Kerime Yıldız
YANLIŞLAR ZİNCİRİ / MERVE, ZEHRA ve ÜZERİ KÂĞITLA ÖRTÜLÜ TIP ÖĞRENCİSİ
Oh ne âlâ memleket! Herkes, kendi meşrebine yakın olana destek olsun; bunun adı da adâlet olsun. Oysa mazlûmun meşrebi yoktur.
Bir öğretmenden dinlemiştim. Sınıfa girdiğinde üç öğrencisinin tekme yumruk kavga ettiğini görünce, “Çabuk savunmanızı hazırlayın. Disipline vereceğim.” diyor. İçlerinden birisinin gözleri doluyor. “Öğretmenim, doğruyu söylersem arkadaşlarımı ispiyon etmiş olacağım. Söylemezsem kendime haksızlık etmiş olacağım. Bunu benden istemeyin.” diyor. Meğerse bu öğrenci, diğer ikisini ayırmaya çalışıyormuş. Öğretmenin gördüğü ise tam tersi. Üç kişi, birbirine girmiş.
İşte teşehhüd vakti denilen şey budur. Bir anlık gördüğünüzü, yanlış algılayabilirsiniz. Ayrıca âni gelişmelerde, anormal bir durumda irâdeniz dışında, normalde asla yapmayacağınız hareketler yapabilirsiniz.
Bir eylemde derdest edilip arabaya bindirilen Merve Demirel’i, bir-iki sâniyeliğine tâciz etmeyi düşünen polisin, bir hayli profesyonel sapık olması lâzım.
Planlı sapıklığı bilmem de teşehhüd vaktince görülen manzaradan sapıklık çıkarmak, bir hayli profesyonel (!) habercilik. Eylemlerdeki itiş kakış görüntülerini sâniye sâniye incelense sapık olmayan insan kalmaz.
Bugün Merve Demirel’e destek olan basının, 28 Şubat’ta hak arayan başörtülü öğrencilerden teröristler üretmeye çalıştığını hiç unutmadım.
Annesine destek olduğu için babası tarafından sokak ortasında öldürülen, üzerinde gazete kâğıdıyla örtülü bir tıp öğrencisini, sırf başörtülü olduğu için “mürteciydi” diye gösterek, kâtil babayı kahramanlaştırmaya kalkan 28 Şubatçı basının yaptığı ne kadar yanlışsa; Merve Demirel’in mâruz kaldığı nâhoş görüntü için “babası fetöcü” demek, o kadar yanlıştır.
Polisin yaptığı hareket yanlıştır.
Bu harekete bakarak tâcizci demek yanlıştır; hattâ iftirâdır.
Eylemci kızın durumunu, fetöden ihrac edilen babasıyla açıklamak yanlıştır.
Beri taraftan HDP milletvekili Hüdâ Kaya’nın “Kabataş yalanı” hatırlatması da yanlıştır.
Neden mi?
Bir-iki sâniyelik görüntüyle tâcize karar veren ve “Kabataş yalanı”nı hatırlatan Hüdâ Kaya, acaba Kabataş videosunu sâniye sâniye inceledi mi? İnternette var. Ben inceledim. Hattâ kaç kere incelediğimi unuttum. Spikerin şu ifâdelerine dikkatinizi çekmek istiyorum:
“19.49’da 10-15 kişilik bir başka grup geliyor. Develioğlu’nun yanında 30 saniye kadar duraklıyorlar. Polise göre burada söz dalaşından dolayı bir hareketlilik oluyor. Grup 19.50’de görüntüden uzaklaşıyor.”
Spikerin, “30 sâniye kadar” dediği duraklama, 30 sâniyeden fazla. Yaklaşık 40 sâniye.
Hüdâ Hanım’a sormak istiyorum:
İki kişinin bir genç kızı elle tâciz etmesi için 1-2 sâniye yetiyorsa 10-15 kişi, yaklaşık 40 sâniyede neler yapabilir?
Spikerin söylediği “söz dalaşından dolayı hareketlilik” esnâsında halay mı çekildi acaba?
“Kabataş yalanı” dediğiniz hâdisede, Zehra Develioğlu’nun, “tâciz edildim” şikâyeti ve bunu destekleyen şüpheli kamera görüntüleri var. Bunu umursamıyorsunuz ama basın ve siyâsîler devreye girince tâciz edildiğini fark edip şikâyetçi olan Merve Demirel’e sâhip çıkıyorsunuz.
Bu nasıl bir paradoks Hüdâ Hanım?
Zehra Develioğlu’na, Gezicilere karşı olduğum için sâhip çıkmam. Bu menfur hâdiseye bakarak Gezi eylemcilerini sapıklıkla suçlamam.
Polisin Merve Demirel’e yaptığı hareketi, Fetöcülere karşı olduğum için desteklemem. Ama asla taraf olamayacağım o fotoğraf için polise “tâcizci” demem.
Çünkü bunların hepsi, çok yanlış!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.