmaktan kaçınmayanlara plaket verir hale gelindi.
Öncelikle Çatalağzı Belediye Başkanı ve halkına teşekkür ederim.
Peki Çatalağzı bize bu plaketi niye verdi, biz ne yazdık? Önce onu hatırlatayım isterseniz.
Çatalağzı bir termik santral ilçesi. On binden az nüfusu var ve Karadeniz sahilinde yemyeşil bir ilçe ama burada halen 7 tane termik santral çalışıyor, 3 bin 90 megavat elektrik üretiyor. Mersin'deki Akkuyu Nükleer Santrali'ne yakın bu üretim için santraller kömür yakıyor. Kömürle elektrik üretip, sahiplerine döviz kazandırıyorlar. Santral sahipleri, devlete elektriği dolarla satıyor.
Çatalağzı'nın santraller için seçilmesinin nedeni de bölgede kömür madenleri olması. Ancak günümüzde artık oradan çıkan kömür yakılmıyor, yurtdışından ithal kömür getirilip yakılıyor.
Kömürle elektrik üretildiği için Çatalağzı'nda devasa duman bacaları var ve hava kirlendi. Hem de öyle bir kirlendi ki, nefes alınmıyor, göz gözü görmüyor.
Biz geçen yıl Çatalağzı'na bir iki saatliğine uğradık, nefes alamadık. Duman kokusu, 5 saat sonra İstanbul'a geldiğimizde hala geçmemişti.
İşte Çevre Bakanlığı da bu durumu tespit için, Belediye Başkanı'nın isyanı üzerine bölgeye bir test aracı gönderdi. Bu araç, minik bir şehir olan Çatalağzı'nda her yerde havayı ölçtü, sonuçta, dünya standartlarından iki kat kirli hava olduğu kesinleşti. Ama Çevre Bakanlığı bu test sonucunu açıklamadı. Belediye Başkana Adnan Akgün, , "Bırakın açıklamayı, bu test sonucunu bana bile vermediler" dedi ve bürokratlara isyan etti:
"İnsaf edin, vicdanlı olun!"
Neyse ki, Başkan Akgün test sonuçlarını bir şekilde ele geçirdi. Ve anlaşıldı ki, Çevre Bakanlığı testlerine göre bile ilçede hava kirliliği "öldürücü" boyutlarda.
Ve daha inanılmazı, bu öldürücü hava kirliliğine rağmen, Çatalağzı'na iki yeni termik santral daha kurmak veya olanları büyütmek istiyorlar. Bu ek santraller için bir 'lobi' uğraşıyor. Çünkü işin ucunda yine "dolarlı gelir" var.
Hem Çatalağzı Belediye Başkanı Adnan Akgün, hem de Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baran Bozoğlu, işte buna dikkat çekti. Bozoğlu aynen şöyle dedi:
"Yeni yapılacak santraller veya kapasite artırımıyla Çatalağzı’nın ve şehrin tamamının hava kalitesine ölümcül bir darbe inecektir."
Şimdi Belediye Başkanı itiraz ediyor, Çevre Mühendisleri itiraz ediyor, halk isyan ediyor, test sonucu ortada.
Böyle bir durumda derhal tedbir alınması, gerekirse santrallerin kapatılması gerekmez mi?
Tersine, tüm bu sesler bastırılmak isteniyor, raporlar gizleniyor ve yeni santral açılsın diye uğraşılıyor.
Haa bir de önlem alınıyor. Zonguldak'a bir çocuk Onkolojisi Hastanesi açılıyor.
Yani "çocuklar zaten kanser oluyor bari tedavi görsünler" diye.
Şimdi hal böyle iken söyleyecek bir şey kalıyor mu?
Biraz insaf, biraz vicdan, biraz izan aramaktan başka seçenek var mı?
Ama diyeceksiniz ki, çocuğuna pantolon alamayan baba için, "Pantolon bahane, adam hayattan kaçmış" diyenler varken ne vicdanı, ne insafı, ne izanı..